Beaaloteha

Luiza UÇKİ Köşe Yazısı
11 Haziran 2008 Çarşamba

Tora’da yazılı olanları okuyup incelerken dikkat edilen ince noktalara hayran kalmamak elde değildir. Tanrı’nın kutsal bir emanet, çok değerli bir mücevher gibi bizlere verdiği Tora’nın her satırında bizlerin çıkarması gereken bir ders, öğrenmemiz gereken bir şey çıkmaktadır.

Geçen hafta okuduğumuz Naso peraşasında her kabilenin başkanı bir sunu getirmiş fakat Levi kabilesi bu sunuların dışında bırakılmıştı. Daha sonra bu haftaki peraşanın başında Menora’yı yakmak gibi çok onurlu bir ödev Levi kabilesinin başkanı konumundaki Moşe Rabenu’ya değil de ağabeyi Aharon’a verilmişti. Raşi geçen haftaki peraşamızı açıklarken Aharon’un bu sunularda yeri olmamasından dolayı üzüldüğünü ve Tanrı’nın onu teselli ettiğini belirtmişti. Rabi Yaakov Weinberg ise üzülmesi gerekenin Aharon değil Moşe olduğunu yazar ve bunun neden olmadığı sorusuna farklı bir yaklaşım ile yanıt arar.

Bir lider belli bir ideali, kabileyi veya topluluğu değil bütün bir toplumu temsil etmelidir. Başka bir deyişle Moşe Rabenu Levi kabilesinin liderliği görevini artık icra etmemekte bu görevi ağabeyi Aharon yapmaktadır. Moşe Rabenu bütün toplumun bütün Bnei Yisrael’in lideri durumundadır. Levi kabilesince yapılması gereken görevler artık ağabeyi Aharon’un kontrolünde yapılacaktır. Bu da liderlik vasfının ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermesi açısından önemlidir.

Bir toplumun lideri olan kişi daha önceleri bir ideolojiye veya kuruma inanmış veya ona bağlı olabilir. Bu bağlılığı lider olduktan sonra da düşünce olarak devam edebilir. Ancak eğer topluma mal olmuş bir gerçek lider olacaksa toplumun çıkarlarını kendi fikir ve isteklerinden her zaman üstün tutmalıdır. Aksi takdirde onun liderliğinin ebediliğinden söz etmek olası değildir.