Sözcüklerin sihiri

Nur ŞAUL BARAKAS Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Bir efsaneye göre, İzmir’in en güzel tatil beldelerinden biri olan Çeşme’de Cbly adında bir kız yaşarmış. Bu kızın babası bir ölümlü, annesi ise dağlarda yaşadığı sanılan perilerden biriymiş. Cbly bir gün annesine güzelliğinin sırrını sormuş. Annesi de, günümüzde Ilıca mevkii olarak adlandırılan yerdeki kaplıcaları işaret etmiş. Bu kaplıcaların güzellik getirdiği gibi bin bir derde de şifa sağladığını söylemiş. O gün bugündür, yıllardır süren söylentiler sayesinde Ilıca bölgesindeki termal suların şifa ve güzellik getirdiğine inanılır. Belki de bu söylentiler asırlar boyu kulaktan kulağa yayılmasaydı Ilıca bölgesi bu kadar ünlenmeyecekti. Ancak bir efsane yarattığınız takdirde sonsuz üne sahip olursunuz. İşte, markanız ve pazarlayacağınız ürününüz için de bu koşullar geçerlidir.
Son günlerde pazarlamacıların dilinden düşmeyen bir terim olan ağızdan ağza pazarlama aslında sektörün en temel özelliklerinden biridir. Ağızdan ağza pazarlama konsepti, tüketicilerin bir marka veya ürün hakkında konuşması ve üçüncü kişilere aktarması olarak açıklanabilir. Başka bir deyişle, pazarlanacak ürününü konuşulması için nedenler yaratmak ve ürünün birçok ortamda anlatılabilmesi için veriler ortaya koymak gerekir.
En büyük pazarlama gurularından biri olan George Silverman, (World of Mounth Marketing) WOMM konferansı için Türkiye’ye geldiğinde, konuşması sırasında Adem, Havva’ya elmayı ağızdan ağza pazarlama metodu ile yedirdiğini savunmuştu. Şeytanın elmayı pazarlarken reklâm yapmak yerine Havva’nın ikna kabiliyetinden yararlanmayı tercih etmişti. Dolayısıyla kulaktan kulağa yayılan mesaj, pazarlamacıların en güvendikleri satışlarından daha etkili olurken; reklâm ve diğer tanıtım araçlarına göre daha hızlı bir etki yaratır. 
Silverman, bu yeni konsepti açıklarken çok basit bir örnek vermiş. Bir kişi, bir bilgiyi 25 kişiye söylemesinin ardından 25 kişinin yeni bir 25 kişiye bu bilgiyi aktarması 625 kişiye ulaşılması demektir. İkinci halkada bu sayı 15 bini aşarken 5.ci turda 244 milyon insana ulaşır. Bu da tam olarak ABD nüfusuna eşittir. Böylesi ucuz ve hızlı bir yöntem günümüz pazarlama tekniği için bulunmaz bir fırsattır.
Pazarlamada rekabet giderek artıyor. Buna paralel olarak, reklâm bütçeleri de büyüyor. Böylesi bir ortamda, ortaya çıkarılan bu yeni konsept bir çok kişiye ulaşmayı sağlıyor. Diğer taraftan, sürekli gelişen sanal ortam ve sosyal komünote ağları insanların evlerinde oturdukları zaman bile dünya dört bir yanındaki insanlarla tartışabilme olanağı ve fikir alışverişi sağlıyor.
Örneğin Amerika’da kurulan ilk Starbucks açıldığında bir buçuk ay sonra bir mağaza daha açtı. Kulaktan kulağa giderek gelişti. Kahve molası kavramını ortaya attı. Kimileri için işe gitmeden önce uğrayıp kahve alabilecekleri bir “alışkanlık” olurken kimileri için keyif aldıkları bir sohbet ortamı, kimileri içinde gazete dergi okuyabildikleri, yazı yazdıkları bir yer oldu.
Ancak, ağızdan ağza pazarlama Türkiye’de yeni yeni uyanmaya başladı. Bu kavramı duyanlar uygulama için kolları sıvadı. Hâlbuki bir semt manavını veya kasabını düşünün. İyi hizmet veren, pozitif yaklaşımla yol alan,  güler yüzlü elemanlara sahip, evlere geç saate kadar servis yapan, kaliteli mal satan, müşteri memnuniyetini ilke edinmiş mağazalar ağızdan ağıza pazarlama yöntemi ile çok iyi iş yapıyor. Bu özelliklerin yanı sıra, hizmet verdikleri kesime hitap etmek amacıyla dükkânlarının dekoru, poşetlerinin şekli, elemanlarının giyim tarzı işin detaylı ve sıra dışı boyutunu ortaya koyuyor.
Pazarlama guruları şöyle diyor: Ağızdan ağza pazarlamanın temel kuralları şunlardır. Satacağınız ürünü iyi belirleyin, sıra dışı olup fark yaratın, ürünün bir hikayesi olsun, ağızdan ağza yayılması için iyi bir strateji kullanın ve çok dikkatli bir şekilde takip edin.
İş hayatına atılmadan önce babam şöyle demişti: Hangi iş kolunda olursan ol, her zaman en iyisini yapmaya çalış. Yıllar geçtikçe hem yaptığın işte prestij kazanırsın hem de başarıların ve doğru zamanda yapacağın girişimlerin ağızdan ağıza dolaşır.
Bugün de iş hayatında hem kişilerin prestijinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu hem de pazarlanan ürünlerin, doğru bir şekilde satıldığında gerçek başarının  elde edildiğini görüyorum.
İyi bir pazarlama, sihirli sözcüklerde saklıdır!