Hep ayni çizgiyi koruyan bir gazeteci...

Bab-ı Ali`de, Abdi İpekçi ile birlikte, Türk Basını`nın pek çok ilklerine imza atmış, yarım yüzyıllık bir zaman dilimine tanıklık etmiş gazeteci Sami Kohen`in anılarını aktaran ve Özer Yelçe`nin kaleme aldığı `Dünyanın Yazısı` adlı kitap okur ile buluşmayı bekliyor.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Geçtiğimiz hafta, cuma akşamı Taha Akyol’un ‘Eğrisi Doğrusu’nda mesleğinde 50 yılı geride bırakan gazeteci Sami Kohen’in anılarını anlattığı programı izledim.
Kohen’in ayrıca yarım yüzyıllık deneyimini Özer Yelçe,  ‘Dünyanın Yazısı’  adlı kitabında okurla buluşturuyor.
1996 yılında sevgili dostum rahmetli Mary Asayas ile birlikte Sami Kohen’in evinde gerçekleştirdiğimiz bir söyleşi Şalom’da yer almıştı. Zaman ne denli çabuk geçiyor, tam 12 yıl olmuş.
Taha Akyol’a da aktardığı tam bir gazeteciye yakışır nitelikteki evlilik törenini Sami Kohen o yıllarda bize şöyle anlatmıştı:
“Ben eşim Mirka ile 1960’da evlendim. 29 Mayıs bir pazar günüydü. 27 Mayıs ihtilalinden iki gün sonra. Bildiriler yayınlanıyor, eski demokratlar tutuklanıyor… Sokağa çıkma yasağı var… Ben uykusuz çalışıyorum. Hiç eve uğradığım yok. Mirka devamlı ‘evlenecek miyiz, yoksa evlenmeyecek miyiz’ diye telefon ediyor. Benden cevap alamayınca aile dostumuz Halit Kıvanç’ı arıyor. O da Askeri Vali Refik Tolga’ya gidiyor. Böylece pazar günü sokağa çıkma yasağının kalkacağını öğreniyoruz”.
Aynı söyleşide; “Vietnam’da bir Türk Gazeteci: Sami Kohen-  Sami Kohen Çin’i anlatıyor-  Çekoslovakya’da gördüklerim-  Arnavutluk’tan geliyorum” başlıklı Milliyet Gazetesi’nin kupürlerine de yer vermiştik.
Sami Kohen’in ilkleri arasında ‘Mao Çin’ine ilk giden Batılı ve Türk gazeteci’ sıfatı da yer alıyor. Çin Başbakanı Çu En Lay ile yaptığı röportajın yer aldığı yazı dizisi uzun süre sadece Türk basınını değil, dış basını da meşgul etti. 12 Mart Muhtırası sonrasına denk gelen bu yazı dizisi “Komünist Mao propagandası yapıyor” diye takibe uğradı, fakat dava açılmadı.
  Sami Kohen, gazetecilik yaşamında dünyayı Türkiye’ye anlattı; girilemez denilen ülkelere girdi, yazılamaz denen öyküleri yazdı, kimi zaman da yaşamını tehlikeye attı. Sovyetler Birliği’ndeki rejim değişikliğini, bölünmeleri, Kıbrıs gibi sıcak çatışmaların yaşandığı bölgelerde, nefeslerin tutulduğu günlerde Türkiye dünyayı Sami Kohen'in geçtiği haberlerden takip etti.
Günümüzde ise durum çok farklı; önemli bir olayı duyurmakta basın bir yana, televizyon bile internetin hızına erişemiyor. Hiçbirimizin Benazir Butto’nun katledildiğini veya Barack Obama’nın Iowa’da ön seçimleri kazandığını öğrenmesi için eskiden olduğu gibi gece sekiz haberlerine kadar beklemesi gerekmiyor.
Küreselleşen dünyada Mao’nun Çin’i, Enver Hoca’nın Arnavutluk’u, Ho Chi Minh’in Vietnam’ı gibi kendilerini dünyadan soyutlamış ülkeler yok artık. Kenya’daki katliam, Diyarbakır’daki terör olayına ilişkin haber ve görüntüler anında bilgisayarımızda.
Evet, aradan on iki yıl geçtikten sonra, Şalom Gazetesi adına, ‘hep aynı çizgiyi korumuş’, mesleğinin duayeni bir gazeteci, Sami Kohen ile bu kez Yayın Yönetmeni Tilda Levi  bir söyleşi gerçekleştirdi.
Taha Akyol’un da altını çizdiği gibi, mesleğine âşık bir kişi olan Sami Kohen’den günümüzün koşullarında dahi gençliğin öğreneceği çok şey var.