PARİS GÜZELLEMESİ

Viktor APALAÇİ
31 Ekim 2008 Cuma

“Paris”, Paris aşığı bir yönetmenin, çok karakterli ve çok hikayeli bir Paris güzellemesi. 47 yaşındaki yazar-yönetmen Cedric Klapish, görüntü yönetmeni olarak başladığı sinema kariyerinde, kısa metrajlı yönetmenlik denemelerinden sonra ilk uzun metrajını 1992’de çevirmişti.

Fransız sinemasının sıradan yönetmenleri arasında yer alan Cedric Klapish’in, 16 yıllık filmografisinde, bizde de vizyona giren 3 filmi vasatın üstünde sayılır. Bunlar: “Herkes Kendi Kedisini Araz / Chacun Cherche son Chat”, “İspanyol Pansiyonu / L’auberge Espagnol” ve “Rus Bebekler / Les Poupees Russes”. Hasta ve ölmeyi bekleyen bir Paris’linin gözünden anlattığı son filmi “Paris”te, Klapish başrolü, daha önce 5 filminde beraber çalıştığı Romain Duris’e vermiş.

Hasta olduğunu yeni öğrenen, profesyonel dansçı Pierre (Romain Duris) ona bakıcılık yapmaya gelen ablası Elise (Juliette Binoche) ile yeni bir kalp beklerken, yapılacak en iyi şeyin, Paris’teki dairesinin balkonundan sokaktaki insanları seyretmek olduğuna karar verir.

Kafasında ölüp ölmeyeceğiyle ilgili sorular olan Pierre’e içinde bulunduğu durum, çevresindeki insanlara yeni ve farklı bir gözle bakmasına neden olur.

Pierre, ölümün gerçek olduğunu fark ederken, hayatın varlığını, hatta yaşadığı kentin bir hayatı olduğunun bilincine varıyor. Bir manav, bir fırıncı, bir sosyal hizmet uzmanı, bir mimar, evsiz biri, bir model, bir öğretim görevlisi, kamerunlu bir göçmen gibi karşısına çıkan insanlarla, bu şehirde buluşuyor.

Sorunlarla uğraşmayı seven bir sinemacı olduğunu söyleyen Cedric Klapish, anlattığı öyküyü, çelişkilerle dolu Paris kentine benzetiyor. Filmin hasta kahramanı, içinde yaşadığı şehrin insanlarını, bambaşka bir gözle yeniden keşfederken, bizler de Paris’in günlük yaşantısını tanıma fırsatını buluyoruz.

Ölümün eşiğine gelmek Pierre’in hayatına ve başka insanların hayatına yeni bir anlam katıyor.

Senaryosunda birçok dağınık hikayeyi tek bir hikayede toplayıp anlatmayı tercih eden Klapish, filmin müziğiyle farklı hikayeleri birbirine bağlamayı deniyor. Fransız sinemasının en karizmatik aktrisi Juliette Binoche ile kederli yüzüyle rolüne uyum sağlayan Romain Duris, yönetmenin çabalarına destek veriyorlar. “Arsen Lupen” ve “Le Divorce / Boşanma”dan tanıdığımız Duris iyi oyunculuğunu bu filmle kanıtlıyor.