Klasisizm ile romantizm arasındaki köprü... / Doğumunun 200. yılında Felix Mendelssohn

Hangi genç kız onun unutulmaz düğün marşıyla dünya evine girmeyi hayal etmemiştir ki… Kısa ömrüne ölümsüz birçok eser sığdıran klasik müziğin bu dahi çocuğu, doğumunun 200. yıldönümünde anavatanı Almanya başta olmak üzere ülkemizde ve tüm Avrupa’da çeşitli etkinliklerle anılıyor

Tuna SAYLAĞ
18 Şubat 2009 Çarşamba

Harika çocuk- dahi besteci

Yaşadığı dönemde parasızlık çekmeyen neredeyse tek besteci olan Mendelssohn, aristokrat, zengin ve mutlu yaşamına rağmen ürettiği birbirinden güzel besteler, başarılı müzik hayatı ile bir çok kişiye ezber bozdururken bilinen beylik savları da çürütüyor. Bach’ı yeniden hayata döndüren kişi, gelmiş geçmiş en yetenekli müzik adamlarından birisi olarak kabul edilen Mendelssohn, harika çocuk Mozart’ın 19. yüzyıldaki eşdeğeri olarak değerlendirilir. Besteciliğinin yanısıra iyi bir bilardo, satranç, golf oyuncusu, iyi bir dansçı ve binici olan sanatçının müzik tarihindeki önemi; klasik geleneği romantizmle bağdaştırmaya çalışması ve tarih bilincinin müziğe girmesi yolunda ilk  adımları atmasından ileri gelir. Reformasyon, İtalyan ve İskoç Senfonileri, Op 64 e minor Keman Konçertosu en güzel eserlerindendir. Fingal Mağarası Uvertürü, Sözsüz Şarkılar Elijah ve do minör Piyano Üçlüsü diğer tanınmıs yapıtları arasındadır. Bilinen beş senfonisinin özelliği, bestelenme sıraları ile sahnelenme sıralarının farklı olmasıdır. Örneğin, 1833’de bestelediği  4 nolu senfonisi 1842’de tamamladığı 3 nolu senfonisinden sonra çalınmıştır. Mendelssohn; Schumann ve Brahms ile birlikte Klasik Müzik’te Alman romantik dönemin merkezi olarak anılır. Ancak bütün başarısına rağmen bilinen 770 yapıtından 270’i hâlâ yayımlanmayı beklemektedir.

Aristokrat aile

Aydınlanmacı düşünür ve din adamı Moses Mendelssohn’un torunu, banker Abraham Mendelssohn ve Lea Salomon’un dört çocuğundan üçüncüsü olan Felix Mendelssohn, 3 Şubat 1809’da Hamburg’da dünyaya geldi. Aile, Napoleon’un yönetiminden uzaklaşmak için bir süre sonra Berlin’e taşındı. Din adamı olan büyükbabasının  Yahudilerin gettoların dışında saygı görmek amacıyla dinlerini bırakıp Hıristiyanlığa geçmelerine karşı olmasına rağmen babası, “herhangi bir dine inanmıyorsanız, neden çocukların hayatını Yahudilik gibi ağır bir yükle zorlaştıralım” düşüncesiyle Protestanlığa (Lutheranism) geçerek Bartholdy soyadını aldı. Ancak Felix, dedesinin hatırasına olan saygısından değişime direnerek babasının baskısına rağmen Mendelssohn soyadını kullanmaya devam etti. Yahudi geçmişini hiç bir zaman inkar etmeyen ve bununla gurur duyduğunu ifade eden bestecinin bu tutumu, kilise müziği alanında yaptığı çalışmalarda sıkıntılı tartışmalar yaşamasına yol açtı. İlk piyano derslerini annesinden ve ablası Fanny’den aldı. Berlin’e taşındıktan sonra sonra Ludwig Berger ile piyano, Carl Zelter ile teori ve kompozisyon çalıştı. Babası, çocuklarını okula göndermeyip evde kendi geliştirdiği sistemle eğitiyor ve özel dersler aldırıyordu. Bu durum Felix’in çekingen ve içine kapalı bir ruh hali içinde büyümesine yol açtı. Yine de ailesinin geniş imkanlarından faydalanarak imkanlarını değerlendirmeyi bildi. 1820’de ilk eserini besteleyen12 yaşındaki Felix’i öğretmeni Zelter, tanıştırmak üzere Goethe’nin evine götürdü. Felix, 72 yaşındaki edebiyatçının evinde iki hafta kaldı. Burada Carl Maria von Weber ile tanıştı ve ona piyano dörtlüsünü seslendirdi. Felix’in yeteneğinden çok etkilenen Goethe, kendisine o anda yazdığı bir şiiri veda armağanı olarak sundu.

Genç yaşta gelen başarı

Goethe’nin şiirlerinin yanı sıra Shakespeare’in eserlerinden de ilham alan Felix, bestelediği senfoni, konçerto ve dörtlüler’i önce kendi evinde, babasının kendisi için kurduğu orkestra ile verdiği “Pazar Konserleri” nde seslendirdi. 17 yaşındayken dahi çocuk olarak ünü yayıldı. Bach ile büyüyen ve Bach üzerinden müziği öğrenen sanatçı, 15 yaşında dördüncü operasını yazdı. Bunu üzerine öğretmeni Zelter’in söylemi ile “çıraklık” döneminden çıkarak, Bach, Haydn, Mozart ve Beethoven’in kalfası haline geldi. 9. Senfoni’yi piyanoda ezbere çalan genç adamın, 1826’da, Shakespeare’in aynı adlı eserine yazdığı sahne müziği ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ uvertürünü ilk seslendirişi, Berlin’de büyük yankı uyandırdı. Bir yıl sonra Berlin Üniversitesi’ne girebilmek için olgunluk sınavını başarıyla vererek Hegel ve Carl Ritter’in felsefe derslerine girdi.

Mendelsshon 20 yaşına geldiğinde unutulmuş bir besteci olan ve hayranı olduğu Bach’ın eserlerini incelemeye karar verdi. Henüz 13 yaşındayken doğum günü hediyesi olarak Johann Sebastian Bach’ın “Matthaus Passion”u nun (“Aziz Matta”) notalarını isteyen ve bu eser üzerine çalışmalar yapan sanatçı, 11 Mart 1829’da, yani yapıtın bestelenmesinden 100 yıl sonra, Almanya’da Berlin Singakademi Korosu ile  yeni seslendirilişini gerçekleştirerek Bach’ı yeniden hayata döndüren kişi ünvanını kazandı. Bu notalarla ilgili şöyle de bir anektod  anlatılır: Bach’ın Matthaus Passion‘unu kasapta et sarılırken bulan anne Lea Mendelssohn  notaları alır ve oğluna götürür. Felix de zaten hayranı olduğu Bach’ın bu eserini ve henüz günyüzüne çıkmamış birçok eserini müzik dünyasına hatırlatır.

Avrupa müziğine bakış ve yükseliş dönemi

Genç besteci bir süre sonra Avrupa müziğini tanımak üzere babasının desteğiyle üç yıllık bir Avrupa turnesine çıktı.Sırasıyla İngiltere, İskoçya, İtalya, Orta Avrupa ve Fransa’yı ziyaret etti. Buralarda geçirdiği  yıllarda müzikal çalışmalarına devam etti, yeni besteler yaptı Anne-babasının 25. evlilik yıldönümlerinde çalınmak üzere “Die Heimkehr aus der Fremde” başlıklı şarkı dizisini de bu dönemde besteledi. Paris’te Chopin ve Liszt ile dostluklar kurdu. 1832’de Berlin’e döndü.

Öğretmeni Zelter’in ölümünden sonra Berliner Singakademie adlı müzik okulunda Zelter’den boşalan göreve gelmek istediyse de bu göreve alınmadı. Bunun nedeni akademi üyelerinin eskiden Yahudi olan biri ile çalışmak istememeleri ve  bu makamın 24 yaşındaki bir gence devredilmesini uygun görmeyişleriydi. Bu seçim, Alman müzik tarihinde önemli bir rol oynadı. Mendelsshon’un, 1833’de Düsseldorf  Niederrhein Müzik Festivali’nin genel direktörlüğü görevini kabul ederek şehirden ayrılmasından sonra Berlin, müzik alanındaki üstünlüğünü kaybetti.  Festivalin başarısından  bir süre sonra  Mendelssohn bu görevi  bıraktı. 1835 yılında Leipziger Gewandhaus Orkestrasının yönetimini üstlendi ve Leipzig kentini Almanya’nın en önemli müzik merkezlerinden birisi haline getirdi. Bir yıl sonra mutlu bir hayatı paylaşacağı ve beş çocuğunun annesi olacak yetenekli genç Fransız ressam Cécile Charlotte Sophie Jeanrenaud ile evlendi. Orta Avrupa’nın en tanınmış bestecisi haline gelen Mendelssohn, 1841’de Leipzig’de bir konservatuvar kurdu. Bu konservatuvar, 1846’da Avrupa’nın en üstün müzik okulu haline geldi.

Genç yaşta gelen ölüm

1847’de aşırı çalışmaktan sürmenaj olan ve ablası Fanny’nin ölüm haberi üzerine yaşama küsen sanatçı, Fa Minör 6. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Fanny için Requiem’i besteledikten altı ay sonra Elias Oratoryosu’nu Viyana’da çalmaya hazırlanırken bir beyin kanaması geçirerek  4 Kasım 1847’de henüz 38 yaşındayken  hayata veda etti .

Gizli kalmış eserleri gün ışığına çıkıyor

Doğumunun 200. yılını kutladığımız bugünlerde,1936 yılında Naziler tarafından yasaklanan ve R.Wagner’in hışmına uğrayan eserleri ilk kez seslendirilirken, Berlin’deki Staatsbibliothek Devlet Kütüphanesi’nde sanatçının onuruna 150 partisyon, mektup, suluboya tablo  ve belgeden oluşan retrospektif  bir sergi açılıyor.Bu bağlamda Mendelssohn’un gün ışığı görmemiş yüzlerce yapıtının peşine düşen orkestra şefi Stephen Somary, 1996 yılından beri sanat yönetmenliğini yürüttüğü ‘Mendelssohn Project’ adlı bir proje üzerinde çalışmakta.

Mendelssohn, ilk “vazgeçilmez maestro” ünvanını alan ve konserlerde baget kullanan müzik adamıdır. Kendisi, Beethoven sonrası romantizmi gelenekle uzlaştırmaya çalışmış, Klassisizm ile Romantizm arasında köprü olmuştur.