Adalarda edebiyat, edebiyatta adalar...

Araştırmacı-yazar Pars Tuğlacı’nın ifadesiyle, İstanbul’un en gözde ilçesi olan Adalar, Türk Edebiyatı’nda büyük bir önem ve değer taşır. Şalom Kitap, 6. sayısında son dönemde kitapları yayınlanmış Adalı yazarlarla söyleşilere yer veriyor. Söz konusu Adalar ve edebiyat olunca, bu başlık altında hatırı sayılır bir birikim mevcut. Bu yazıda Adalar’la ilişkisi olan yazarlar, kitaplar ve kültürel etkinlikler üzerine bir kesit sunuyoruz.

Salom Kitap
6 Haziran 2008 Cuma

İstanbul’un sahibi olduğu doğal güzelliklerin başında “Adalar” gelir. Dünyaca “Prens Adaları” olarak tanınan Adalar, birçok yerli ve yabancı yazarlara ev sahipliği yaptı, onlara esin kaynağı oldu. Türk Edebiyatı’nda da hatırı sayılır bir yere sahip olan Adalar, 1839 Tanzimat Fermanı ile yabancılara mülk edinme imkânı tanıyan düzenleme sonrası hızlı bir gelişim sürecine girdi. Bu çerçevede, yazları Burgazada’da yaşamakta olan yazar Perihan Ergun, “edebiyat, adalara 19. yüzyılın sonunda girmiştir” der. Öyle ki, örnekler incelendiğinde, ilk Türk roman yazarlarından Şemseddin Sami’nin 19. yüzyıl sonlarında metinlerinde Adalar’dan söz ettiğine rastlanır.

Dil, sözlük ve ansiklopedi uzmanı, araştırmacı-yazar Pars Tuğlacı’nın 1989 yılında yayınlanan “Tarih Boyunca İstanbul Adaları” adlı eseri, Adalar üzerine yazılmış en kapsamlı çalışmalardan biridir. Kitapta Adalar’ın coğrafi özelliklerinden sosyal hayatına, tarihinden mimarisine, Türk musikisinden turizme kadar bölümler yer almakta, bu zengin içerik birçok görsel öğe ile desteklenmektedir. Tuğlacı, kitabında “Türk Edebiyatında Adalar” alt başlığı ile konu hakkında bilgiler verip, şiirlerden seçme örnekler sunuyor.

Günümüzde turistlerin ve özellikle yazın İstanbulluların yoğun bir şekilde ziyaret ettiği adaların edebiyatla ilişkisini, genel hatlarıyla inceleyeceğiz.

Büyükada

Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan, öykü ve oyun yazarı Reşat Nuri Güntekin (1889 – 1956) Büyükada’da yaşamıştır. Yılmaztürk Caddesi 119 numara, ünlü yazarın ikamet ettiği evdi. Üç katlı kâgir karışımı olan bu yalıda zaman zaman Hasan Âli Yücel de yaşamıştı. Büyükada, Güntekin’in “Akşam Güneşi” adlı eserine de esin kaynağı oldu.

Bir dönem Türk Edebiyatı’nın en etkin isimlerinden biri, eleştirmen, çevirmen ve deneme yazarı Nurullah Ataç (1898 – 1957) da, Büyükada’da yaşamıştır. Kızı Meral Ataç’ın kaleminden çıkan “Babam Nurullah Ataç” adlı kitap, bize yazarın Büyükada ile ilişkisi hakkında ipuçları veriyor. Meral Ataç’ın anlatımına göre, Nurullah Ataç tam bir Büyükada aşığı idi. Halit Fahri Ozansoy da, Ataç’ın ada vapurundaki en iyi dostu olup, şiir kavgaları dillere destanmış.

Bodrum’a olan aşkıyla tanınan, asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 – 1973) olan roman ve hikâye yazarı Halikarnas Balıkçısı’nın yaşam öyküsü incelendiğinde ilk öğrenimini Büyükada mahalle okulunda aldığı görülür.

Heybeliada

Ömrünün son otuz bir yılını Heybeliada’daki köşkünde geçiren roman yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864 – 1944), ölümünün ardından adadaki Abbas Paşa Mezarlığı’na defnedilmiştir. Yazar, 1944’te öldükten sonra evi ne yazık ki viraneye dönmüş, mekan için uzun bir mücadele süreci başlamıştır. Dönemin Adalar Kaymakamı Mustafa Farsakoğlu’nun öğretmen eşinin de aralarında bulunduğu Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi öğretmenlerinin çabalarıyla ev, 2000 yılında müze haline getirilmiştir.

Yazar ve gazeteci Ahmet Rasim (1865 – 1932) Heybeliada’daki evinde hayata gözlerini yummuş olup, Heybeliada mezarlığında gömülüdür. Yazarın, adayla ilgili bir eseri bulunmamaktadır.

Mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiirde sayısız eser vermiş olan Aziz Nesin (1915-1995) de Heybeliada’da doğmuştur. Çocukluk günlerini geçirdiği adadaki yaşantısını ve çevresine, “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez” adlı özyaşam öyküsünde değinir.

Heybeliada’nın dünyaca tanınmasında, eski Ruhban Okulu ayrı bir önem taşır. Turistlerin yoğunlukla ziyaret ettiği yerlerin başında gelen bina, yaklaşık 130.000 kitabın yer aldığı kütüphanesi ile ünlüdür.

Burgaz Adası

Sait Faik Abasıyanık (1906 – 1954)’ın Burgaz Adası’ndaki yaşamı, 1939’da babasının ölümünün ardından başlar. Annesiyle birlikte, babasının ölümünden sonra kışları Şişli’de, yazları Burgazada’da yaşamaya başlayan Sait Faik, hayatının özellikle son 10 yılını adada “Spanudis Köşkü” olarak da bilinen evde geçirmiştir. Sait Faik’in hikâyelerinde Adalar’ın da zaman zaman yer aldığı görülür. Kendisi Burgazada’yı hem doğasıyla, kendine özgü nitelikleriyle anlatmış, hem de adanın insanlarını dile getirmiştir. Yazar, ada günlerinden geriye ölümsüz eserlerden oluşan paha biçilmez bir miras bırakmıştır. Darüşşafaka Cemiyeti’nce yazarın evi müzeye dönüştürüldü; içindeki eşya ve belgeler ise hâlâ korunmakta.

Sait Faik Müzesi’nde yazarın bugüne kadar tam olarak elden geçirilmeyen ve büyük bir kısmı eski yazıdan oluşan çok sayıda el yazması, mektubu, notu, defteri, kişisel eşyaları sergilenmektedir.

Kınalıada

Mizah ağırlıklı şiirleriyle oldukça ilgi toplayan yazar Fazıl Ahmet Aykaç (1884-1967), Kınalıada’nın adeta simgesi olmuştur. Kaleme aldığı fikir yazılarında konu olarak eğitim, ruhbilimi ve felsefe alanlarını seçmiştir. Torunu Ahmet Aykaç, dedesine olan hayranlığını bir söyleşide, “Dedem hakikaten çok dolu bir adamdı. Altı yedi lisan bilirdi, ağzı çok iyi laf yapan eksantrik bir adamdı. Fazıl Ahmet Bey’i Kınalıada’da bir çöpçüyle konuşurken de görürdünüz, bir çımacıyla da, Yahya Kemal’le de...” sözleriyle dile getiriyor.

Adaları konu alan yabancı yazarlar

Adalar, sadece Türk değil, yabancı yazarları da etkilemiştir. İrlandalı bir ailenin çocuğu olarak New York’ta dünyaya gelen John Freely, 1960’dan beri İstanbul’da yaşıyor ve Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde Astronomi ve Bilim Tarihi dersleri veriyor. Freely, İstanbul’u konu edinen birçok kitap yazdı. John Freely,  “The Princes’ Isles” adlı kitabında adaları tarihi, doğal, kültürel özellikleriyle aktarıyor. Rehberde, adalarda gezilip görülecek yerler, tarihi ve dini yapılar tanıtılıyor.

Mary Ann Whitten, New York State Üniversitesi’nin akademik danışmanı ve kariyeri eğitimcilikten yayıncılığa, geniş bir yelpazede yer alıyor. 1970’lerde Hacettepe Üniversitesi’nde ders veren Whitten, 1997-2000 yılları arasında İstanbul Amerikan Konsolosluğu’nun halkla ilişkilerini yürüttü. Kendisi Adalı Yayınları’nın İngilizce yayınlar biriminin (“Islander Editions”) kurucusu. “An Island in Istanbul” adlı kitabında Mary Ann Whitten, bir Amerikalı yazar ile eşinin İstanbul Adalar’da yerleşmeye karar verişlerini ve adadaki yeni yaşamlarını renkli bir üslupla anlatıyor. Bu küçük ada, Türkiye’nin köklü gelenekleri ve hızlı modernizasyonunun küçük bir modeli olarak ortaya çıkıyor.

Adaları konu alan bir diğer yabancı yazar ise Lawrence Goodman. “Sweet Confusion on the Princes’ Islands”, “Sour Grapes on the Princes’ Islands”, “A Grain of Salt on the Princes’ Islands” isimli üç eserle polisiye bir seriyi kaleme alan Goodman, okuru komik ve sürükleyici bir serüvene çıkarıyor.

“Büyükada Anıtlar Rehberi” ve “Çizgilerle Adalar”

2004 yılında genç yaşta kaybettiğimiz Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Jak Deleon’un, kitapları arasında yer alan “Büyükada Anıtlar Rehberi” her ne kadar edebi nitelikte bir eser olmasa da, Büyükada hakkında yayınlanmış özel çalışmalar arasındadır. Kasım 2003’te yayınlanan kitapta, “Büyükada iskelesi”, “Saat kulesi”, “Fetih taşı”, “Büyükada Anadolu Kulübü”, “Hesed Le Avraam Sinagogu”, “Hamidiye Camii”, adadaki kiliseler ve manastırlarla ilgili bilgiler, İngilizce ve Türkçe olarak sunulmaktadır.

Adalar hakkında yayınlanan bir diğer özel çalışma ise Dr. Musa Albukrek’in “Çizgilerle adalar” adlı kitabıdır. Doğma büyüme bir adalı olan Dr. Albukrek’in, Adalar’a özgü mekan ve detayları karakalemle kâğıda dökerek oluşturduğu kitabında, çeşitli yazar ve şairlerden metin ile dizelere de yer verilmiştir.

Adalar Vakfı ve Büyükada Kültür Derneği

Adalar Vakfı, 1983 yılında adaların doğal ve kültürel değerlerini koruma ve turizmi geliştirmek amacıyla, kuruldu. Vakfa bağlı Adalı Yayınları’nın Türkçe, İngilizce ve Yunanca dillerinde çeşitli kitapları mevcut. Adalı Yayınları, 2003 yılından itibaren “Adalı Dergisi”ni çıkartmaya başladı. Aylık olarak yayınlanan dergi, okurların adaları genel hatları ve bilinmeyenleri ile keşfetmesini sağlıyor; adalar hakkında yararlı bilgiler verirken, adaların tarihinden ve kültürel mirasından kesitler sunuyor. Derginin sürekli yazarları arasında Necmi Tanyolaç, Buket Uzuner, Oral Çalışlar, Ahmet Tanrıverdi, Bercuhi Berberyan, Zafer Ataylan, Nejat Güler isimleri yer almakta.

Adalar Vakfı’nın en son çalışmalarından biri de “Adaevi”. Bu yıl, 28 Haziran’da kültürel etkinliklerini başlatacak olan Adaevi’nde bir “bilgi evi” yer alacak. Adalar Bilgievi ise Adalar hakkında özel yayınlanmış kitap, broşür, harita gibi basılı yayınların yer alacağı bir kütüphane ile özel bir arşivden oluşacak. Kütüphanenin Temmuz 2008’de, arşiv bölümünün ise Haziran 2009’da hizmete girmesi planlanıyor. Pek çok konuda kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapmaya hazırlanan Adaevi, edebiyat alanındaki çalışmalarında adalı sanatçılara ve adaları işleyen sanatçılara yer verecek. (Daha fazla bilgi için: www.adalar-istanbul.org)

Kültürel ve çevresel konularda çalışmalar gerçekleştirmek üzere kurulan bir diğer kuruluş ise, Büyükada Kültür Derneği. Derneğin başkanı Özgür Kangür tarafından kaleme alınan “Hatıralarda ve Hikayelerde Adalar”, “Şiirlerde ve Şarkılarda Adalar”, “Geçmiş Zaman Fotoğraflarında Büyükada” adlı kitaplar, derneğe bağlı olarak yayınlanmıştır. Yine derneğe ait bir “Büyükada Rehberi”, bir anı kitabı “Ve Anlatmaya Başladı Büyükada (Şerif Hüsnü Çoluk)”, Büyükada ile ilgili bir çocuk kitabı “İçimsu’nun Büyükada Gezisi (Berrin Aksu)” yayınlar arasında yer almakta. (Daha fazla bilgi için: www.buyukada.org)

Günümüzde Adalar’a, birçok güncel kitapta da değinilmekte. Zorlaşan şehir yaşamına karşılık Adalar, o özel dokusuyla, toplumumuzda hatırı sayılır bir yere sahip. Bir yandan yitirilen değerlerden, artan tüketim kültüründen sıkça söz ederken, yeni kitaplar Adalar’ı nostaljik bir şekilde mi ele alacak; yoksa Adalar bir esin kaynağı olmaya devam edebilecek mi? Bu sorunun yanıtı ise, her birimizin tek tek taşıdığı sorumluluk hissine, tıpkı bir çok alanda olduğu gibi Adalar için de, maddi ve manevi sahip çıkma arzumuza bağlı...