Şehrin Havasi

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
İstanbul'da hava son günlerde yoğun bir sis ve kirlilik altında... Öyle ki, kimi akşam eve dönerken veya sabah yola çıkarken, aldığım soluğun beni rahatsız ettiği bile oluyor. Yine de evde oturmak bir yere kadar! Geçtiğimiz haftasonu Taksim'e çıktığımda, Taksim-Tünel nostaljik tramvayının yeniden çalışmaya başladığını görünce, şu son dönemde şehirde neler olup bittiğini düşünmeye başladım. Düşündükçe de bu metni kaleme almaya karar verdim.
Taksim-Tünel hattı yaklaşık 1,5 yıl aradan sonra yeniden çalışmayı başladı... Biz gençliğin sıkça vakit geçirdiği caddelerden biri olan İstiklâl Caddesi'nin çalışmaları bitmek üzere... Belediye sözünde durdu ve bakılırsa doğal Türk granitiyle döşenmiş caddemiz “yeni yıla” hazır olacak... Sözünü ettiğim yeni yıl ise 2007 değil, 2006!
İstiklâl'in çalışmalarında olduğu gibi, eğer herhangi bir gecikme olmazsa, Taksim-Şişhane metro hattı 2007'de açılacak... Açılış senenin başında mı, yoksa sonunda mı olur şimdilik bilinmiyor; ama metro hattımızın uzamasını sevinçle karşılıyorum. Haberlerden de izlediğimiz üzere İstanbul'da trafik, artık çok daha ciddî boyutta bir sorun.
Şehrimizde artık trafik sorunun yanısıra, sayıları artan bir de alışveriş merkezleri var. Biri Gayrettepe'de, ötekisi Nişantaşı'nda olmak üzere iki alışveriş merkezine daha kavuşuyor olacağız. Geçtiğimiz haftalarda İstiklâl'de gezerken, Ağa Camii'nin yanındaki eski yapının yıkıldığını gördüm... İçimden, “Şimdi burası da alışveriş merkezi olur” diye geçirdim ve düşüncem doğru çıkacak gibi: aldığım duyumlara göre bir tane alışveriş merkezi de Beyoğlu'nda olacak!
Alışveriş merkezleri, bünyesinde barındıkları birçok dükkânın yanısıra, yemek alanları ve sinemalarıyla da hizmet ediyor. Yine geçtiğimiz günlerde vizyondan kalmak üzere olan bir filmi, Osmanbey'de Gazi Sineması'nda izledim. Gözlemlediğim kadarıyla izleyici kitlesi, gitgide büyük alışveriş merkezlerine doğru kayıyor... Büyüklerimiz bir zamanlar Şişli-Harbiye bölgesinin sinemalarla dolu olduğunu anlatırlardı... Değişim oldukça hızlı, öyle ki biz gençler dahi tanık oluyoruz...
Şehirde olağan gündelik hayatı sürdürürken, dikkatimi çeken bir başka değişim ise son zamanlarda McDonalds'ların dolup dolup taştığı... Nedeni ise, Turkcell'in “Genç Turkcell” etkinlikleri çerçevesinde McDonalds'la ortaklaşa gerçekleştirdiği çalışma... “Bir menü alana bir menü bedava!” Böylelikle hızlı yemek (fast food) kültürü etkinliğini sürdürmeye devam ediyor. Tüketim bilinçliyse söylenecek söz yok; bilinçsiz tüketimin getirdiği sonuçları zaten biliyoruz...
Söz yemekten açılmışken, Hürriyet Gazetesi Cuma ekinin, geçtiğimiz hafta seçtiği “En iyi on otel kafe'si” üzerindeydi. Yenilenmiş Marmara Kafe'yi birinci seçmişler; hâlbuki ben ve tanıdığım birçok dostum yeni hâlini beğenmemekte... Ya biz yanılıyoruz ya da samimiyetle kafenin böyle bir reklâma ihtiyacı varmış... Karar, müşterilerinindir...
Son olarak, çok sevdiğim bir dostumun yaşgününü Cumartesi gecesi, Nişantaşı “Stnbl” de kutladık. Dekorasyon olarak hârika bir mekân; ama arkadaşımın ertesi gün mide-barsak sistemini bozması, bizi içtiği iki kadeh votkalı portakal üzerine düşündürdü... Böylesine iddialı mekânlar da bizleri düşündürtecekse, kaliteyi hakikaten uzaklarda aramak gerekecek!
Yazının geneline baktığımda, görebildiğim kadarıyla “her zamanki”nden farklı bir köşe oldu... Şehir günlüğünüze farklı bir pespektif sunabildiysem ne mutlu bana... Bir sonraki sayıda, kaldığımız yerden devam edebilmek ümidiyle…