27 Ocak’ta anmak ve öğrenmek için bir aradaydık

Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, 27 Ocak Uluslararası Holokost’u Anma Günü, Dostluk Yurdu Derneği’nde düzenlenen etkinliklerle anıldı. Marsel Russo ve Metin Delevi’nin birer konuşma yaptığı günde, “Dalga” adlı kısa film gösterildi, Yaşam Yürüyüşü 2008 tanıtıldı

Toplum
30 Ocak 2008 Çarşamba

Dostluk Yurdu Derneği’nin toplantı salonunun duvarlarında günün anlam ve önemini belirten, İzzet Keribar imzasını taşıyan bir fotoğraf sergisi konukları karşıladı. Etkinlik öncesinde yapılan duyuruların sonucunda, salonun kalabalık olacağını bekliyorduk; fakat katılım düşük düzeydeydi, özellikle gençler oldukça az sayıdaydı.

İlk sunumu Marsel Russo gerçekleştirdi. Konuşmasına, “Holokost gibi bir olayı inkâr etmek, kabul edilebilir değildir” sözleriyle başladı. 27 Ocak tarihinin BM düzeyinde kabul sürecine değindi ve günün asıl hedefinin “Holokost eğitimi” olduğunu belirtti. Özellikle son dönemde İran’ın Holokost’un inkârına yönelik çalışmaları ele alındığında, “Bu konuya ilgisiz kalmak bir lükstür” sözleriyle seslendi. Russo, tarihin her döneminde, hatta günümüzde yaşanan zulümlere değinerek, II. Dünya Savaşı’nda Holokost’un çok farklı bir yere sahip olduğunun altını çizdi. Elie Wiesel’den ve geçtiğimiz yıl Bahçeşehir Üniversitesi’nde bu konuda konferans veren Efraim Kaye’nin konuşmasından alıntılarla, “Avrupa’nın aydınlanma hareketine karşılık neden Holokost’un Almanya’da gerçekleştiğinin” yanıtını aradı. Sonuç olarak Holokost’un modası geçmiş bir trajedi olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizerek, katılımcıları duyarlı olmaya çağırdı.  İkinci konuşmacı Metin Delevi ise “Holokost ve Çocuklar” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Holokost sırasında yaklaşık 1,5 milyon çocuğun öldürüldüğünü, çocuklara yönelik tecrit sürecini ve imha yöntemlerini aktardı. Yalnızca birkaç bin çocuğun “Kindertransport” programıyla yurtdışına gönderilebildiğine dikkat çeken Delevi, Holokost’tan sağ çıkan çocuk sayısının çok az olduğunu söyledi. Son dönemde BBC’nin yaptığı bir ankette “Auschwitz size ne ifade ediyor?” sorusuna katılımcıların %43’ünün “Fikrim yok” yatının verildiğini, Elie Wiesel’in “Gece” adlı kitabının okunması gereken 100 kitap listesinden çıkarıldığını dile getirdi. Holokost’a ilginin azalmasının bilimsel olarak, “Holocaust Fatigue Syndrome (Holokost Yorgunluk Sendromu)” adıyla literatüre girdiğini paylaştı.

Sonuç olarak çocuklara Holokost eğitiminin yükleme tarzında ve amatör bir girişimle yapılmaması gerektiğini vurgulayan Delevi, uluslar arası eğitim programlarını aktardı ve devletlerin müfredatlarında Holokost eğitimine yer vermeleri gerektiğini söyledi.

Sunumların ardından “Dalga” adlı kısa film gösterildi ve İhsan Büyükbahar, “Yaşam Yürüyüşü 2008”in tanımını yaptı. Türkiye Yahudileri’nin II. Dünya Savaşı sürecinde daha şanslı olduğunu dile getiren Büyükbahar, yaklaşık 20 yıldır düzenlenen programla, Holokost bilincinin netleştirildiğini ve geleceğe ancak geçmişi bilerek gidilebileceğinin altını çizdi.