basindan > Çocuk patlatma meselesine giriş

13 Kasım 2007 Salı günü İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde Ankara Forumu kapsamında bir konuşma gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Filistin Yönetimi Ulusal Lideri Mahmud Abbas ve Peres barış için bir araya gelerek bir mutabakat imzaladılar. Peres`in, TBMM`de söz alan ilk İsrail Devlet Başkanı ol

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Ahmet Hakan, Hürriyet,  18 Kasım 2007

İSLAMCILIK akımının hala etkisini devam ettirdiği günlerdeydi.
“İntihar saldırıları”na tutkuyla destek veren bir “arkadaş” ile aramızda şöyle bir tartışma geçmişti:
AHMET HAKAN: Dava ne olursa olsun sivillere yönelik eylemler asla meşru olamaz.
AHMET HAKAN: Nasıl meşru olur? Siviller ölüyor!
ARKADAŞ: İsrail’de sivil yoktur. Kadın erkek hepsi asker onların.
AHMET HAKAN: Ne yani? Çocuklar da mı asker?
ARKADAŞ: Onlar da büyüyünce asker olacak.
Bu yanıtın ardından ben “Pes” demiştim.
Dünyanın en tutarlı tezini dile getirmişlere özgü rahatlık içindeki “Arkadaş”ı, kendiyle baş başa bırakmış ve ufaktan uzayıp gitmiştim.
* * *
İki gündür şunu düşünüyorum: İstanbul’daki Kudüs Buluşması’nda, “Beline bombalar bağlanmış intihar komandosu çocuk” resmi, nasıl oldu da, o toplantıya katılan kimseyi rahatsız etmedi?
Toplantıya katılanlar, nasıl oldu da, o resmin önünden büyük bir kayıtsızlık ve kabullenmişlik içinde geçebildiler?
Oysa...
“Çocuktan intihar bombacısı” yapma eğilimi, yeryüzünün neresinde olursa olsun, insanlarda en azından bir “irkilme” hali yaratmaz mı?
“Bir çocuğun vücudunu patlatma yöntemi”yle dava ya da savaş kazanma fikrinin, aklı başında insanlarda yaratması gereken en azından insani bir irkilme hali nereye gitmiştir?
Yoksa...
Eskiden sadece “uçuk İslamcılar” eliyle yürütülen “intihar saldırıları meşrudur” propagandası...
Şimdi topyekûn Türk muhafazakárlarını da mı etkisi altına aldı?
* * *
İstanbul’daki “Kudüs Buluşması”, radikal İslamcıların eseri değildir.
Toplantıyı düzenleyen “Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri Vakfı”, MÜSİAD’dan ÖNDER’e, İlim Yayma Cemiyeti’nden İHH’ye irili ufaklı birçok muhafazakár derneği bünyesinde barındırıyor.
Bu vakıf, seçimden önce “Demokrasinin Yıldızları: Adnan Menderes / Turgut Özal -  Tayyip Erdoğan” başlıklı afişler asmıştı.
Yani...
Menderes, Özal ve hatta Erdoğan gibi İsrail ile ilişkileri geliştirmekten imtina etmeyen siyasetçilere “Yıldız” muamelesi yapmıştı bu vakıf.
İsrail ile Filistin’i barıştırmaya baş koyan Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi için de epey gayret sarf etmişlerdi.
* * *
Ta “6 Gün Savaşları”ndan beri İsrail’e yenilmenin getirdiği travmalar nedeniyle bazı Arapların, “çocuk patlatarak mücadele etmek” gibi hastalıklı bir tutum içine girmelerini anlayabiliriz.
Bizdeki bazı “uçuk İslamcılar”ın da bir ara bu hastalığa kapılmalarına “Çocukluk işte” der geçeriz.
Peki ama Menderes ve Özal’a “yıldız” payesi verecek denli merkezileşmiş muhafazakárlarımıza neler oluyor?
Yoksa onları, Türk sağının bir türlü üzerinden atamadığı şu tuhaf ve elektrikli “dönmeler edebiyatı” ile “her taşın arkasında Yahudi arama” kültürü mü bu hale getirdi?