Ağa Takılanlar

İzak BARON Dünya
28 Ekim 2009 Çarşamba

Haftanın Yankıları

 

ÇOK SEVDİĞİM YAHUDİ DOSTLARIM VAR

Çok sevdiğim Yahudi dostlarım var. Ben Piyanist filmini izlerken ağladım. Biz zaman zaman Yahudi arkadaşlarımızla oradaki mezalimi konuşuyoruz. Bu vahşeti yapan, İsrail askerlerinin tamamı değil, bunu her zaman söylüyorum.

Selçuk Çobanoğlu-Yapımcı

http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=907357&title=turkiye-ile-israilin-arasina-ayrilik-girdi#

 

İSRAİL İLE ASIL SORUN FARKLI

Son gelişmeler ışığında üzerinde durulması gereken asıl nokta Türkiye’nin savunma sanayinde kaydettiği mesafedir. Türkiye bu noktada kendini ne kadar rahat hisseder ise bölge barışına da aynı ölçüde katkı sağlayacaktır. Ancak önceden planlanan tatbikatları, alımları, işbirliklerini rafa kaldırırken daha dikkatli olunması icap eder. Komşularla ‘sıfır’ sorun amaçlıyorsak, sorun yaşamadığımız İsrail gibi ülkelerle de yeni zeminde ilişkileri bozmadan götürmemiz gerekir. Dışişleri Bakanlığı her ne kadar da iptalin, 'siyasi olmadığı' açıklasa da ilgili ilgisiz herkes bu karardan gerekli mesajı almaktadır. Komşularımıza ve Ortadoğu’ya yüzümüze dönerken, daha fazla yakınlaşma, ticaret yapma, etki alanı oluşturma gayretimizin Batı ile geliştirdiğimiz ilişkileri de zedelememesi gerekir.

Güntay Şimşek

http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=4922

 

AYNI ESKİ TÜRKİYE GİBİ

Apartmanında herkesle kavgalı birine sorulsa, problemin kaynağı elbette kötü komşulardır. Bu belki çok küçük de olsa bir ihtimaldir, ama bu durumda asıl yapılması gereken, aynaya bakmak olmalıdır. Aynı eski Türkiye gibi, İsrail de sadece kendi dışındakilerle yaka paça değil, kendi kanından olan ama yapıp ettiklerini doğru bulmayanlarla da kavgalı. Nasıl kısa zaman öncesine kadar Türkiye, Fethullah Gülen'den Yaşar Kemal'e, Orhan Pamuk'tan Ahmet Kaya'ya kadar birçok isimle kavgalı idiyse, şimdi de İsrail, Haaretz gazetesi yazarlarından Amerika, Avrupa, hatta Afrika'dakilere kadar seçkin bir Yahudi tabaka ile didişme halinde.

Abdülhamit Bilici

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=907129&title=israile-savas-suclusudiyen-de-yahudi#

 

“YAHUDİ HUSUMETİ”

Ancak, Türkiye-İsrail ilişkileri ne üç gündür sözünü ettiğim ve heyhat toplumumuza damga vuran “Yahudi husumeti”nden, ne de realpolitik perspektiflerden soyutlanabilir. Oysa ilk noktada, derhal Gazze saldırganlığını çağrıştıran Başbakan’ın tatbikat iptalini “halkın vicdanına kulak vermek” duygusallığıyla açıklaması, İsrail’e duyulan tepkinin aynı zamanda, hatta bilhassa, yukarıdaki husumetle bütünleştiğini es geçmek anlamına geldi.

Üstelik oraya kamera giremediği için ekranda hiç görmedik ama şimdi aziz dostumuz olan Suriye’deki Esad hanedanının ve alevi oligarşisinin Hama’yı topa tutarak en az yirmi bin kişi katlettiği hatırlanırsa, yukarıdaki “halkın vicdanı” sözü pek bir çifte standartlı kaçıyor.

Hadi Uluengin

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12767039.asp?yazarid=22&gid=61

 

“DÜNÜN ERBAKANCILARI”

Erbakan ve kurmay kadrosu Türkiye’de yolda yürüyen birinin kafasına bir evin balkonundan vazo düşse “Bu Siyonizm tertiplemesidir, uyanık olalım” derdi. Şimdi aynısını İran Cumhurbaşkanı yapıyor. Dünün Erbakancıları bugünün AKP’lileri siyasi yaşantılarında temel propaganda aracı olarak İsrail’i kullanmışlardır. Erbakan liderliğinde ve bu ülkeyi şu an idare eden partinin nerede ise tüm mensupları Erbakan’ın tedrisatından geçtiler. Yıllar boyu duygu düşünceleri İsrail aleyhine oluştu, kemikleşti. Parti üyelerine ve dinlemek için gelen insanlara, İsrail’in nasıl katil olduğunu, Siyonizm’in bir gün yok olacağını, kendileri iktidara geldiklerinde İsrail ile tüm ilişkileri keseceklerini ve gereken dersi vereceklerini ifade ediyorlardı.

Nazmi Çelenk

http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=144

 

“1955 OLAYLARINDAN BERİ KENDİMİZİ BU DENLİ GÜVENSİZ HİSSETMEDİK”

Birçok Batılı kaynak Türkiye’deki Musevi cemaatinde huzursuzluğun had safhada olduğunu iddia ediyorlar. “1955 olaylarından beri kendimizi bu denli güvensiz hissetmedik” şeklinde, kendilerine cemaat tarafından aktaran sözleri paylaşıyorlar bizimle. Korkular, resmî ağızlarca telaffuz edilen İsrail aleyhtarlığının anti-semitizme dönüşeceği noktasında birleşiyor. Son günlerde cemaate yollanan tehdit mektupları ve benzeri çirkinliklerde artış olduğunu biz de duyduk. (Bu noktada Başbakan’ın, olmadı başka bir devlet büyüğünün Hahambaşı İshak Haleva’ye yapacağı bir ziyaret bizce fevkalade yerinde olur.)

Amberin Zaman

http://taraf.com.tr/makale/8090.htm

 

BAL GİBİ YAHUDİ HUSUMETİ

Tıpkı, kitle kültürü oluşturan ekranda dün “Kurtlar Vadisi”nin, bugün de “Ayrılık” dizisinin bal gibi Yahudi husumeti körüklenmesinin de asla ve asla masum olmaması gibi! Bunların Siyonist devlet eleştirisiyle yetindiğini bir tek benim külahım yutar. O halde, sicilimiz böyleyken, Türkiye’nin İsrail’le ilişki gerginleştiren yeni tavrını daha genel bir çerçeve içinde değerlendirmek gerekiyor.

Hadi Uluengin

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12747570_p.asp

 

İSRAİL’İN “DOKUNULMAZLIĞI” OLMAMALI

Görüldüğü gibi, İsrail, Türkiye ile ilişkilerini tartışıyor ve hükümeti eleştiriliyor. Türkiye’de komplekslenmeye ve bozgunculuğa gerek yok. İsrail’in “dokunulmazlığı” olmamalıydı ve Türkiye bunu kaldırdı. Az iş değildi. Ama yapıldı ve “faturası” Türkiye’den ziyade, buna yol açan İsrail’e çıkabilir. Bu konuda da “ezber bozma” zamanıdır...

Cengiz Çandar

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12737247.asp?mnID=12737247

 

POPÜLİZMİN DANİSKASI

Bir; saldırganlık nedeniyle kimse itiraz edemeyeceği için, bugün Türkiye’de “anti-İsrail” eksen kullanarak söylem geliştirmek en kolay şeydir. Popülizmin daniskasıdır. İki; o genel “Yahudi husumeti”nin bilhassa gıdıklandığı da ayrı bir vakıadır. Hem Başbakan’ın indiği eski geleneksellik, hem de daha geçende ve gayet samimi olarak bir erdem gibi sunduğu “Yahudi vatandaşların kazanç zekâsı” türünden kültürel şartlanmışlık, deyim yerindeyse, onu hayli “şüpheli” kılmaktadır.

Hadi Uluengin

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12738023.asp?mnID=12738023

 

İŞİN SİYASİ YÖNÜ

'Davutoğlu, TRT özerk bir kurum. Türkiye'de sansüre dayalı bir ülke değil.' diyerek kendisini ciddi bir biçimde bağlamış oldu. Bundan sonra başka ülkelerin özerk kurumlarınca yapılacak Türkiye ve İslam karşıtı küçük düşürücü yapım ve yayınlarda bu ülkelerin Dışişleri nezdinde herhangi bir girişimde bulunamaz, hükümetlerine şikâyet edemez. Demek ki zamanında Danimarka Başbakanı'na boşu boşuna veryansın etmişiniz…'Danimarka ROJ Tv'yi kapatmazken, Danimarkalılar bizde buna hükümet değil yargı karar verir derken, Türkiye'yi ayağa kim kaldırmıştı örneğin… Bu da işin siyasi yönü…

Ali Bayramoğlu

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Default.aspx?t=20.10.2009&y=AliBayramoglu

 

PİNOKYO BURNU

KİMSE yalan söylemesin ve de tevile kalkışmasın. Yoksa Pinokyo burnu uzar! Uzar, çünkü hâlen İsrail’le yaşanmakta olan siyasi ve diplomatik krizin kökeninde, Türkiye’de kâh açık, kâh gizli hüküm süren “Yahudi husumeti” yatıyor. Ve bu husumet toplumun derin bilinçaltına uzanıyor ki, diğer bahaneler fasa fisodur.

Hadi Uluengin

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12729431.asp?mnID=12729431

 

BİZİM BAŞIMIZA GELSE, İSRAİL’i YIKARDIK...

Bir an için kendimizi İsrail’lilerin yerine koyalım ve kendi kendimize soralım: Eğer İsrail TV’sinde, özel bir şirket tarafından, Türkiye’nin Güneydoğusundaki bir köyde bir Türk askerinin köylülere dışkı yedirdiği veya faili meçhul cinayetleri, aynı şekilde bir senaryo çerçevesinde, bir bölümü resmen mahkemelere dahi düşmüş bazı gerçeklerden hareket eden, ancak önemli bölümü hayali ve abartılmış bazı olaylar hikâye edilse, nasıl bir tepki gösteririz? İsrail’i mahvederiz. İsrail temsilciliklerine yürüyüşler düzenler, sinagog’lara siyah çelenkler dahi bırakırız. Doğruyu söyleyelim, böyle yapmaz mıyız? Sakın HAYIR demeyelim. Hayatımız bu örneklerle geçti. Ünlü Midnight Express (Gece yarısı ekspresi) filmiyle nasıl mücadele ettiğimizi, her gösterildiği ülkeye nota verdiğimizi unutmayalım. Tamamen ticari bir film olmasına rağmen ayaklandık. O filmdeki sahnelerin bir bölümü abartılı, ancak doğruydu. Bu örneklerin sayısını arttırabilirim. Söylemek istediğim şudur: Hepimiz duyarlı insanlarız. Bize yapıldığında ayağa fırladığımız şeyleri başkalarına yapmayalım. Bu bölgede yaşayanlar birbirimizi çok iyi biliyoruz.

M.Ali Birand

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12737268.asp?mnID=12737268

 

"ZATEN AMERİKA'YI YAHUDİLER YÖNETİYOR"

Türkiye bütün bu nedenlerle İsrail'le ilişkilerine sadece Amerika ekseninden bakmaktan vazgeçmelidir. Aksini yapmak anlatmaya çalıştığımız siyasi ve bölgesel konjonktürü gözden kaçırır. Üstelik sürekli İsrail ve ABD arasında bire bir ilişki kuranlar belki de farkında olmadan "Zaten Amerika'yı Yahudiler yönetiyor" türü anti-semitizm kokan komplo teorilerini besliyorlar. Evet, Amerika'da güçlü bir Musevi lobisi vardır. Ancak bu lobi zannedildiği gibi bütün ülkeyi yönetmiyor. Eğer yönetseydi bugün ismi Barack Hüseyin Obama olan birisinin Beyaz Saray'da olması herhalde pek mümkün olmazdı.

Ömer Taşpınar

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/taspinar/2009/10/19/netanyahu_gittikce_yalnizlasiyor

 

 

Linkler

 

Türkiye-İsrail İlişkilerinde ‘Ayrılık’

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=486:tuerkiye-srail-ilikilerinde-ayrlk&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150

 

Steven Spielberg Jewish Film Archive

http://w3.castup.net/spielberg/

 

Yahudiler, zeybek ve harmandalı oynuyor

http://www.odatv.com/Siyaset/yahudiler_zeybek_ve_harmandali_oynuyor-15946.html

 

Osmanlı'da Gayrimüslim Olmak-Rafael Çikurel

http://farklirenkler.com/index.php?option=com_content&view=article&id=76:rafael-cikurel&catid=30:nbiyografi&Itemid=54