Yilbaşinin düşündürdükleri...

Yeni yılın ilk haftasında tüm okurlara, herşeyin gönlünüzce olması, yaşadığımız dünyanın daha yaşanabilir kılınması yönünde iyi dileklerde bulunmak istiyor, ancak hemen duraksıyorum...

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
4 Ocak 2006 Çarşamba

Yahudi Takvimi’ne göre yeni yıla Roş Aşana’da girerken, dinimizce  Hıristiyan geleneği olarak kabul edilen yılbaşının kutlanması kimi  çevrelerde tepki uyandırmaz mı?..
Ben oldum olası ‘eğlenmenin zorunluluk’ gibi algılandığı ortamlardan hep tedirgin oldum ve ‘çok özel’ gecelerden kaçındım.
Son yıllarda Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün öncülüğü ile Nişantaşı’nda halkın topluca yeni yıla girme sevincini paylaştığı kalabalığın arasında dolanmayı daha keyif verici buldum. Bu yıl da eşim ve birkaç dostla aynı geleneği sürdürdük.
Ancak soruna kişisel açıdan yaklaşmıyorum. Bugüne dek gazete olarak hiçbir zaman okurlarımıza ‘mutlu bir yeni yıl’ dileğinde bulunmadık. Sadece geçmiş yılın bir "Panorama"sını sunmayı yaşananları belgelemek adına görev bildik.
İsrail’de, yeni yıla, "Silvester" veya "Roş Aşana Ezrahi" tanımlamaları  getirilerek dini ve resmi yılbaşı arasındaki farklılık vurgulanmaktadır. Ancak, yılbaşında, televizyon kanallarında hiçbir özel program düzenlenmeyen bu ülkede  dahi, herşeye karşın, globalleşme süreci içerisinde, yıldan yıla daha geniş bir halk kitlesi kutlamaları benimsemekte, internet sitelerinde yılbaşı kokteylerinin nasıl hazırlanacağına ve hangi yerlerde hangi partilerin düzenleneceğine ilişkin bilgiler yer almaktadır.
Bu yıl ise Beitar Yeruşalaim Kulübü’nün sahibi Rus asıllı milyarder iş adamı Arcady Gaydamak’ın düzenlediği ve pekçok ünlünün davetli olduğu, üç milyon şekelin harcandığı belirtilen yılbaşı partisi dillerden düşmedi.
Bence her isteyen insan kendi inançları çerçevesinde istediği yaşam tarzını sürdürebilmeli, dayatmalara karşı çıkmalıdır. Oysa siyasette olsun, dinde olsun bağnaz görüşler, İsrailli yazar Amos Oz’un ifade ettiği gibi; "kendileri gibi düşünmeyenlerin iyiliği adına kendi görüşlerini dayatmayı erdem bilmektedirler". 
* * *
"Panorama" ekinde "2005 yılında iyi şeyler de oldu" diye yazdım. Geçen yıl tanık olduğum ‘iyi şeyler’in sonuncusu, başyazarlarımızdan İvo Molinas’ın Göztepe Kültür Derneği’nde sunduğu Albert Einstein konferansı idi.
Aslında konferans demeye de pek dilim varmıyor, çünkü İvo’nun sunumu bir konferansın ötesinde Genco Erkal’ın tek kişilik oyunlarını andıran bir etkinlikti. İki saat süresince nefesimi tutarak ilgi ile izledim.
Ünlü formülü (E=mc2)’nin yayınlanmasının yüzüncü, ölümünün ise ellinci anma yılında İvo, Einsteinvari perüğü, sahnedeki anlatım ve davranışları ile dünyanın gelmiş geçmiş en önemli bilimadamını çelişkileri içinde hem yaşadı, hem yaşattı.
 2005 yılında, ülkemiz hariç tüm dünyada anılan Einstein’ı bir kültür gecesine konu edinmesinden dolayı Göztepe Kültür Derneği’ni yürekten kutlarken, salonun tümüyle dolu olmasına karşın ‘uzak’ deyip karşı yakadan gelemeyenlerin yine çok şey kaçırdıklarını belirtmeden edemeyeceğim.
2006’da, antisemitizm, ayırımcılık ve her türlü bağnazlığın belli bir ölçüde gücünü yitirmesini, barış umutlarının gerçeğe dönüşmesini diliyorum.