Yaz yazisi

Her yıl mevsim başlangıcında bir `yaz yazısı` kaleme almayı gelenek haline getirdim. Yaz deyince aklıma hep Büyükada gelir. Sıcaklardan bir nebze kurtulurum diye hafta arası soluğu adada aldım ama hak getir, her yer gibi orası da kaynıyor. Avram Leyon`un kurucusu olduğu Şalom Gazetesi 1947 yılının Cumhuriyet Bayramı`na rastlayan 29 Ekim günü yayın hayatına başladı. Gazetenin 60. yılını bir dizi etkinlikle kutlamak için kolları sıvadık.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
11 Temmuz 2007 Çarşamba

Bir önceki gazetenin reklam ağırlıklı oluşu içeriğin yoğunluğunu kısmen de olsa azalttı. Afrika sıcaklarının hepimizi bunalttığı bir ‘haleti ruh iyede’ iken siz de derin konuları okumayı ertelemeyi yeğlemişinizdir.
Ancak gazetenin eki olarak yer alan ‘ŞALOM KİTAP’ın bir köşede unutulmamasını, belki de daha serin günlerde enine boyuna okunmasını dilerim. Çünkü Robert Schild’den editörlüğü devralan David Ojalvo gerek içerik, gerek biçimsel açıdan eski sayıları aratmayan dört dörtlük bir ek ortaya koymayı başardı.
Avram Leyon’un kurucusu olduğu Şalom Gazetesi 1947 yılının Cumhuriyet Bayramı’na rastlayan 29 Ekim günü yayım hayatına başladı. Gazetenin 60. yılını bir dizi etkinlikle kutlamak için kolları sıvadık.
Bu kapsamda 60 yılı içeren gazete ciltlerini gözden geçirerek bir ‘Almanak’ hazırlamak düşüncesi tüm Şalom Ailesi’ne ilginç göründü. Böylece, eski yıllara ilişkin sararmış sayfalarda yer alan pek çok değerli bilgi ve belgeyi gün ışığına çıkarabilecektik. 
Olayları genelde Şalom’un penceresinden, gazeteye yansıtıldığı şekilde aktarmayı tasarladık Ancak, her biri on yıllık bir dönemi içeren ve altı kısımdan oluşacak çalışmada, bölüm başlarında, Türk siyasi yaşamını, Türkiye Yahudilerinin toplumsal, demografik gelişimlerini, gazetedeki önemli dönemeçleri de sunmayı ön gördük.
* * *
Çöl sıcakları ile birlikte Tora’nın Türkçe açıklamalı dördüncü kitabı ‘Bamidbar’ Moşe Farsi’nin çeviri ve düzenlemesi ile ‘Gözlem Gazetecilik’ tarafından yayımlandı. “Sayılar Kitabı” olarak da adlandırılan ‘Bamidbar, ‘çölde’ anlamına gelmekte ve Mısır’dan çıkan atalarımızın on bir günde tamamlanması gereken ancak 40 yıl süren yolculuğunu konu edinmektedir. Acaba yaşadığımız çöl sıcaklarına bir gönderme mi söz konusu diye düşünmekten kendimi alamadım.
Yayın Yönetmenliği’ni Ester Asa, açıklamaların çevirisini Diana Yanni ve Selin Saylağ’ın üstlendiği Tora’nın Beş Kitabı’ndan dördüncüsünü elimizde bulundururken; bu eserin dindaşlarımıza sunulmuş çok kıymetli bir armağan ve olağanüstü bir emeğin ürünü olduğunun bilincinde, ‘Bereşit’ yayımlandığında “acaba devamını getirebilecekler mi ?” endişesinde yanılgıya düştüğümü itiraf edeyim.
* * *
Yaz deyince aklıma hep ‘Büyükada’ gelir. Sıcaklardan bir nebze kurtulurum diye hafta arası soluğu adada aldım ama hak getire… Her yer gibi orası da kaynıyor.
Yine de yılların eskitemediği ve bu ara Cenk Rofe’nin de süper vizörlüğünü üstlenen kadim dostum Nino Varon’a rastladım. Sarıldık, kucaklaştık, tabi ki biraz da nostaljik takıldık, eski dostları andık, biri Fransa’da, biri İngiltere, biri rahmetli…
“Buz dolabına ne konur?” diye sordu. Bu eski çocukluk anılarından birinin kod adı.
Yaş 15- 16. Mekan şimdi Golf Apartımanı’nın yer aldığı, Erol Büyükburç, Metin Ersoy, Erkin Koray ve daha nicelerinin konserler verdiği, tüm gençliğin buluşma yeri ‘Golf’un önündeyiz. (İçeriye yalnız büyükler girebilirdi). 20- 30 kişilik bir grup, işimiz muziplik !
En azılıların arasında benim de yer aldığım ‘dörtlü çete’ ‘pasta’ operasyonunu başlatıyor. ‘Yordan Pastanesi’nden alınan karton kutunun içi arabacılardan güzelce dolduruluyor, paketleniyor, kordelalanıyor ve bir arkadaşın oradan geçmekte olan hizmetkârına; “Bak gece yaş günü kutlaması var, yemekten sonra paketi masaya korsun, kimseye söyleme sürpriz olacak” deniyor.
Öykünün devamını merak edenler Nino’ya veya bana sorabilirler. Kendisinden ayrılırken; “Sigara almaya gidiyorum, günde üç paket içiyorum, acele etmeliyim, Ceni cennette beni bekliyor” dedi. İşte böyle, dostluklar, anılar, yaşananlar bazen üzücü de olabiliyor.