Bir Sevgi İstiyorum

Luiza UÇKİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yeniden Merhaba!
Koskoca bir yaz gelip geçti. Yine buradayım. Öykülerimle bu sayfalar aracılığıyla evlerinize, odalarınıza girip hayat felsefenizin ibresini pozitif yöne bir damlacık eğebilirsem ne mutlu bana!
Sevgi; Allah’ın bize verdiği kuvvetli bir iksirdir. İnsanın yüzüne nurlar veren, içini ısıtan, damarlarında huzur dolaştıran yüce bir maneviyat hadisesidir.
Sizlerden ayrı kaldığım dönemde siz değerli okuycularımdan gördüğüm sevgi beni mest etti. Sevginiz, ilginiz için hepinize müteşekkirim. Sevgisiz bir hayatın çirkinliğini gösteren bir yazıyla bu seneye başlamak istiyorum. Sevmek ve en önemlisi sevilmek çok güzel.
Hepinizi çok çok seviyorum. Yoğun alakanız için sonsuz teşekkürler. Sizlerden aldığım bu güçle başlıyorum bu yeni yılımıza.
Hepinize Şana Tova…

Bir Sevgi İstiyorum
Boni ve Yosef maddi imkansızlıkların savaşının verildiği bir ailede yetişen iki kardeştirler. Yosef çok hırslıdır. Bıyıklarının yeni yeni çıktığı dönemlerde evini terk edip uzak diyarlara şansını aramaya gider.
Boni de hayat mücadelesine atılır. O da yerinde duramıyordur. Çalışır durmadan. Biraz şansı yaver gider biraz da varlıklı bir ailenin kızıyla evlenmesinin nedeniyle özlediği hayata kavuşur.
Yaşam standartları yükselince yeni ev, yeni araba ve iyi bir çevre onu bekliyordur. Bir arkadaş grubuna katılır. Birkaç çift sürekli görüşen tatillere çıkan canciğer dostlar oluverirler.
Bu sırada Yossef’le görüşemezler. Onun da bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi vardır artık. Telefonlar ve mektuplarla hasret giderirler.
Boni için hayat güzeldir. Tanrı ona harika meyveler sunmuştur. İyi bir işi, eşi ve dostları varken insanın sırtının yere gelmeyeceğini düşünür.
Bir gece arkadaşlarını evine çağırır. Kahkahalar evi inletir ve onlara: "Kadehimi sizlere kaldırıyorum. Biricik karım seni çok seviyorum ve sevgili dostlarım, hayatım sizinle güzel. İyi iki varsınız ve benim yanımdasınız." diye açıklar.
Bu gecenin sabahında Boni tuhaf rüyalar görerek kan ter içinde uyanır. Rüyasında evinin içinde kara bulutlar dolaşıyordur. Bulutlar tüm evi sarar ve sadece onun evinde yağmur yağar. Bu sırada kardeşi Yosef ona gülümser ve tüm kara bulutları bir anda yok eder.
Boni düşünceli düşünceli yola koyulur. Sonra "Rüyaların esiri mi olacağız?" diye kendini teselli eder.
Dükkanına varır. Yanında çalışan işçisi "Size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama sakin olun oturun. Sürekli çalıştığmız en samimi arkadaşınız Aron iflas etmiş. Kimseye ödeme yapmayacağını açıklamış" der. Boni "Üzüldüğün şeye bak. Aron benim canımdır. Kimseye ödemezse bana öder. Dur şunu bir arayayım" der. Aron telefonu açmaz bile. Boni evine gider. Aron: "Söz param olunca ilk sana ödeyeceğim" deyip onu yolcu eder.
Boni’nin işleri de ters gitmeye başlar. Ödemelerini yapamaz. Üst üste tokatlar yer. Bir batağa saplanmıştır. Arkadaşları da onu pek aramamaya başlarlar. Nitekim artık onların hayatına ayak uyduramayacaktır. Maddi durumu gün geçtikçe kötüleşiyordur ve sonunda dükkanını kapatır. Gözlerine inanamıyordur. İçi yanar. Şimdi ne yapacaktır. Bu engeli nasıl aşaçaktır: "Kime gidebilirim? Kimden yardım alabilirim? Arkadaşlarım destek olur mu bana? Olmadıkları belli. Kimse borç isterim diye beni aramoyur bile. Ne biçim dostluk bu! Hiç sevilmiyormuşum da haberim yokmuş" diye düşünür kara kara.
Eve gelir. Sessiz ve boynu bükülüdür. Karısı bile farklıdır. Herşey üstüne üstüne geliyordur. Kendini kalabalık bir dünyanın içinde yapayalnız hisseder. Çaresizdir. Bir girdabın içinde kaybolmaktadır.
Ertesi sabah kapısı durmadan arka arkaya çalınır. Boni kapıyı açınca gözlerine inanamaz. Tam onbeş yıldır görmediği kardeşi Yosef karşısındadır. Sarılırlar. İnanamıyordur. Tüm dertleri bir anda akıp gitmiştir adeta. İkisinin de gözyaşları sel olmuştur. Saatlerce eski günleri, yaptıkları muziplikleri yad ederler. Çocuklar gibi şendirler.
Yosef: "Neden bir anda geldiğimi merak edeceksin. Babam ben yurt dışına giderken beni çağırıp dedemden kalan yüzüğü bana vermişti. Tek serveti buydu. Yüzüğü sattım. Borsada duyulmamış bir yere yatırdım. Katlandı ve şu anda bir hayli büyük bir servete dönüştü. Hep rüyamda seni görmeye başladım. Hakkını yediğimi düşünüyorum. O yüzükte senin de hakkın var. Yani servetin yarısı senindir. Birlikte burada bir iş kuralım. Böylece iş bahanesiyle senede birkaç kez buralara gelip yılların acısını çıkarırız. Birlikte oluruz. Bak Boni, dünyanın sonu gelmiş durumda. İnsanlar bencilleşti. Menfaat dünyasının kol gezdiği bir canavarlar ordusuna dönüştük. Sevgisizlik aldı başını gidiyor. Biz kardeşiz. Tek yüreğiz. Babam küçükken hep ne derdi hatırlar mısın? O, bize: "Birbirinizi daima sevin. Sevgisiz bir hayatın tadı tuzu yoktur. Acınızı, neşenizi hep paylaşın. Birbirinize hep destek olun" derdi. İnan bana kardeşim çok dost kazığı yedim. Sırtımdan çok vuruldum. Sana, sevgine çok ihtiyacım var. sen benim canımdansın, kanımdansın. Benim gerçekten seven bir kucağa çok hasterim" diye açıklar, gözü yaşlı.
Birbirlerine sarılıp kenetlenir bu iki cengaver. Yapacakları, başaracakları çok şeyler vardır şüphesiz. Birbirlerine verecekleri de çok şeyleri vardır: Kuvvet ve en önemlisi sevgilerini…