“Benim için mizah en ciddi konulardan biri” - Aziz Nesin

Köşe Yazısı
1 Nisan 2009 Çarşamba

Yakup ALMELEK


Bunu söyleyen, toprağı bol olsun, gülmecenin ordinaryüs profesörlerinden biri. Namı diğer Aziz Usta Üstünde titizlikle durmak gerekir.

Mizahta neler yoktur ki. Düşüncelerde aranan her incelik bulunur onda. Yeter ki ustasının elinde yoğrulsun. Mizah- perver toplumlar akıldan geçenleri alırlar içerisine şaka, espri, sanat katarlar ve sunarlar. Okudukça veya hatırladıkça güleriz, gülümseriz.

Mizahın bir amacı güldürmekse diğeri düşündürmektir.

Gülmek: sanal- gerçek olmayan- elde tutulamayan - zihinde tasarlanan-  ilaçtır.

Kimin söylediğini bilmiyorum ama ne kadar doğru değil mi?

Gülün ki bütün dünya da sizinle beraber gülsün,

Çünkü ağlarsanız tek başınıza ağlarsınız.

Bernard Shaw da anlatıyor gülmeyi. (Şakir Eczacıbaşı- Gülen Düşünceler) diyor ki:

- Güldürmeyin beni,

Gülmek eritir birçok haklı kızgınlıkları

Bağışlar birçok günahları

- Ve kurtarır dünyayı

Binlerce cinayetten

Neden “Güldürmeyin beni”, diyor. Birilerine çok gücenmiş olmalı.

Sakın kendisine yuh çeken izleyiciye olmasın. Anlatayım fıkrayı. Daha önce duymuşsanız özür dilerim.

Bernard Shaw’ın  bir oyunu Londra’da oynanıyor. Oyunun sonunda büyük bir alkış.Shaw’ı sahneye çağırıyorlar.  Alkış devam ederken bütün sesleri bastıran şiddette bir yuuh sesi, Alkışlayanlar şaşırıyorlar. Alkışlar diniyor. Yuuh sesi bütün haşmetiyle devam etmekte. Bernard Shaw kendisine yuuh çeken kişiye sahneden bakıyor, bakıyor ve şunu söylüyor. “Dostum, ben de seninle aynı kanaatteyim ancak biz ikimiz bütün bu kalabalığa karşı ne yapabiliriz ki!”

Küstah bir izleyiciye haddini bildirmenin bundan daha zarif şekli var mıdır?

Mizah dediğimiz zaman karikatürü kesinlikle göz ardı edemeyiz. Karikatür mizahın eskilerin deyimiyle “mütemmim cüzüdür yani ayrılmaz parçasıdır.

Her Çarşamba Şalom Gazetesinde İzel Rozental’in birinci sayfadaki “Tünelin Ucu’na”  göz atarım. Tünelin ucu zaman zaman beni düşünce derinliklerinde yolculuğa götürür. Sonra iç sayfaların birinde yer alan İrvin Mandel’in “Mozotros Ailesi”yle tekrar tanışırım. O ailenin fertlerinde bizim toplumumuzdan  kesitler bulurum.

Okuduğum diğer gazetelerde de karikatürleri kaçırmamağa çalışıyorum.

Karikatürlerin özellikle yazısız olanlarının zihinsel spor olduklarını algılıyorum.

Düşünce düşünceyi getirir. Şu anda aklıma geleni kâğıda dökmezsem kendimi suçlu hissedeceğim.

Günlük ve haftalık gazetelerde, aylık veya üç aylık dergilerde sürekli mizah köşesi olmalı. O köşede, din, seks ve siyasetin ( tartışılabilir) dışındaki konulara yer verilmeli.  Gözümüzün önüne getirelim. Ağır başlı Time, Newsweek, The Economist, Fortune veya  benzeri dergilerde tek sayfalık mizah bölümü.…

Yakışmaz mı? Yakışır, Tirajları bile artabilir.

Ağırbaşlılık ciddiyetin fotokopisidir. Mizah da ölçülü davranışın tatlandırıcısı ve bazen de tuzu, biberi

Yaşlı ve asık suratlı Dünyamızın gülmeye, gülümsemeye ihtiyacı var. Her şeyden fazla…Ola ki başarının gizi  ( sırrı) yüz kaslarının  gevşemesinde de saklıdır.