Holokost

Marsel RUSSO Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Soykırım, Wikipedia’nın getirdiği tanıma göre, ırk, canlı türü, siyasal görüş, din, sosyal durum veya başka herhangi bir özellikleri ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, yok edicilerin çıkarları doğrultusunda, önemli sayıda ve düzenli bir biçimde yok edilmeleridir.
Yahudiler, Nasyonal Sosyalist hareketin iktidara taşındığı 1933 yılından başlamak üzere düzenli olarak Alman toplumunun dışına itildiler. Nüremberg Yasaları ile birçok hakları kısıtlandı. Alman vatandaşı olmayanlar kovuldular, aileler parçalandı… Kitapları yakıldı, sinagogları, kurumları yerle bir edildi… Kültürel ve dini kimlikleri ellerinden alındı.
Almanya, onlardan kurtulmak için sistemli bir şekilde çalıştı… Kâh Almanya’daki, kâh Alman ordularının işgâl ettiği ülkelerdeki Yahudiler’in sosyal yaşantıları, kimlikleri ellerinden alındı. Ekonomik çıkarları, evleri, işleri, eşyaları toplandı, gasp edildi… Ordunun lojistik hizmeti için inşa edilen demiryolları, onları çalışma kamplarına götürdü. Orada, gruplandılar, güçlerinin son damlasına kadar çalıştırıldılar, horlandılar… Kimi bu ağır şartlara dayanamayarak öldü; kimi de gazlandı, krematoryumlarda yakıldı… Her tür kanıt özenle silindi. Eşyalar, fotoğraflar, giysiler o günlere tanıklık etmemeleri için yok edildiler.
Savaşın sonunda, Rus ve Amerikan ordularının ele geçirdiği yok edilemeyen kanıtlar, acı günlerden fiziksel olarak kurtulmayı başaran; ancak ağır travma altında olanların tanıklıkları, tutuklananların itirafları, tarihin en korkunç etnik / dini temizliği ile baş başa bıraktı insanlığı…
Yahudiler, Çingeneler, rejim karşıtları ve özürlüler, Nasyonal Sosyalizm tarafından, Ari bir ırk elde etmek için yok edildiler. 1942 yılında Wansee Konferansında alınan kararlar doğrultusunda uygulamaya sokulan “Son Çözüm” sürecinde, yaşlı Avrupa kıtası, bir buçuk milyonu çocuk olmak üzere, altı milyon Yahudi’nin yok edilişine tanıklık etti.
Savaş sonrasında Nasyonal Sosyalist savaş suçlularının yargılandığı Nüremberg mahkemelerinin sonuçları ve bunun sonrasında, Birleşmiş Milletlerin aldığı birçok karara dayanarak, “Yahudi Soykırımı”nın inkârı suç sayıldı.
Bu açıdan bakılacak olursa, Fransa Ulusal Meclisinin almış olduğu ve Ermeni soykırım iddialarının tartışılmasını ceza gerektiren bir suç şekline gelmesini sağlayan yasa, Holokost’un yegâne’liğine bir darbe indirmiyor mu? Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler ile Müslüman toplumu arasında Anadolu’nun birçok yerinde yaşanan bir soykırım mıydı? Yoksa Osmanlı Devleti’nin isteği dışında katılmak zorunda bırakıldığı bir savaşın, kısmetsiz getirisi miydi?   Burada böylesi bir tartışmaya girmek amacında değilim…
Yahudi Soykırımının inkârı neden suç sayıldı? Bunu hatırlamakta yarar var: Holokost, insanlar ondan ders alsın ve tarih bir daha böyle bir süreç yaşamasın diye korumaya alındı… Kaderleri ellerinden alınarak ölüme gönderilen korumasız insanların anısına saygı için korumaya alındı… “Never Again – Bir Daha Asla” denebilsin diye korumaya alındı…
Fransız milletvekilleri, geçtiğimiz hafta siyasî içerikli bir karar aldılar. Tamamen seçim kaygısı ile bazı Ermeni gruplara hoş görünmek, Türkiye’nin yolunu kesmek için kullandılar oylarını, 1915 olaylarında ölen binlerce Müslüman Türk ve Ermeni’yi siyasî oyunlarına alet ederek…
Peki, yasa lehine kaldırılan parmaklar, Holokost kurbanı altı milyon Yahudi’nin anısına da saygısızlık etmedi mi?