Hanuka ve Noel: Farklılıkların Farklılığı

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
24 Aralık 2008 Çarşamba

Geçtiğimiz Cumartesi akşamı Harbiye’deki Askeri Müze’nin girişi ve mermer basamakları ışıl ışıldı. Gerçi oradaki sergiler her zaman muhteşemdir. Mekan bu kez Almelek Sanat Galerisi’nin 20. kuruluş vesilesiyle düzenlenen sergiye ev sahipliği yaptı. Tahminimce  Ester Almelek, söz konusu sergiyi hazırlarken hayli zorlanmıştır. Birbirinden değerli sanatçılardan oluşan bir ‘karma’ hangi önceliğe göre duvara asıldı, bilmiyorum. Nitekim, açılış kokteyli sırasında sohbet ettiğim Ester Almelek: “Resimleri iki günde astık, iki geceyi de uykusuz geçirdim. Sergiyle o kadar bütünleştim ki  rüyamda bir görüntü sonrasında  ertesi gün gelip bir tablonun yerini değiştirdim.” dedi. Serginin bütünlüğü içinde en çok takdir ettiğim, genç yeteneklere de yer verilmiş olmasıydı.

Açılış kokteylleri genelde sosyal bir karşılaşma ortamı olarak tanımlanır. Doğrudur. Tanıdıklarla ayak üstü sohbet eder, eserlerle daha az ilgilenirsiniz. Bu nedenle serginin açılıştan bir kaç gün sonra gezilmesi tavsiye edilir ki,  bu da doğrudur. Ancak Almelekler’in sergisi için düşüncem farklıydı. Gelen konuklar arasında genç- yaşlı, yerli- yabancı, sanatçı vs gibi farklı bir kitle vardı. Kısaca, güzel bir insan ‘karma’sı oluşmuştu. Hoş bir ışıklandırma duvardaki eserleri ortaya çıkarıyordu. Ev sahibinin zerafetiyle paralellik gösteren ikramlar keyifli sohbetlerin bir parçası gibiydi. Tabii ki, eserlere daha fazla vakit ayırabilmeyi isterdim, ama 20. kuruluş  gecesi, mekanı, konukları, sohbetleri ve ikramlarıyla bir bütündü. Almelek Ailesi tüm fertleriyle bize bunu hissettirdiler.

* * *

Bu yıl sürpriz sayıda Hanuka tebriği aldım. E-posta aracılığı ile yurdışında yaşayan arkadaşlardan, şehrimizdeki kurum/kuruluşlardan ve çoğu  son zamanlarda gazetemize araştırmacı olarak gelen dostlardan... Teşekkürler Aslı, Nevin, Derya, Attila, Serkan ve diğerleriniz..

Tabii bu arada Noel tebriklerini de kabul ediyorum. Senelerdir süre gelen bir anane.Üstelik bilgi düzeyi hayli yüksek bir çevreden geliyor. Bir türlü  farklılıkların farklılığını anlatamadım..Tebrikleri de iyi niyet kutusuna atıyorum.

* * *

Kriz artık gündemdeki yerini aldı. Hangi ortamda olursa olsun sohbet konusu dönüp dolaşıp ‘kriz’e  bağlanıyor. Gözle görülen sıkıntılar yaşandığı gibi, işi kara mizaha götürecek kadar abartmalar da var. Olayları tadında bırakmak gibi bir alışkanlığımız yok nedense. Hepimiz birer ekonomist olup çıktık.

Bu sene yılbaşı vesilesiyle kimseden değil hediye, ajanda bile gelmez, diyorduk. Yanılmışız. Dostumuz Cozi Perahya’nın gönderdiği ‘Tepta’ ajandalarını görünce ne kadar sevindiğimizi bilemezsiniz. Kendisine teşekkür ediyor, ve ‘aydınlık’ bir yıl diliyoruz.

* * *

Dernek/ kurumların Hanımlar Kolları her yıl bayanları bir öğle yemeğine davet ederler. Gelenekselleşen bu yemeklerde ev sahibi, kurumunu tanıtır. Diğer önemli bir amaç ise dayanışmayı sağlamaktır.

Geçenlerde gazeteyi temsilen Yetimleri Koruma ve Barındırma Derneği’nin yemeğine katıldım. Onları dinledikçe yerimde rahat duramaz oldum. Ne çok sorumlulukları varmış! Onca çocuk, onca aile ve tabii onca sorun... ve ağızbirliği etmişçesine söyledikleri tek bir cümle: “Bu sene başardık, ya seneye...” ‘Vitrin’leri olmayan bu dostlar için başarının anahtarı, inançları ve derneğe yeni giren genç üyeler.

Yemekte oturduğum masadaki çoğu insanla sadece bir göz aşinalığım vardı. Böylesi daha ilginç. Sohbet, sorgu/sual derken derneğin işleyişi hakkında daha fazla bilgi edindim. O zarif masadan birkaç güzel dost edinerek ayrıldım. Üstelik çantamda süper çalışan minicik bir çalar saat taşıyarak.?