Neden “Nutuk”u okumali?

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
2006'nın sonlarına doğru Atatürk'ün “Nutuk”unu okudum. Nutuk'u hepimiz okumalı, anlamaya çalışmalıyız. Özellikle de bugün, onu okumaya çok ama çok ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz.
Nutuk bana Türk Kurtuluş Savaşı'nın tarihini Atatürk'ün kaleminden okuma ve Atatürk'ü daha iyi tanıma şansını verdi. Bugün hür bir şekilde yaşayabilmenin ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattı. Özellikle eseri tamamlayıp, son sayfada Atamız'ın “Gençliğe Hitabe”sini okurken, onun ne demek istediğini daha derin bir biçimde kavradım.
Atatürk'ün zekâsı, hitabet şekli, yazışmaları, görüşü bana açıkça ilham verdi.
Bir yanım üzülüyor... Bugün onun gibi bir lider yok... Onun yerine iktidarda kalacağı birkaç sene için ülkesinden çok, kendisini düşünen bireyler var. Bugün Türkiyelilik ve alt-üst kimlik kavramlarından sözediliyor. Oysa “Ne mutlu Türküm diyene” deyişi, söyledikçe içimi ısıtıyor, bir güven veriyor. Atatürk Cumhurbaşkanı'yken gerçekleştirdiği inkılapların ışığı bugünü, bizleri aydınlatıyor. Mayıs 2007 içinse ülkemizde lâikliğin geleceği konusunda ciddî kaygılar yaşanıyor. Eğer bu kaygılar yaşanmasa “Türkiye lâiktir, lâik kalacak!” gibi sloganların atılmasına, mitinglerin düzenlenmesine ihtiyaç duyulmazdı.
Türkiye, I. Dünya Savaşı sonucu her yönüyle çökmüş ve dış ülkelere bağlanmış bir imparatorluğun ardından binbir zorlukla kuruldu. Atatürk, imkânsız gibi görüneni başardı. Demokrasiyi ve lâikliği getirdi, Cumhuriyet'i ilân etti, yeni bir ekonomi, yeni bir eğitim düzeni, yeni bir medeni kanun, yeni bir toplumsal düzen ve daha nice yenileriyle çağdaş bir ülke için mücadele etti. Vefat ettiği genç yaşına rağmen, Cumhuriyet onun kurmuş olduğu temeller üzerinde yükseldi. Burada yazdığım birkaç paragraf, aslında birçoğumuzun bildiği cümleler, değerler... En başta biz gençler olmak üzere, onun bıraktığı mirası taşıyabilmeli ve yükseltebilmeliyiz.
Yazıma dönüp bakıyorum ve farklı gözler ile okumaya çalışıyorum. Soruyorum kendime; acaba Cumhuriyeti ileriye götürmek için bir insanın dini önemli midir, taşıdığı köken önemli midir, diye... Oysa birtakım farklılıklar sanki gözümüze sokulmaya çalışılıyor! Yoksa neden “kimlik” kavramı alt-üst şeklinde irdelensin? “Ne mutlu Türk'üm” deyişinin üzerine “Türkiyelilik” kavramı yaratılmaya çalışılsın? Yahudi olmak, Hıristiyan olmak, Ermeni olmak, bizleri ideallerimizden uzaklaştırmaz ki... Neden milliyetçilik, ırkçılık gibi kavramlar tarih kitaplarında gömülü kalamıyor? Belki bir daha Atatürk gibi bir lider çıkmayacak; ama en azından neden onun ideallerini ve sözlerini tekrar etmekte bile kimi zaman bu kadar zorlanılıyor?
Bugün gençlerin ya apolitik olduğu ya da birtakım akımlara körlemesine bağlı olduğu bir çağdayız gibi... Oysa kanaatimce olgunlaşmış düşüncelere sahip olmak için çok okumak, sorgulamak ve bilimsel bir duyarlılık gerekli... Tahmin ediyorum ki bu yüzdendir seçilme yaşının 25 ve geçtiğimiz senelerde daha yüksek olması... Tüketim çağındayız, maddi ihtiyaçlarımız birçok alanda öncelik sahibi. Bilgiye ulaşmak ve iletişim çok kolaylaştı; ama kalite düştü, amaçlar silikleşmeye başladı. Kısaca, mücadele hep sürdü ve bugün de çağımıza uygun zorluklarıyla devam ediyor. Söz konusu politika, ülke tarihimiz ve gelecek hakkında taşımakta olduğumuz endişeler olunca, “Nutuk”u okumak için belki de hiç olmadığı kadar uygun bir zaman şimdi! Üstüne üstlük okumak hiç de tahmin edildiği gibi zor değil, birçok kitapçıda yeni, güncel Türkçesiyle olan hâli, 5Lj YTL'ye satılıyor. Nutuk'dan çıkarabileceğimiz birçok mesaj var. Düşüncelere, silahla değil yine düşünceyle; ayrımcılığa ve gericiliğe, Cumhuriyet'in özdeğerleriyle yanıt verebilmeli... Çağdaş medeniyet seviyesi, bunu ifade etmez mi? Böylelikle de sadece ülkemizi değil, insanlığı da yükseltebilmek adına somut adımlar atıyor olmaz mıyız?