Piyango biletim

Köşe Yazısı
31 Aralık 2008 Çarşamba

David Ojalvo


Gazetemizin internet sitesinde yer alan “2008’in en önemli olayı nedir?” başlıklı mini anketin sonuçlarına bakıyorum. Okurlarımızın seçimi %44,5 ile “küresel ekonomik kriz” görünüyor.

Tam bir yıl önce, 2008 için kaleme aldığım köşe yazıma göz atıyorum. “Yaşam bizlere cömert olsun; geriye dönüp baktığımızda ise 2008’i şükranla analım,” diye yazmışım. Sağlıklı ve huzurlu geçirdiğimiz her gün şükranla anmaya değer. Ne var ki sağlık, huzur hayatlarımızda ilerleyebilmek, başarılı olabilmek adına olmazsa olmaz başlangıç noktaları. İnandığımız bir dava, hayallerimiz olunca yaşamak daha anlamlı bir hâle gelmiyor mu sonuçta?...

Peki, 2008 kime, ne denli cömert oldu? Sorunun bir yanıtı ilk paragrafta. Başta ABD olmak üzere bankaların kredilerde sağladıkları aşırı cömertlik, gerçekçi olmayan bir tüketim anlayışı “küresel ekonomik kriz” ile sonuçlandı. Domino taşları peşi sıra devrildi. Kriz, manşetlerden düşmezken, karamsarlığa kapılmamak, sıkılmamak hâlen elde değil. Bir kaçış yok gibi. Yapabileceğiniz çalışmak ve elinizdekilerin kıymetini bilmek olabilir, tıpkı büyüklerimizin söyledikleri gibi...

Zorlu sonbahar aylarının ardından, 2009’a giriyoruz. Kişisel gözlemim o ki, karamsarlıkla rekabet eden bir umut hakim bugünlere. Yeni yıla kutlamalarla girmek en doğal hakkımız. Üstüne üstlük ekonomik kriz, en büyük mutluluk araçlarından biri olan “tüketim”i sınırlandırırken. Satın almanın verdiği hazdan nispeten mahrum kaldığımıza göre, yılbaşı ile bir coşku hissetmek, çevremizle içten gelen bir paylaşımı yaşamak çok güzel görünüyor. Fazla mı romantiğim?

Manevi değerlerimizi yüceltmeye, üretmeye inanıyorum. Müziğin, resmin, sergilerin, tiyatronun, sinemanın, okumanın ve hatta başarabilirsek yaratmanın peşinde olmalı.

2007 biterken, “sevdiklerimizin iyiliği için duacı olmayı” daha iyi anlayabildiğimi yazmıştım. 2008 biterken ise bir “yaşama kültürü”nün ne denli önemli olduğunu görüyorum. Hayat, “satın alarak tüketmekten” ibaret değildir. Kapitalist sistem bunu telkin etti, krizin temelinde bu var. Oysa bir yaşama kültürüne sahip insanlar, toplumlar inanıyorum ki krizi, en azından moral olarak daha kolay atlatacaklardır. Yeni yıl ve dolayısıyla yarın, onlar için daha anlamlı gelecektir.

Bu yazıyı kaleme aldığım an itibariyle 2009 için bir piyango bileti çekmiş değilim; ama niyetliyim. Üstüne üstlük büyük ikramiyenin çıkma olasılığını düşündükçe de sadece gülümsüyorum. Az önce sözünü ettiğim karamsarlıkla rekabet eden umut, içimde. Kendi piyango biletimi kendim yaratabilirim. Bir yaşama kültürü inşa etmeye çalıştıkça, mutluluk bir güvercin olup ruhuma konacak.

Yeni yıl için bir köşe yazısı hazırlamayı seviyorum. Yeni yıla girmeyi seviyorum. En çok da 1 Ocak’ı. O, çok özel bir gün. Belki 31 Aralık gecesi lapa lapa kar yağmayacak... En güzel yılbaşının resmi nerede asılı, içinde kimler var, çok da önemli değil... Önemli olan boya kalemlerini tutmak...

1 Ocak’ta, annem bir kez daha yeni yılın bereketli geçmesi için mercimek pişirecek. Bu bir Macar geleneği. 1 Ocak’ta geceden kalma, yorgun şehirde yürüyüşe çıkacağım. Tam da günbatımı vakti, hava açık olursa gökyüzünün kızıl renklerine karşı... Yarın doğacak olan güneşi selamlamak üzere...