basindan> Faşizmden çikacak ders

29 Ocak Pazartesi akşamı, Yad Vaşem Enstitüsü`nden Efraim Kaye, Bahçeşehir Üniversitesi`nde “İkinci Dünya Savaşı, Nazi Dönemi ve Yahudi Soykırımı” konulu bir konferans gerçekleştirdi. Marsel Russo`nun derlediği ve geçtiğimiz hafta ilk bölümünü yayınladığımız konuşmanın devamını yayınlıyor

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Murat Yetkin, Radikal, 10 Şubat 2007

MÜNİH - Münih'in 15 kilometre doğusunda Dachau kasabası yakınlarındaki toplama kampını gezerken insanın tüyleri diken diken oluyor. Adolf Hitler önderliğindeki Nazi iktidarı 1933񮕩 arasında bu toplama kampında ezici çoğunluğu Yahudi, geri kalanı solcu aydın ve eşcinsellerden oluşan 200 bin kişiyi topladı. Etraflarını elektrik verilmiş dikenli tellerle çevirdi. Girişine "Çalışmak özgürleştirir" yazdı. Salt Yahudi oldukları için evlerine, işlerine el konulan, ailelerinden ayrılarak Dachau ve benzeri kamplara toplanan insanları, Nazi savaş makinesi için köle olarak çalıştırdılar. Onlar üzerinde ölümcül tıbbi deneyler yaptılar, insanları kobay fareleri niyetine kullandılar. Çalışamayacak durumda olanları, 'duş yapacaksınız' diye gaz odalarına doldurarak öldürdüler, yaşamaları masraflı oluyordu. Ölenleri, fırınlarda yaktılar. 12 yılda 40 bine yakın insanın 'özgürleştirmek amacıyla çalıştırılarak' öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Kampı birlikte gezdiğimiz CHP lideri Deniz Baykal, "İnanılacak gibi değil. Bunlar benim yaşam sürem içinde oldu" dedi. Neler olduğunu anlamak için bir önceki akşam Münih şehir merkezinde gittiğimiz Hofbräuhaus birahanesini anlatmak gerekiyor.
Birahane 1589'da kurulmuş. Bavyera'nın kalbi Münih şehrinin yüzlerce yıllık sosyal merkezlerinden. Halk bu birahanelerde bir araya gelip biralarını içip karnını doyururken günü konuşagelmiş. Birahanenin girişinde bir platform üzerinde yeşil çuha tulumları ve tüylü şapkalarıyla bir Bavyera müzik grubu halk şarkıları çalıyor. Sağımızdaki masada bir grup genç, masanın üzerine çıkıp bir litrelik bira kupalarını bir dikişte bitirme yarışı yapıyor.
Belki bu gençlerin dedelerinden bazıları 87 yıl önce bir şubat gecesi, solumuzda ilerideki köşede yüksek sesle, sert şeyler söyleyen genç adama kulak kabartıyorlardı. O adam Adolf Hitler idi. Alman İşçi Partisi adlı bir örgütün halkla ilişkiler ve propaganda sorumlusuydu. Alman toplumunun yozlaştığından, Almanların kendi ülkelerinde ikinci sınıf muamelesi görmeye başladığından, Almanlığını yitirdiğinden, bir şeyler yapılması gerektiğinden söz ediyordu. Birahanede çoğunlukta bulunan sosyal demokratlar küçük ve marjinal görünümlü bu milliyetçi bezirgânı küçümsüyor, alay ediyorlardı. Genç Hitler, "Yine geleceğim, bu kez farklı olacak" diye yanındaki güruhla dışarı çıktı.
Birkaç ay sonra Hitler'in yanında Almanlığıyla övünen ve aslında işsizlikleri nedeniyle övünecek fazla bir şeyleri de olmayan gençlerden bazıları kahverengi gömlekler giymeye, kendilerine Hücum Birlikleri (SA) adı vererek yeterince Alman görmediklerine, daha çok da Yahudilere ve komünistlere saldırmaya başladılar. Hitler ise ele geçirdiği partinin adını Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirdi. Sosyal demokratlar, Hıristiyan demokratlar, kimse milliyetçilikle sosyalistliğin nasıl bir araya geldiğini sorgulamadı. Onlara Nazi demeye ve marjinal bir grup olarak görmeye devam ettiler.
Hitler, Hofbrauehaus birahanesine daha sık gitmeye, daha ateşli konuşmalar yapmaya başladı. Artık sosyal demokratların sesi pek çıkmıyordu, Almanlık övgüsü baskın geliyordu. 1923'te yine o birahanedeki bir tartışma seansı sonrası hükümeti bir baskınla devirmeyi bile düşündüler. 1924 seçimlerinde yalnızca yüzde 6.5 olan oy oranları, artan işsizlik ve enflasyonun da etkisiyle 1928 seçimlerinde yüzde 26'ya fırladı. SA üyesi işsiz ve beyinleri yıkanmış delikanlılar sokakta terör estiriyor, öldürüyor, Hitler'in siyasi saldırganlığından gelen güçle korunuyor, korundukça daha güçleniyordu. Hitler 1933 seçimlerinde yüzde 44 oyla iktidara geldi.
İlk toplama kamplarından biri, Münih yakınlarında Dachau'da o yıl açıldı.
Hofbräuhaus birahanesindeki orkestra, Lili Marlen'i çalmaya başladı. Lili Marlen, aslında savaşa sürülen gençlerin eve özlem şarkısı olarak doğmuş, ama Nazi propaganda ustaları marifetiyle 1941'de Belgrad'ın işgaliyle birlikte adeta bir Nazi şarkısı olarak istismar edilmeye başlamıştı. Nazilerin Yahudi soykırımından kurtulabilenler, Dachau ve benzeri toplama kamplarında, aslında savaş karşıtlığını söyleyen bu harika şarkının gece gündüz bir işkence metodu olarak çalındığına tanık oldular.
İç geçirdik. Ne de olsa diğer siyasi güçlerin aymazlığının da katkısıyla faşizmin sıradan yükselişine, Nazizm'in doğuşuna zemin hazırlayan topraklarda, hatta o mekândaydık.
Marjinal keskinlikleri önemsememe, aymazlık ve kaba güce boyun eğme toplumları çok kısa sürede, kolaylıkla felaketlere sürükleyebiliyor. Her ülke gibi, Türkiye'nin de çıkaracağı dersler var.