Meşin yuvarlaktan beyaz perdeye… Vinnie Jones

Gelmiş geçmiş en renkli futbolculardan biri... Guy Ritchie’yi kırmamak için adım attığı beyaz perde de aranılan oyuncu olan bir deha… Vinnie Jones…

Spor
16 Ocak 2008 Çarşamba

Selim ÇİPRUT


Sinemalarda çoğunlukla reklamları izlerken içimiz sıkılır. Filmin bir an evvel başlamasını bekleriz. Onun içindir ki aradaki reklamları ezbere biliriz. Bunların  çoğu TV de izleyemediğimiz alkol reklamlarıdır... İşte o reklamlardan birinde çok aşina bir yüz gözümüze çarpar, üzeri yarasalı tepsiyi fırlatırken. Çoğu kişi onu gördüğünde, bu adamı Snatch’ten hatırlıyorum, ya da ben bu adamı X- Men’den hatırlıyorum diyecektir...

 Ben ise aynen şöyle diyeceğim: Bu adamı yeşil sahalardan hatırlıyorum.

Gerçek adı Vincent Peter Jones olan Vinnie Jones 5 Ocak 1965 yılında Watford’da dünyaya geldi. Ailesi Galler asıllıydı. Babası bir futbol kulübünde bekçilik yapıyordu. Tek kelime ile futbol delisi olan babası yüzünden o virüs vücuduna çoktan girmişti bile. Futbol hayatına 1984 yılında Wealdstone takımında başladı. Forma giyemeden sezonu kapattı. Bir tanıdık aracılığı ile İsveç 2.liginde IFK Holmsund takımında oynadı. En azından profesyonel kariyeri orada başladı. Bir sene sonra İngiltere’ye transfer oldu. Giydiği forma Wimbledon formasıydı. 1988 yılında kulübün kazandığı FA Cup’ta çok büyük emekleri vardı ki, bu Wimbledon kulübünün tarihinde ki en büyük başarısı sayılır. Takımda tek kelime ile liderdi. Defans bloğuna İngiliz medyası ‘’Çılgın Çete’’ ismini vermişti, Bu çetenin elebaşı da Jones idi.

Agresif hareketleri ile futbol kamuoyunda sevimsiz bir kişi olarak bilinse de, taraftarı ona tek kelime ile tapıyordu. Rakip forvetler için adeta saatli bombaydı. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyordu. Kendisine Jones The Terminator lakabı yakıştırılmasına bayılıyordu. Bu yakıştırmaya ’’Ben Schwarzenegger kadar çirkin miyim?’’ derdi.

Wimbledon’dan sonra soluğu sırası ile Leeds United ve Sheffield United takımlarında aldı. Ardından Chelsea’de 42 maç oynadı. Yoğun taraftar isteğine dayanamayıp tekrar Wimbledon’a döndüğünde adeta kral gibi karşılanmıştı.  Kariyerini, Queen Park Rangers takımında noktaladı. Futbol stilinden dolayı çok eleştiriliyordu. Ona yapılan “Sert Adam” yakıştırmalarını sonuna kadar hak ediyordu. Özellikle girdiği ikili mücadelelerin bazılarında, rakip forvet sahayı sedye ile terk etmek zorunda kalırdı. Futbol hayatında sadece 12 kez kırmızı kart gördü. Ama bu çıkan direk kırmızı kart sayısıydı. Günümüz futbolunda kuralların değişim göstermesi ile bu sayının kaç olabileceği konusunda bir tahmin yürütmek pek zor olmasa gerek.

1992 yılında kendine ait bir video çıkardı,”Futbolun sert adamı”.  Bu video büyük ses getirdi çünkü Jones, videoda kendisi gibi sert oynayan oyunculara yer vermişti. Adam sakatlama teknikleri üzerinde uzun uzun anlatım bile yapıyordu. Prens Charles’ın çocuklarına futbol dersi veriyordu. Onların idolüydü. Video yayımlandıktan sonra İngiliz Futbol Federasyonu kendisine 20. bin Sterlin’lik bir ceza kesti ama o bunu umursamamıştı. Vinnie, Galler kanı taşımasından dolayı, bu ülkenin milli takım formasını giymişti. Uluslararası maçlarda İngiltere’de olduğu kadar sert değildi. Her şeye rağmen etrafına korku saçardı. Futbolu çok seviyordu. 2008 yılında Hollywood All- Stars Futbol takımını kurdu. Hala orada oynamaya devam ediyor.

Jones çok yönlü bir adamdı. En başta söylediğim gibi insanlara reklamlardan aşina gelen bu yüz,aslında son derece kabiliyetli bir karakter. 2002 yılında bir müzik albümü bile çıkardı. Sinema hayatına 1998 yılında yönetmenliğini Guy Ritchie’nin yaptığı ‘’Lock, Stock Two Smoking Barrels’’ filmi ile hızlı bir giriş yaptı. İnanılmaz bir futbol fanatiği olan Ritchie, onun sert duruşunu asla unutamamıştı. Ne yapıp edip onu filminde oynatmayı başarmıştı. Bu Vinnie’nin ilk sinema filmiydi. Zaten ardından Snatch geldi, daha sonra sırasıyla Gone in Sixty Seconds, Swordfish…

Mean Machine filminde ise bir futbolcuyu canlandırıp, özlediği futbol günlerine beyaz perdede de olsa geri dönüş yaptı. Hala sinemada onu Bacardi reklamlarında büyük bir zevkle izliyoruz.

Jones bana göre gelmiş geçmiş en renkli futbolculardan biriydi. İnanılmaz sert bir oyun anlayışı olmasına karşın, milyonlarca hayranı olan, Guy Ritchie’yi kırmamak için adım attığı beyaz perde de aranılan oyuncu olan bir dehadır. Ne yapıp edip onun maçlarını izleyin. Ama izlerken sakın bunu çocuklarınıza izletmeyin.

Bunu ben değil Jones’un kendisi söylüyor! Yolun açık olsun Vinnie.