İyiliği bulaştırmak için uğraşan gönüllü: Verda Mişulam

Hasta çocukların dileklerini yerine getirmekten, görme engelliler için kitap seslendirmeye kadar birçok alanda gönüllü yardımlarını esirgemeyen, bu uğurda çaba ve zaman harcayan Verda Mişulam ile iyiliğin nasıl ve ne kadar bulaşıcı olduğunu konuştuk.

Virna GÜMÜŞGERDAN Söyleşi
29 Aralık 2021 Çarşamba

Verda öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Tüm sevdikleri sağlıkla etrafında olduğu için her gün binlerce kez şükreden, iki tatlı kızın annesi, gündüzlerini aile şirketimizin çatısı altına geçiren, boş zamanlarını ailesi ve arkadaşlarıyla geçirmekten zevk alan, arada kalan zamanlarını da iyiliği bulaştırmaya ayıran kendi halimde biriyim.

Instagram hesabının adı çok ilham verici: İyilik bulaşıcıdır. Anladığım kadarıyla iyilik yapmak hayat motton olmuş. Bu yolculuğa nasıl başladın?

“İyilik bulaşıcıdır” demeyi çok seviyorum çünkü gördüm ki gerçekten bulaşıyormuş. Birilerinden duymak da çok hoşuma gidiyor. İyilik yapmak bana göre sınırlı bir durum; benim hayat mottom iyiliği bulaştırmak. Kendimle sınırlı kalmayıp, iyiliğin geniş çevrelere yayılmasını sağlamak. Kendi çabamla belki sadece bir birim fayda sağlayabilecekken, bunu çevreme yayarak on birim fayda sağlıyorum. Bu da beni daha çok mutlu ediyor. Herkesin bir dua etme, şükretme yolu vardır. Benimki de iyilikten geçiyor.

Yolculuğum şöyle başladı. Her zaman içimde bir yerlerde, hayatımdaki rutinin dışına çıkıp, birilerinin yaşamına dokunma isteği vardı. İlk defa üniversitedeyken bir denemem oldu ama sanırım çok ağır bir yerden başladım. Çocuk Esirgeme Kurumunu ziyaret ediyordum ancak bir süre sonra fark ettim ki çok ağır bir sorumluluk olma yolunda ilerleyecek ve ben yaşım gereği böyle bir sorumluluğa henüz hazır değildim.

Aradan yıllar geçti, içimde var olan “Bir şey yapsam ama ne yapsam” duygusu yok olmak yerine büyümeye başladı. Bir şekilde Lösev (kanserli çocukların tedavisini üstlenen kurum) gönüllülerine katıldım. Bir süre takip ettim kendilerini ama çok fazla birebir iletişime geçemedim. Bu sırada karşıma ‘Make A Wish Türkiye /Bir Dilek Tut Derneği’ çıktı. Gönüllü ekibine katıldım; küçük bir eğitimden sonra hızlı bir şekilde kendimi sahada buldum. Derneğin amacı 3-18 yaş arası ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukların dileklerini yerine getirip onlara yaşam arzusu aşılamak. Tam istediğim yerdeydim. Gönüllüler olarak hasta çocukları evlerinde ziyaret edip dileklerinin ne olduğunu öğreniyor; sonra da dileklerinin gerçekleştirileceği güne eşlik ediyoruz (Detaylı bilgi isteyen internet sitesinden ulaşabilir). Bu durumda olan bir çocuğun mutluluğuna şahit olmak paha biçilmez; ne mutlu bana ki ben pek çok kez şahit oldum. Başta bunu etrafımda pek anlatmıyordum, daha doğrusu bundan bahsetmekten hoşlanmıyordum. Sonra bir gün dernek yararına maratona katılmam teklif edildi. O ana kadar derneğe maddi destek sağlama kısmında hiç yer almamıştım. Sporla ve uzun yürüyüşle hiç aram olmamasına rağmen içinde iyilik olduğu için reddedemedim. Nasıl yürürüm, nasıl yaparım derken 1 kilometreyi zor yürüyen ben kendimi köprü geçerken buldum. En büyük motivasyonum da gelen bağışlar oldu. Çocuklar dileklerine kavuşacak motivasyonuyla 2017-2018-2019 yıllarında üç defa Adım Adım Platformu ile maratona katılıp dernek adına 50 bin TL’ye yakın bağış topladım. Böylece etrafımdakilere derneği tanıtma fırsatım da oldu. O gün anladım ki aslında yapılanları gizlemek değil paylaşmak lazımmış. Farkındalığı arttırıp bu tip sosyal sorumluluk projelerine insanların dikkatini çekmek gerekiyormuş.

Bu sırada okuduğum, Doğan Cüceloğlu’nun ‘Onlar Benim Kahramanım’ kitabının etkisiyle biraz da konunun üzerine giderek Altı Nokta Körler Derneği ile tanıştım; orada görme engellilerin dinleyebilmesi için kitap seslendirmeye başladım. Becerebilir miyim, nasıl okurum derken sekiz kitap seslendirdim ve bu arada derneğin etkinliklerine dahil olarak görme engelli insanların hayatına konuk oldum. Fark ettim ki kendi kapalı kutu hayatlarımızın dışında çok farklı hayatlar, çok farklı kültürler var ve bunlarla yüzleşmek hayatıma farklı pencerelerin açılmasını sağlıyor.

Bu arada sosyal medyadan takip ettiğim dernek, yardımlaşma sayfaları sayesinde karşılaştığım harika insanlarla tanışmamla hayatımda yeni bir kapı daha açıldı. Başta kendim ufak tefek desteklerde bulunurken sonrasında çevremin de desteğiyle pek çok alanda iyilikleri arttırma şansı yakaladım. Birilerine faydalı olmak isteyenlerin bir araya geldiği bir ortam oluştu. Bu arada hesap ismimi ‘Verda Mişulam_iyilikbulaşıdır’ olarak değiştirdim. Bu yolda ilerlerken uzun yıllardır tanıdığım, güvendiğim derneklerden arkadaşlarım, beni takip eden, destekleriyle yalnız bırakmayanlar ve bana “Bunu yapmalısın” diyen iç sesim var. 

Ne tür yardımların organize edilmesine katkıda bulunuyorsun?

Yardıma konu olacak her türlü fikre açığım. İçinde çocuğun, kadının, hayvanın, bitkinin yani her türlü canlının olduğu tüm yardımlara kapım açık. Köy okullarına bot ve mont yardımı, ailelere erzak, kira, kıyafet, fatura desteği, yaşanmayacak durumdaki evlere tadilat, engelliler için tekerlekli sandalye, görme engelliler için baston kampanyaları, 2021 yazında çıkan yangınlara bot, ilaç, akü desteği, hastalara ilaç desteği, bebeklere mama, bez, hasta bezi, market çeki desteği, hayvanlara mama yardımı ve daha pek çok şey yardım konusu olabilir.

Pandemi nedeniyle ‘Make A Wish’ dilek çocuklarını ziyarete gidemiyoruz ama online ziyaretler devam ediyor, kitap seslendirme de stüdyoya girmeyi tercih etmediğim için şimdilik askıda ama bu derneklerle irtibatta olmaya, oralara üye, ihtiyaçlı ailelere yardımlar ulaştırmaya devam ediyorum.

Yardımı alan kişi ile mutlaka irtibatta oluyorum, yardımın yerine ulaşmasını sonuna kadar takip ediyorum.

Dikkatimi çeken bir nokta da yardımda bulunanların mutlaka bunu tekrarladığı. İyilik bir kere bulaştı mı, insanın kalbine işliyor galiba. Bir de yaptıkları yardımın karşılığında harika dualar içeren mesajları aldıkları zaman çok etkileniyorlar. Bu güzel enerjilerle evrende bir yerde minicik bile bir kelebek etkisi yaratabiliyorsak, dünyadaki tüm kötülüklere rağmen iyiliğin herhangi bir tarafında var olup bir şekil bir insanın yüzünü güldürebiliyorsak ne mutlu bize.

Arada da yaşadığım küçük mucizeler olmuyor değil. Doğuda annesini yeni kaybetmiş bir çocuğa kıyafet yardımı göndermiştik. Tablet istediğini öğrendik. Gönderebilir miyiz diye düşünürken, bundan hiç haberi olmayan bir arkadaşım bir gece mesaj attı. Yurt dışında yaşadığını, annesini ziyaret için Türkiye’ye geldiğini, eski odasını karıştırırken eski tabletini bulduğunu, kime verebileceğini soruyordu. Mesajı görünce tüylerim diken diken oldu. İyiliğin gücü mü yoksa evren mi bizi duydu bilmiyorum ama çocuğun bir tableti olmuştu.
Bir gün, ‘Seni Yine Severdim’ adlı bir kitabı görme engelliler için seslendirmek üzere kapağını tanıtan bir yazı hazırlıyorum. Kapak kırmızı renginin baskın olduğu objelerden oluşuyor. O sırada TV’de bir müzik yarışması açıktı. Yazıyı tamamlayıp kafamı kaldırdığımda gördüğüm karşısında şok oldum çünkü şarkıyı söyleyen yarışmacı kırmızı elbise giymiş kör bir kadındı. Galiba evren bana “Doğru zamanda doğru şeyi yapıyorsun” mesajı göndermişti.

Son olarak odaklandığın proje ne? Bu konuda neler yapıyorsun?

Son birkaç haftadır yeni bir projem var. Hayatımda hiç beni bu kadar içine çeken bir olaya dahil olmamıştım. Tüm yardımlar bir kenara, şu an tek odaklandığım SMA hastası Aren Bebek. Şimdiye kadar pek çok SMA bebek duyurusu görüp, ara ara paylaşıp, yardımları yönlendirdiğim bebekler olmuştu. Aren de benim için onlardan biriydi. Ta ki bir akşam Aren için düzenlenen Instagram canlı yayına konuk oluncaya kadar. Canlı yayına katıldığım anda duygularımda inanılmaz bir değişim oldu. Kendimi sürekli ‘nasıl daha çok insan ulaşabiliriz’i düşünür halde buldum. Yardımlaşma sayfalarından tanıdığım harika insanlar vasıtasıyla tanıdım Aren'i. Beni de hemen gönüllü grubuna dahil ettiler.

Ölümcül bir hastalık, tedaviye ulaşamamak, 18 aydır SMA ile mücadele eden bir bebek, ilaca ulaşabilmek için deliler gibi çabalayan bir anne-baba ve çevrelerinde çalmadık kapı bırakmayan bir gönüllü ordusu. Tüm bunları öğrenince arkamı dönemedim. Küçük de olsa bir fayda sağlayabildiğimi gördükçe de işin içine daha çok girdim. Sevdiğim bir arkadaşımdan öğrendiğim “Başkalarının başına gelen kötü olaylarda, onların duygusunu çok fazla üzerimize almadan elimizden gelen bir şey varsa yapıp, yoksa da bu onların yolu diyerek yola devam etmemiz gerektiği” kuralını çok güzel uygulayabildiğimi sanırken Aren Bebek’te durumlar değişti, duygularım birbirine girdi. Bunu da yaşamam gerektiğini, bebek de olsa Aren’den öğreneceğim bir şeyler olduğunu düşünüyorum. İyi ki de çıkmış karşıma, Aren sayesinde az da olsa vicdanımı rahatlatıp ben de şu dünyada bir SMA bebeğe destek olabildim demenin mutluluğunu yaşayacağım. Tedavisi varken onu bir bebeğe ulaştıramayan sistemin bir parçası olmanın vermiş olduğu utancın yükünü az da olsa hafifletmiş olacak Aren Bebek.

O gün bugündür normalde yapmadığım pek çok şeyi yapmaya başladım. Yardım çağrılarını sadece sosyal medya üzerinden paylaşırken, bu sefer yüzümü karartıp WhatsApp gruplarından, sonra da yetinmeyip herkese ayrı ayrı özelden mesajlar atmaya kadar vardırdım; hâlâ da devam ediyorum… Takipçisi yüksek tanıdıkları olan arkadaşlara ulaşmaya çalışıyorum, kabul edenleri bebeğin Instagram sayfasında canlı yayına davet ediyorum; ben de canlı yayınlara destek oluyorum. Okullara, şirketlere ulaşmaya çalışıyorum; kalabalık gruplarına ulaşmanın yollarını arıyorum.  

Sana yardımcı olmak isteyenler ne yapabilir?

Şu an için yapabilecekleri en büyük yardım "arenyasasin_tip1" Instagram hesabından Aren Bebekle tanışmaları ve sayfasını bol bol paylaşmaları. Ucunda bir bebeğin hayatı var. Küçücük bir yardım ve paylaşımla bir bebeği hayata bağlayabiliriz. Benimle iletişime geçmeleri yeterlidir. İyiliğin hangi tarafında olacağımızı bilemeyiz. Bugün yardım eden oluruz, yarın yardıma muhtaç tarafta. Başkasına iyilik yaparken de aslında en büyük iyiliği kendimize yapıyormuşuz. Neden mi?

- Bu yolda ilerlerken karşıma harika insanlar çıkıyor.

- Make A Wish için maratona katıldım, hayatıma yürüyüş girdi, daha çok yürür oldum.

- Yaşadıklarım, gördüklerimden sonra saçma şeyleri dert etmemeyi daha çok kendime hatırlatır oldum.

- Gözleri görmeyen bir insanın “Dibe çöktüğüm sırada, seslendirdiğiniz kitapları dinleyerek yeniden ayağa kalktım” dediğini duydum.

- Kanserli bir çocuğun evine ziyarete gittiğimizde “hayatımın en mutlu 2. günü bugün, ilki de böbrek nakli olduğum gündü” dediğini duydum.

- İçinde bol bol güzel duaların olduğu harika mesajlar aldım.

- İyiliğin bana harika enerjiler getirdiğini hissettim.

Bütün bu hissettiklerimi, yaşadıklarımı başkaları da yaşayıp hissetsin diye iyiliği bulaştırmaya karar verdim. İyiliği bulaştırabildiğim herkese buradan sevgilerimi iletiyorum. İyiliği bulaştırmamda destek olanlara ise teşekkürlerimi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün