Yaz rehaveti ile gelen (?) ilgisizlik...

Bir dönem yağmurlu havaların başlamasından, okulların açılma zamanlarının ve bayramların yaklaşmasından yazın bitmek üzere olduğunu sezinlerdik. Son yıllarda ise “Yahudi Kültürü Avrupa Günü”nün duyurulması artık adalardan inme zamanının geldiğinin habercisi oluyor.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
27 Ağustos 2008 Çarşamba

Amaç Yahudi kültürünü olabildiğince geniş kitlelere anlatmak olunca Neve Şalom Sinagogu’nda temsili bir düğün töreninin düzenlenecek olması çok isabetli bir seçim. Böylece yeni evli bir çift aynı heyecanı bir daha yaşamak olanağına kavuşabilecek…

Türk Yahudi kültürü ve tarihini merak edenlerin uzun zamandır kapalı veya sadece dini törenler için açılan sinagogları “Fes Turizm”in düzenleyeceği bir tur ile ziyaret edebilecek olmaları da sevindirici. Ancak aldığımız duyumlardan şimdiden turun kapasitesinin dolduğunu öğrendik. Belki bu tür gezilerin sadece “Yahudi Kültürü Avrupa Günü” ile sınırlı tutulmayarak, ilgi varsa, yıl boyunca düzenlenmesi yoluna uygun olabilir.

Aynı gün, gerçekleştirilecek konferanslar kapsamında, Mesut Ilgım tarafından sunulacak “1933 Türk Üniversiteleri Reformuna Alman Bilim Adamlarının Katkıları” konulu panele yer verilmiş olması da üniversite reformunun 75. yılında ayrı bir önem taşıyor.

Tanıtım kitapçığında ve gazetemizde yer alan söyleşisinde, özel sektörün çeşitli kuruluşlarında üst yönetici olarak görev yaptığı belirtilen Mesut Ilgım’ın son altı yıldan beri Hitler’den kaçan Yahudi asıllı bilim adamları ile ilgili yoğun bir araştırma çalışması içinde olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. 13 Ağustos tarihli başyazımda da “Üniversite reformunun 75. yılında” başlığı altında konuya odaklanmış ve bu alandaki sessizlik çemberinin kırılmasını dilemiştim.

Ne var ki üniversite reformunun 75. yılı geniş medyada yer bulacaksa, Türkiye’ye sığınan Alman bilim adamlarının önemli çoğunluğunun Yahudi olduğunun vurgulanmasında yarar var sanırım.

Etkinliğin Galata Meydanı’nda düzenlenecek İftar Yemeği ile sonlandırılması da hem her yıl cemaatimiz tarafından düzenlenen iftar yemeklerine, hem de “Yahudi Kültürü Avrupa Günü”ne farklı bir anlam yüklemektedir.

* * *

Geçtiğimiz hafta Büyükada Sinagogu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Bilgilendirme Toplantısı”na katıldım. Daha evvelce bu tür toplantılara kimi zaman 2-3 kişinin katıldığını bildiğimden salonu dolu görünce yaz aylarında bu tür bir faaliyetin düzenlenmesinin isabetli olduğunu düşündüm. Ne de olsa kış; büyük kentin trafik sorunları, park problemleri, zaman darlığı gibi katılım açısından sayısız engel mevcut.

Ancak yine de salonu dolduranların yüzde doksanının dernek ve kurumlardan kişiler olduğunu gördüğümde ‘körler sağırlar birbirini ağırlar’ misali ne yapılırsa yapılsın ilgisizliğin üstünden gelinemediğine üzüldüm. Anlaşılan köşe bucakta eleştirip, bilgisizce yermek yerine cemaat yöneticileri ile yüz yüze gelip sorunları karşılıklı açıkça tartışmaktan daha cazip geliyor.

Oysa sadece Hahambaşılık Halkla İlişkiler bölümünün hazırlattığı Yahudi cemaatinin işleyişini gösteren, tüm dernek, kurum ve kuruluşların faaliyetlerini belgeleyen filmi izleme açısından bile o gece orada bulunmak gerekirdi.

Yine de her yönü ile dört dörtlük bu tanıtım amaçlı belgeselin DVD’lerinin herkesçe izlenmesini arzu ederim.