FIFA`nin çifte standardi

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Geçen hafta çok kötü şeyler oldu… Hem Türkiye’nin Avrupa’daki imajı biraz daha karardı. Hem de Türk futbolu dünyada büyük yara aldı.
Dolayısıyla geçtiğimiz Çarşamba günü oynadığımız İsviçre maçı keşke hiç oynanmasaydı diyebileceğimiz bir pozisyondayız şimdi. Maçın ortaya çıkardığı iki önemli sonucu inceleyelim:
Maçın ilk sonucu Türkiye’nin Avrupa’daki kötü imajının biraz daha perçinlenmesi oldu. Yine barbar Türkler naraları atıldı, ‘’zaten başka türlü davranmaları düşünülemezdi’’ denildi. Bizleri haksız yere itham eden Avrupalıların eline önemli bir koz daha verildi.
En büyük sorunumuz işte halk olarak maalesef bu… Çok çabuk dolduruşa geliyoruz, tepkimizi aşırı veriyoruz. Sonrasında başımıza gelebilecek olayları hiç düşünmüyoruz. İsviçreliler gibi soğukkanlı ya da profesyonel değiliz. Zaten hiçbir zaman da olamadık.
Bu eleştirilere karşı hep ‘’Biz Akdeniz insanıyız.’’ diyerek göğüs germeye çalıştık. Ancak bizim gibi Akdenizli olan İtalyanlar, Yunanlılar ve İspanyollar stres kontrolünde ve kriz yönetiminde her zaman bizden çok daha başarılı olmuşlardır. Burada sorun kesinlikle bizdedir.
FIFA’nın kurum olarak niyeti kötüdür. İsviçre Federasyonu’nun tepkisi ve bu kurumun şu an avukatı konumunda bulunan, tüm anahtar pozisyonları İsviçreliler tarafından tutulmuş olan FIFA, yargısız infaz yapmaktadır. Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda olan olayın, 2004 yılında Roma’da Galatasaray’ın başına gelen olaydan hiçbir farkı yoktur. Verilecek ceza da buna göre olmalıdır. Türkiye’ye karşı beslenen önyargının bu verilecek cezada etkili olmaması gerekmektedir.
İşte tam bu noktada, FIFA İcra Kurulu üyesi Şenes Erzik’in devreye girmesi gerekmektedir. Kendisi haklıdır. Sonuçta oturduğu yerde, Türkiye’nin her derdiyle ilgilenmesi gerekmemektedir. Hiçbir zaman da fazlasıyla ilgilenmemiştir zaten. Büyük ihtimal, FIFA organizasyonu içerisinde, vatandaşı olduğu ülkeye avantaj sağlamama kuralını en iyi uygulayan da kendisidir. Saygı duyarım. Ancak şu an Türkiye’nin imajı bazı kişilerin hataları yüzünden yerlerdedir. Ülkenin, yardıma ihtiyacı vardır. Açıkçası, tam da lobiye ihtiyacı olduğu zamandır. Şenes Erzik’in gücünü biraz da olsa kullanması gerekmektedir.
Tabi ki suçumuz çok büyük. Yapılan şeyler, hiçbir şekilde affedilemez. Kesinlikle cezalandırılmalıdır. Ancak bu iş çifte standart olmadan, önyargı olmadan yapılmalıdır. Zira çifte standart kokusu çok çabuk yayılan ağır bir kokudur… Ve Ahmet Çakar’ın daha ilk hakem değişikliğinde bahsettiği gibi, hızla yayılmaktadır.
İkinci sonuç nedir? Milli Takım’ın çöküşüdür. Artık Fatih Terim’in Derwall’in öncülüğünde yetiştirdiği o altın gençler miladını doldurmuştur ve görevlerini layıkıyla yapmıştırlar. Şimdi sıra bu gençlerin çıktığı fabrikayı büyütmeye ve yaygınlaştırmaya gelmiştir. Nuri Şahin’lerin bir an önce pişmesi ve takımı sırtlamaları gerekmektedir. Yoksa eski şerefli mağlubiyetler dönemine geri dönüşümüz fazla uzun sürmez…
İyi haftalar dilerim…