Üçüncü cemre toprağa düşünce

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
4 Mart 2009 Çarşamba

İkinci cemre suya düşmek üzere. Cemreler hakkında her söz edildiğinde aklıma Gazeteci Burhan Felek gelir. Bir neslin belki de hiç bilmediği Şeyh-ül-Muharrir’in (Burhan Felek) her bahar gelişinde yazılarında muhakkak bahsettiği cemreler...

Gerçi hepimiz biliriz cemrelerin baharın müjdecisi olduğunu. Yine de küçük bir hatırlatma yapmak istedim. Kelime anlamı kor halindeki ateş olan cemreler önce havaya, sonra suya, en son toprağa yedişer gün arayla düşer ve sıcaklıklar yükselmeye başlar.

* * *

Bahar, tabiatın uyanmaya başladığı dönem. İnsanların daha neşeli olduğu, güneşin tatlı tatlı ısıtmaya başladığı dönem. Oysa, ben uzun süre buruk yaşadım bahar aylarını. Bir bahar mevsiminde çok sevip saydığım bir dostumu çok genç yaşta yitirdim. Şalom’un Kitap Editörü olan Gila Kohen’i  19 Mayıs’ta bir Gençlik Bayramı’nda kaybettik. Ondan sonra uzun süre cemrelerin düşmesi  benim için güzelliklerin müjdecisi olamadı. Ta ki, adını yaşatmak üzere bir öykü yarışması düzenlemeye karar verene dek..

* * *

Gila hep ‘en iyisi’ için çaba verdi. Ben de hep ona layık bir yarışma olsun, istedim. Bugüne dek öyle de oldu. Yine her yerden öyküler yağdı. Ülkenin dört yanından gelenlerin yanısıra, yurtdışında Amerika’dan, Almanya’dan Rusya’dan ve Moğolistan’dan öykülerini gönderenler oldu.

Hiçbir zaman jüri üyesi olmadım. Ama gelen öyküleri hep okudum. Bu arkadaşımla aramızda bir antlaşma gibi. Zaman geçip, yarışma rüştünü ispatladıkça, yazılarını gönderen kişilerin de giderek daha nitelikli bir hal aldıklarını gözlemliyorum. Bu da bizler için bir övünç kaynağı..

Üçüncü cemre düştüğünde, öyküler jüri üyelerinin eline geçmiş olacak. Artık bahar yüzünü gösterebilir. Bu sene beşinci Gila Kohen Öykü Yarışması kapsamı dışında Ulus öğrencilerine yönelik bir öykü yarışması düzenledik. On ve onbirinci sınıflardan 24 öğrenci katıldı. Onların da sonuçları aynı gün açıklanacak. Öykülerin herbirini okudum. Öylesine güzeller ki. Gerçek bahar onların arasında... Herbiri beni farklı boyutlara taşıdı. Kimi hala çok naif, kimi yaşından olgun, kimi de gerçek bir edebiyat sevdalısıydı. Eğitebilirseniz, tekniği öğretebilirseniz, ama ayrıca içinden kopup geliyorsa, işte o zaman mükemmeli de görebiliyoruz. Gençlerin öyküleri arasında seçim yapmak gerçekten zor olacak.