Sonya...

“Şu anda hayallerimi yaşıyorum. Herkes hayalinin peşinden gitsin…”

Mete YAYLALI Spor
5 Şubat 2020 Çarşamba

Tenis gibi sporlarda sezonda birçok turnuva oynayıp, birçok maça çıkıp, birçok maç kazanıp bir o kadar da kaybeden bir sporcu için dünyanın vitrininde yer almanın tek yolu, Grand Slam serilerinde dikkat çekici zaferlere imza atmak ve elbette şampiyon olabilmektir.

Cümle biraz uzun ama çizgiye giden yol da uzun.

Çizgiyi görmekle çizgiyi geçmek arasındaki farkı yaratan parametreler de çok karmaşık.

Grand Slam finalinden sonra kupa töreninde sahneye ikinci sırada kimi davet ediyorlarsa, gün onun günüdür. O andan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Yazıldığı kadar kolay mı? Asla değil.

Fakat bir Grand Slam şampiyonu doğar mı yoksa yapılır mı?

Sihirli bir formülü yoktur elbette.

Fakat atılması gereken adımlar, sağlanması gereken şartlar, yolu gösteren birileri, yolu gören sporcular, çizgiyi geçmek için gereken bütün emeği veren sporcular.

Liste uzar gider, bizim de yerimiz sınırlı.

Amerikan rüyasının peşinden…

Sofia Anna ‘Sonya’ Kenin.

14 Kasım 1998 tarihinde Rus anne babadan Moskova’da doğmuş, ABD’li sporcu.

Alex ve Lena (Svetlana) Kenin 1987 yılında, Sovyetler Birliği döneminde, Amerikan Rüyası peşinde, ceplerinde tam 286 dolar ile yollara düşmüş. Avusturya ve İtalya duraklarından sonra New York. Queens ve Brooklyn yeni adresleri olmuş. Mutlaka bir akrabaları ya da arkadaşları daha önce gitmiş olabilir ama rüyalar ile gerçekler başkadır. Memleketinde hemşire olan Lena için orada kapılar kapalıdır. Tek kelime İngilizce bilmeyen genç bir çift için Amerika bir macera gibi görülebilir ama ne kadar cesur ve mücadeleci olduklarını da, gelecekte çocuklarına ne aşıladıklarına da dikkat edilmelidir. Gündüz bilgisayar programcılığı ve dil kurslarına giden Alex, geceleri de taksi şoförlüğü yapar.

Sofia’nın doğumundan önce Moskova’ya dönmek zorunda kalırlar, çocuğa kim bakacaktır? Doğumdan sonraki birkaç ayı geçirip geri dönerler.

Sofia’nın doğduğu yıllarda bir Rus tenisçi gündemi işgal ediyordu, Anna Kournikova.

Sofia’nın anne ve babası, hobi olarak da olsa tenis oynuyor ve örnekler olduğu için, özellikle Amerika gibi bir ülkede bu spordaki imkânların, geleceğin farkında olmalıdır.

Bizim ülkemiz için geçerli olmasa da Ruslar için profesyonel sporcu olmak bir meslektir. Ne kadar ilerlersin ve ne kadar kazanırsın kestirilemez belki ama biraz spora yatkınsan ve işinin gereklerini yerine getirirsen her sporcunun gideceği bir yer vardır.

Şimdi ortamı daha iyi değerlendirebiliriz çünkü parametreler hazır.

Tenis oynayan ve spor kültürü olan Rus bir anne baba, tenis cenneti bir ülke, para kazanan ünlü bir rol model, sürekli gündemde olan diğer tenisçiler.

Amerikan Rüyası neden küçük Sofia için de gerçek olmasın?

“Evimizin önünde oldukça geniş bir park yeri vardı. Sofia üç yaşındayken evdeki iki raketten birini verdim, oynaması için. Raket neredeyse boyu kadardı, zorlukla taşıyordu. Buna rağmen el-göz koordinasyonunun çok iyi olduğunu gözlemledim. Neden olmasın dedim…”

Alex Kenin’in bu cümlelerini iyi okuyalım. Evde raketler var, baba çocuğun el-göz koordinasyonuna dikkat ediyor, bahçede mangal yapalım demiyor da tenis oynuyorlar. Çünkü kulüpler pahalı, gelir sınırlı, çevre yok, İngilizce eh işte artık düzelmiştir belki.

İmkânlar sınırlı ama baba Kenin ışığın farkına vardı artık, en azından deneyecek. Sofia beş yaşına yaklaşırken Alex de her fırsatta, halka açık kortlardaki tenis antrenörlerini gözlemeye başlayacaktır. Klasik bir antrenör baba hikayesi bekliyorsunuz değil mi? Öyle değil işte!

“Eğer o günlerde, Sofia’nın tenis hayatı için ne fedakârlıklar yapmam gerektiğini biri bana gösterseydi bugünlere gelebilir miydik bilmiyorum. Tanrı’ya şükür ki görmemişim!”

Sofia’daki ışığı gören Alex, dişinden tırnağından artırdıklarıyla kızına özel ders aldırmaya başlar. Antrenörlerden de sürekli, yaşıtlarıyla değil de büyüklerle oynamasını ister.

 

Kariyeri yönlendiren antrenörle tanışma

İşte tam da burada, küçük Sofia beş yaşındayken, nasıl olduğu henüz bilinmiyor ama sahneye bir tenis antrenörü giriyor, Rick Macci. Bugün 65 yaşında olan Macci eski bir tenisçi ve tenis kariyeri bittikten sonra 1985 yılında Rick Macci Tenis Akademisini kurdu. İlk öğrencileri Tommy Ho ve Jennifer Capriati. Macci’nin bu kadar ünlü olmasının nedeni Maria Sharapova, Serana ve Venus Williams ile Andy Roddick gibi yıldızların kariyerlerine henüz küçük yaşlarda dokunması, temelini atması ve yönlendirmesidir. Macci’nin New Jersey’de bir tenis kulübünde yıldız olmasının Alex’in bu adrese gitmesinde rolü vardır. Belki de orada bir antrenör Alex’e “Bizim bir antrenör arkadaş var, bir de o görsün” deyip telefonunu vermiş olması muhtemeldir.

Rick Macci Florida’da, Kenin Ailesi New York’ta, nasıl olacak bu iş? Tabii Rick “Getirin çocuğu bir göreyim” demiş ve kalkıp gitmişlerdir.

“Sofia ve Alex geldiler, korta girdik biraz top yaptık, beş yaşındaydı. Korttan çıktıktan sonra Alex’e dedim ki, Sofia bugüne kadar gördüğüm en korkunç küçük bir yaratık. Eşsiz bir çocuktu. El-göz koordinasyonu inanılmazdı. Topa daha kalkarken vurabiliyordu ve bunu öğretmiş olacak kimse yoktu. Böyle çok çocuğum var fakat beş yaşında, raketi kendinden büyük bir çocuktan bahsediyoruz. Bu yetenek hamurunda vardı, çok belirgindi. Bu özellikleri taşıyan tek bir sporcu gördüm hayatımda, Martina Hingis. Müthiş bir konsantrasyon, yaşına göre sağlam bir fizik ve inanılmaz ayak hareketleri. Yine söylüyorum, beş yaşındaki bir çocuk bu.”

Rick Macci ile Sofia Kenin o günden sonra 7 yıl çalıştılar. Baba Alex hep antrenörü oldu, Rick Macci hem babayı hem kızını yetiştirdi.

Yedi yaşındayken Amerika 10 yaş şampiyonu oldu, klasmanın zirvesine çıktı. Amerika tenis otoritelerinin dikkatini çekti, hakkında yazılar yazıldı, okulda başarılı oldu, çok iyi bir junior kariyeri yaptı dünya klasmanında 2 numaraya kadar yükseldi. Junior kariyeri biterken profesyonel klasmanda 200’lere gelmişti, yani bundan dört yıl önce. Buradan bize de bir bağlantı kuralım isterseniz. 2016 yılında 18 yaşındayken, Çağla Büyükakçay ile ilk defa karşılaştılar. WTA Premier seriden Connecticut Open eleme ilk turunda Çağla 76 64 kazandı. Sonraki randevu bir yıl sonra $80 bin ödüllü Texas Tyler turnuvası çeyrek finalinde ama bu defa turu geçen Sofia Kenin oldu.+

 

Sonya’nın dikkatleri çekmesi

Son üç yıl içinde Sofia Kenin adı her ne kadar bilenler ve takip edenler için aşina gelse de çok dikkat çekici bir başarı görünmüyor. Hatta “Bu kız üç sene sonra bir Grand Slam kazanır” diyen de olmamıştır. Fakat ne zaman ki 2019 AusOpen ikinci turda Simona Halep’i elinden kaçırdı, işte o zaman tenis otoriteleri dikkat kesildi. 2019 Roland Garros ikinci turda Bianca Andreescu ve ardından Serena Williams’ı yendiğinde artık geliyordu gelmekte olan. Çeyrek finalde Ashleigh Barty ile iki set mücadele ettikten sonra son seti 60 kaybetmesi biraz moral bozsa da üç ay sonra Kanada’da Rogers Cup ikinci turda rövanşı alacak, Ocak 2020 geldiğinde de Melbourne’de yarı finalde Barty’i kendi saha ve seyircisi önünde silecek, finalde de Garbine Muguruza karşısında destan yazacaktı.

Serviste topa tepe noktasında vurana kadar gözlerini yerden kaldırmayan ilginç servisiyle, maçı asla bırakmayan, inanılmaz mücadeleci, inatçı, büyük savunmacı, her türlü vuruşu her yerde deneyen fakat Matts Wilander’in maçtan sonraki yorumunda vurguladığı gibi “problem çözen” akıllı bir tenisçi.

Ailesinin ve yakın arkadaşlarının hitap ettiği gibi Sonya Kenin’in bir videosu basında ve sosyal medyada dönüp durdu. 2005 yılında Miami Open sırasında Kim Clijsters, altı yaşındaki Sonya Kenin’in elinden tutmuş tesisi dolaşıyorlar, oyuncularla tanıştırıyor ve birlikte maç izliyorlar. Basın toplantısı yapılan koltuğa bir profesyonel gibi oturuyor ve soruyorlar: Amerika Açık mı kazanmak istersin yoksa Wimbledon mu? Wimbledon diyor altı yaşındaki Sonya Kenin.

Şimdi düşünelim.

Altı yaşındaki bir tenisçi, hayalleri vardır belki de ne kadar olabilirse o kadar. Fakat çevresine kurulan ortama dikkat ediniz lütfen. Rick Macci gibi bir yıldız antrenörün gelecek gördüğü küçük bir kız. Rick Macci’nin çevresi ve nüfuzu. Miami Open gibi bir turnuvada Sonya’nın hayal bile edemeyeceği bir başka yıldız ile dolaşması. Andy Roddick ile tanışması. Rick Macci’den sonra, 12 yaşında Bollettieri Akademi’de çalışıp başka büyük bir tenis iklimine girmesi. John McEnroe, Williams kardeşler, Sharapova, Jim Courier gibi efsanelerle küçük yaşına rağmen yakın bir ilişkide olması, onları izlemesi, konuşması, antrenman yapması.

Hayal kurmak tamam ama hayallerini gerçekleştirmek için gerekli adımları da atabilmelisin, doğru iklimde ve doğru ortamda kalabilmelisin. İzmir ya da Ağrı’daki yetenekli bir sporcuyu beş yaşında bulup çıkarabilirsin belki ama onu bitiş çizgisine taşıyacak verimli topraklara, çizgiyi daha önce defalarca görmüş hatta belki de geçmiş teknik insanlara, vizyonerlere ihtiyacın var. Bunlar yoksa çorak topraklarda ot bitmiyor. Hamasetle sporcu yetiştirmeye çalışan bizden başka ülke var mı bilmiyorum.

Neyse konu Sonya’dan bizim talihsiz çocuklara geldi ama bana ayrılan sürenin de sonuna geldik.

2005 yılındaki videoda Kim Clijsters, küçük Sonya’yı Andy Roddick ile tanıştırırken şöyle diyor:

“Bu Sofia. Kendisi 6 yaşında ve büyük bir tenisçi olacak.”

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün