Web´den Seçmeler

• Aradım, taradım ama İsrail medyasında konsere gidenlere yönelik bir eleştiri bulamadım.Sonra şarkıcının verdiği konserlerin kazanacağı anlamları düşündüm:Bu iki konser, bizim sorunumuzun İsrail vatandaşları ya da Yahudilerle değil, İsrail Hükümeti’yle olduğunu gösterdi herkese. Sonra Deniz sahnesinde, İsrail vatandaşlarını turist olarak Türkiye’ye davet etti.Çoğu kişinin dikkatinden kaçmıştır ama turistlik bölgelerimize İsrail’den direkt uçuşların başladığı bir dönemdeyiz. ÖZAY ŞENDİR - MİLLİYET

İzak BARON Diğer
17 Nisan 2019 Çarşamba
  • İSRAİL DEVLETİNİ İLK TANIYAN DEVLETLERDEN OLAN TÜRKİYE’DE YAHUDİLİK ÜZERİNE ÇALIŞMALAR HEM DİNİ HEM SİYASİ ARAŞTIRMALAR KONUSUNDA SÜRDÜRÜLMÜŞTÜR. SİYASET BİLİMİ ARAŞTIRMACILARI İSRAİL ÜZERİNE ÇALIŞMALARIYLA KONUYA KATKIDA BULUNMUŞLARDIR

Türkiye’de Yahudilik üzerine çalışmalarda, Sabetaycılık konusu gibi yerel özelliklerle birlikte, benzer yaklaşım hâkim olmuştur. İsrail devletini ilk tanıyan devletlerden olan Türkiye’de Yahudilik üzerine çalışmalar hem dini hem siyasi araştırmalar konusunda sürdürülmüştür. Siyaset bilimi araştırmacıları İsrail üzerine çalışmalarıyla konuya katkıda bulunmuşlardır. Yahudilik ve Yahudilerin itikadî, tarihî, antropolojik, etnografik, coğrafi ve siyasi vs. açılardan incelenmesi İlahiyat (ve yeni kurulan İslami İlimler Fakültelerinde) dinler tarihi branşının müfredatında yer almış, temelde dinler tarihi uzmanları bu alanlarda değerli çalışmalar ortaya koymuşlardır. Türkiye’de dinler tarihi alanının kurucusu sayılan Hikmet Tanyu’nun 2 ciltlik hacimli Yahudiler ve Türkler çalışması, konu üzerine yapılmış en temel çalışmadır. Bunun dışında dinler tarihi uzmanları Yahudiliğin çeşitli doktrinleri, mezhepleri, tarihi, şeriatı ve itikadi esasları, farklı ülkelerde yaşayan Yahudi topluluklar ve benzeri pek çok konuda ilmi çalışmalar yapmışlardır. Yahudi mezhepleri, Siyonizm konularında çalışan Yaşar Kutluay, İbranice orijinal kaynakları inceleyerek eserler kaleme almıştır. Yine, Türk Yahudiler sayılan Karaylar üzerine çalışan Şaban Kuzgun da çalışmalarında İbranice dilini kullanan uzmanlardan olmuştur. Fakat hem Kutluay’ın hem Kuzgun’un normal görülmeyen vefatlarının ardından Türkiye’de İbranice kaynaklara inerek çalışanların sayısı azalmıştır. Bu olaylar sebebiyle endişelerin doğurduğu travmanın atlatılmasının ardından araştırmacılar yeniden İbranice kaynakları kullanmaya yönelmişlerdir.

Türkiye’de konu üzerine yapılan çalışmalar sadece dinler tarihçileri tarafından yapılmamış, İlahiyat ilimlerinin çeşitli alanlarında çalışmalar yapan araştırmacıların da değerli katkıları olmuştur. Örneğin Endülüs Yahudilerini Türk okurlara tanıtanlar arasında İslam tarihi araştırmacıları yer almıştır. Bu bağlamda, İslam dünyasında özellikle Ortadoğu ülkelerindeki Yahudiler üzerine çalışmaları ile öne çıkan isim olarak Nuh Arslantaş zikredilmelidir. Araştırmalarında Arapça, İngilizce gibi alan dillerinin yanı sıra kaynak dilinde İbranice orijinalleri yoğun bir şekilde inceleyen Arslantaş, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) çağdaşı Yahudilerden başlayarak dönemsel bir taksim ile Emeviler, Abbasiler, Fatımiler yönetimindeki Yahudileri incelemiştir. Bağdat ve Kahire kültür merkezi havzasına mensup Yahudiler arasındaki mezhep farklılıklarını da gözeterek incelemiş ve İslam dünyasındaki Yahudilerin durumunu en ince detaylarına kadar hacimli çalışmalarında ortaya koymuştur. İbrani kronikleri ve seyyahların eserlerindeki Osmanlı ve Türk algısını ortaya koyan Arslantaş, Saadiya Gaon’un Arapça Tevrat tercüme ve tefsirini Türkçeye kazandırmıştır. Yakın zamanda yayımlanmış hacimli 2 ciltlik çalışma olan bu eser, yazarının Ortaçağ’da ilk Yahudi filozof ve en önemli Kelamcılardan olması hasebiyle dönemin Yahudiler ve Müslümanlar arasındaki entelektüel atmosferini yansıtması bağlamında oldukça ehemmiyeti haizdir. Bu eser üzerinden okumalar yaparak o dönemde Yahudi teolojisinin durumu öğrenilebilir ve İslam’dan ne kadar etkilendiği takip edilebilir.

DOÇ.DR. ELDAR HASANOĞLU

Tamamı için: https://www.star.com.tr/acik-gorus/islam-dunyasinda-yahudilik-calismalarinin-tarihi-seyri-haber-1446243/

 

  • BUGÜNE KADAR HİÇBİR İSRAİL BAŞBAKANININ AĞZINA BİLE ALMADIĞI “BATI ŞERİA İLHAKI”, ÇOK DAHA CİDDİ BİR KIRILMA NOKTASI

Geçen salı günü İsrail’de yapılan seçim sonucunda parlamentoya yine aşırı sağ hakim olmuş, Netanyahu da Başbakanlığı 5. kez garantilemiş durumda. Seçimden önce İsrail’den kaynaklarım, Netanyahu hakkında yürüyen yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle Başbakan’ın 1 yıl sonra siyaseti bırakmak zorunda kalabileceğini söylemişlerdi. Ancak seçim sonrası eli bu kadar güçlenmişken, şimdi mahkeme sürecini yıllara yayabileceğini söylüyorlar. Dolayısıyla, bu senaryo şimdilik ertelenmiş görünüyor.

 “Bibi” lakaplı Netanyahu’nun bu seçimi almasındaki en büyük etken, Batı Şeria’yı ilhak edeceğini açıklaması oldu kuşkusuz. 1 yıl önce Başkan Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi, daha geçenlerde de Suriye’deki Golan Tepeleri’nde İsrail’in egemenliğini tanıması, zaten Bibi’nin elini çok güçlendirmişti. Bölge dengelerini de sarsmıştı. Ama bugüne kadar hiçbir İsrail başbakanının ağzına bile almadığı “Batı Şeria ilhakı”, çok daha ciddi bir kırılma noktası. Çünkü bu, “Filistin devleti”nin sonu demek. Eğer ki Kudüs ve Golan konusunda olduğu gibi dünya yine sessiz kalırsa, Netanyahu halktan aldığı yetkiyi öne sürerek buna kalkışabilir.

VERDA ÖZER

Tamamı için: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/verda-ozer/aman-israil-2857828/

 

  • “NETANYAHU GEÇEN GÜN ‘BENİM BİR İSTEĞİMİ DAHA YERİNE GETİRDİ, İRAN DEVRİM MUHAFIZLARI'NI DA TERÖR ÖRGÜTÜ LİSTESİNE SOKTU' DİYEREK BÖBÜRLENDİ”

"Obama döneminde iki devletli çözüme katılıyorum gibi bir laf çıktı ağzından. Ama bunu gerçekleştirecek hiçbir adımı da atmadı. Kerry ne kadar çok uğraştı. Şu anda Trump'ın açıklamasını bekliyoruz. Büyük ihtimal Netanyahu kuracak hükümeti. Netanyahu'nun dış politikasını değiştirmek için bir sebep yok. Bazı Arap ülkeleriyle ilişkileri çok iyi, bunları devam ettirecektir. Yüzyılın Anlaşması ile ilgili kafamda baya soru işaretleri var. Hiç kimse bilmiyor bu basına yansımadı. Çok az kişinin arasında döndü. Bir şekilde bir şeyler çıkıyor ama evet budur diyebileceğimiz bir durum yok. Bu anlaşma yapılırken, yani sınırları çizilirken Netanyahu'nun bundan bilgi sahibi olduğunu tahmin edebiliyoruz. Onun ve İsrail'in güvenlik sıkıntılarını giderecek şekilde olacağını da tahmin edebiliyoruz. Ama bu anlaşma iki taraflı olacak bir anlaşmadır. İsrail'in kabul etmesi, Amerika'nın bunu sunması bu olayın tek tarafı. Bu son zamanlarda Trump'ın İsrail'e verdiği karşılıksız hediyeleri düşününce Kudüs konusu, Golan konusu olsun. Netanyahu geçen gün ‘Benim bir isteğimi daha yerine getirdi, İran Devrim Muhafızları'nı da terör örgütü listesine soktu' diyerek böbürlendi. İran Nükleer Anlaşması'ndan çekilmesi dahil bütün bunlar Amerika'nın da Trump yönetiminin de ne kadar İsrail yanlısı olduğunu gösteriyor. Şimdi bu iyi ya da kötüdür ayrı bir konu. Ama bir de karşı tarafta Filistinliler var. Abbas zaten görüşmeyeceğini söylüyor. Bir arabulucu olarak güvenini kazanması mümkün değil Trump'ın, bu şekilde bir anlaşmayla gelirse. Başka bir şekilde Filistinlilerin gönlünü alacak bir şeyler söylerse o zaman İsraillileri kızdıracaktır. Bence şu anki durumdan İsrail memnun. Bir Filistin devleti kurulması ya da iki devletli çözümden zaten Netanyahu sözleri ve hareketleriyle gösteriyor. Gayet uzaklaşmış durumda. Hiçbir şekilde Filistinlilerle barış içinde yan yana yaşamak için bir çabası olacağını düşünmüyorum. Bunun için bir şey vermek istediğini düşünmüyorum."

KAREL VALANSİ (Ceyda Karan röportajı)

Tamamı için: https://tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/201904111038744940-israil-secimler-netanyahu-filistin/

 

  • “SOLCU BİR PARTİNİN BAŞINA MİLYONER BİR ADAM KOYARSANIZ, SONUNDA OLACAĞI İŞ BUDUR”

“İsrail solu içler acısı. Bir kere İzak Rabin’in Şimon Peres’in İşçi Partisi 6 sandalyede kaldı. Bir zamanların en kartal en şahin partisi 6 milletvekili ile resmen son dakikaları oynuyor. Solcu bir partinin başına milyoner bir adam koyarsanız, sonunda olacağı iş budur. Sözüm ona solcu parti dar gelirlilerin sorunlarına çare bulması gerekir. Barak mesela 42 milyon şekellik evde oturuyor, 3 tane villası var. Partinin yeni lideri Gabbay, borsa oyunlarıyla milyoner olmuş bir adam. Ben solcu olsam, derim ki ‘İşçi Partisi’nin böyle bir adamın elinde işi ne?’ Sonuç da ortada. Şu anda bütün bu yolsuzluk iddia düzeyinde. Henüz kanıtlanabilmiş suç duyurusu veya dava edilebilmiş bir durum yok ortada. Netanyahu siyaset piyasasında görebileceğiniz en ‘anasının gözü’, en ‘fırlama’, en ‘uyanık’ adam. Aptal değil, salak hiç değil. Üstelik hem ailesi hem kendi serveti para çalmasına, yolsuzluk yapmasına buna gerek kalmayacak kadar iyi durumda. Böyle bir şey yapması onu en aptal sınıfa sokar ki öyle olduğuna inanmıyorum. Şayet aptal biri olsaydı Olmert gibi, olabilirdi. Olmert yaptı cezasını da çekti, hapse atıldı. Üstelik onurluca değil ama İsrail demokrasisinden bahsederken, Cumhurbaşkanı’nı cinsel tacizden ve sözüm ona 5 sene hapse atabilen bir ülkeden bahsediyoruz. Yolsuzluk insanoğlunun doğasında var. Bugün İçişleri Bakanı Arye Deri de hapis yattı ve çıktı. Enteresan bir ülke burası.”

RAFAEL SADİ (Ceyda Karan röportajı)

Tamamı için: https://tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/201904111038726631-israil-halki-yolsuzluk-ithamlarina-ragmen-netanyahuyu-secti/

 

  • HER NE KADAR ABD DIŞİŞLERİ BAKANI MARK POMPEO İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN RAFA KALKMADIĞINI SÖYLESE DE GEREK LİKUD’UN VE SAĞIN SEÇİM KAMPANYASINDA KULLANDIĞI “İLHAK” ARGÜMANLARI GEREKSE TRUMP’IN NETANYAHU’YA OLAN DESTEĞİ DİKKATE ALINDIĞINDA BU YÖNDE KAYDA DEĞER BİR ADIM ATILMASI MUHTEMEL GÖRÜNMÜYOR

Netanyahu’nun dış politika hamlelerinin seçim sürecindeki belirleyici rolü sonuçların kesinleşmeye başladığı ilk anlardan itibaren tekrar ortaya çıktı. Avusturya Başbakanı Sebastian Kurtz, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini Netanyahu’nun seçim zaferini kutlayan ilk liderler olurken Donald Trump’tan beklenen tebrik kutlaması 10 Nisan akşamında geldi. Trump, “Büyük müttefik” ve “iyi dost” olarak tanımaladığı Netanyahu’yu seçim zaferi için tebrik ederken ABD arabuluculuğunda yeni bir barış görüşmesinin başlayacağı sinyallerini verdi. Her ne kadar ABD Dışişleri Bakanı Mark Pompeo iki devletli çözümün rafa kalkmadığını söylese de gerek Likud’un ve sağın seçim kampanyasında kullandığı “ilhak” argümanları gerekse Trump’ın Netanyahu’ya olan desteği dikkate alındığında bu yönde kayda değer bir adım atılması muhtemel görünmüyor.

2015 seçimlerine oranla yüzde 10 oranında azalarak yüzde 67’lere gerileyen seçimlere katılım oranında Yahudi Ulus Devlet Temel Yasası ve Arap partilerinin bölünmesinin etkileri büyük. Buna ilaveten, Likud’un Arap seçmenlerin oy kullandığı sandık başlarına gizli kamera yerleştirdiği iddiaları ise sonuçların açıklandığı saatlerde İsrail kamuoyunu epey meşgul etti. Kesin rakamların önümüzdeki günlerde netleşecek olması bir yana ilk belirlemelere göre İsrail vatandaşı Arapların sandığa gitme oranın son zamanların en düşük seviyesi olan yüzde 50-55 bandında kaldığı ifade ediliyor. İsrail vatandaşlığına sahip Arapların sandığa gitmekten vazgeçmesi, seçime katılım oranının genel olarak düşük kalması, seçim günü Batı Şeria’daki yerleşim birimlerinin yakınlarında Filistinli Arapların ev ve arabalarına düzenenlenen ırkçı saldırılar ve seçim sürecinde Batı Şeria’nın ilhakı ile gündeme gelen Filistinlilerin egemenlik haklarının gaspı tartışmaları, kurulacak olan hükümetin nasıl bir rota çizeceğine dair önemli ve bir o kadar da vahim ipuçları taşıyor.

Seçim sonuçlarının tartışılmaya devam ettiği bu günlerde akıllara gelen bir başka soru ise Netanyahu’nun yılan hikayesine dönen yolsuzlukluk soruşturmasının akıbetinin ne olacağı. Soruşturma seçimleri yer yer gölgede bıraksa da yargılanmaya ilişkin kesin kararın seçim sonuna bırakılması mevcut ve muhtemelen gelecek başbakana bir nebze de olsa rahat bir kampanya dönemi yaşattı. Fakat muhtemel bir yargılamanın gündeme gelmesi ise kurulacak olan hükümeti derinden sarsabilecek tek senaryo olarak görülmektedir.

SELİM HAN YENİACUN

Tamamı için: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/israil-siyaseti-asiri-saga-teslim/1449182

 

  • GAZZE ŞERİDİ’NDE İSLAMİ HAMAS, BATI ŞERİA’DA EL FETİH GRUPLARI HAKİM. FİLİSTİNLİLER KENDİ ARALARINDA KAVGA EDERKEN, İSRAİL İSE VAROLUŞSAL TEHDİT OLARAK GÖRDÜĞÜ HAMAS İLE MISIR ARACILIĞIYLA ATEŞKES GÖRÜŞMESİ YAPARAK AYRIŞMAYI DAHA DA DERİNLEŞTİRME FIRSATINI KAÇIRMADI

ABD Başkanı Trump da Netanyahu’nun seçim galibiyetini kutlarken bu sayede ABD’nin barış planı şansının arttığını savundu. Netanyahu’ya takma adı olan Bibi diye hitap eden Trump, “Bibi’nin kazanmasıyla, barış anlamında epey iyi adımlar atacağımızı düşünüyorum. Herkes bize Ortadoğu’da İsrail ile Filistin arasında barış olmaz diyor. Sanırım bir şansımız var ve şimdi şansımız daha iyi” diye konuştu.

ABD’nin bu ay içinde planı açıklayabileceği, ancak Yahudilerin Hamursuz bayramı ve Ramazan bayramı nedeniyle biraz rötara da uğrayabileceği de belirtiliyor. 1993 yılındaki Oslo Anlaşması’ndan bu yana müzakereler iki devletli çözüm çerçevesinde sürmüş, ancak bir yere varılamamıştı. Trump yönetimi yeni planla gayet iddialı.

Filistin meselesi bir zamanlar Ortadoğu’nun en canlı davasıydı. Ancak Irak savaşı, Arap Baharı, Suriye savaşı, Katar-Suudi Arabistan krizi derken arka plana itilen Filistin ikiye bölündü ve ayrılık giderek büyüdü. Artık Gazze Şeridi’nde İslami Hamas, Batı Şeria’da El Fetih grupları hakim. Filistinliler kendi aralarında kavga ederken, İsrail ise varoluşsal tehdit olarak gördüğü Hamas ile Mısır aracılığıyla ateşkes görüşmesi yaparak ayrışmayı daha da derinleştirme fırsatını kaçırmadı.

ABD’nin planı açıklamasıyla Ortadoğu kendini yeni bir tartışmanın ve muhtemelen gerilimin ortasında bulacak. Ve gelinen nokta itibariyle görülen o ki, masada Filistin’in eli pek de kuvvetli olmayacak.

NİLGÜN TEKFİDAN GÜMÜŞ

Tamamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nilgun-tekfidan-gumus/filistin-hayali-yok-mu-oluyor-41180133

 

  • YAŞANAN ONCA SİYASİ GERGİNLİĞE RAĞMEN TÜRKİYE’NİN İSRAİL’DE SEVİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ

Türkiye; lideriyle, hükûmetiyle, Dışişleri Bakanlığı’yla, İsrail’in Filistin ve Arap topraklarındaki uyguladığı şiddet ve yayılmacılığa en fazla itiraz eden ülkedir. Bu tutumunu da belli kanallardan zaten sürdürüyor. Ancak bazı şeyleri karıştırmayalım.

Yaşanan onca siyasi gerginliğe rağmen Türkiye’nin İsrail’de sevildiğini görüyoruz. Ayrıca unutmayalım ki “one minute” krizi günlerinden bu yana İsrail ile ticaret azalmadı, tam tersine belli bir yükseliş gösterdi. Bu yıl gördüğüm kadarıyla İsrail’den gelen turist sayısında da ciddi artış olacak. Daha dün baktım; Tel Aviv-İstanbul arasında THY’nin 10 seferi var. Neredeyse iç hat sıklığıyla uçuş düzenleniyor. THY, çoğunlukla İsrailli yolcuları taşıyor, buradan başka ülkelere transit uçuş yapıyorlar.

HAKAN ÇELİK

Tamamı için: https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/israildeki-konser-yanlis-mi-oldu-2135942

 

  • TÜRK YAHUDİLERİ MUNTAZAMAN İSTANBUL GECELERİ DÜZENLİYOR. ALATURKA MÜZİK ÇALIP, TÜRK YEMEKLERİ YİYORLAR.. ÖYLESİ BAĞLILAR ATA VATANLARINA.. ÖZCAN DAĞITMIŞ TEL AVİV'İ

Özcan Deniz'den söz ediyorum. İsrail Başbakanı Netanyahu, seçim öncesi, fanatik oyları çekmek için Orta Doğu'yu kana bulayacak açıklamalar yapıyor ya, Trump'ın da desteğiyle.

İşte bu ortamda sözleşmesini iptal etmeyip Tel Aviv'e giden ve konser veren Özcan'ı protesto eden guruplar çıkmış ülkemizde..

Ben kutluyorum..

Siyaset ve siyasetçilerle, halkı karıştırmamak lazım.. Hep yazdım, yazarım.. Ben dünyayı dolaştım. Kendimi evimde hissettiğim iki yer oldu.. Atina ve Tel Aviv..

Öyle oraların sokaktaki insanı.. "Türküm" deyince hemen bir dost halkası oluşuyor, etrafınızda..

Fanatikler bizde yok mu?. Orda da var tabii. Ama geniş halk kitleleri bambaşka..

Gidip görmeden, yaşamadan konuşmamak lazım..

Hele Tel Aviv!. Türkiye'den göçen Yahudi kardeşlerimiz hala Türk orada..

İsrail halk şarkıları almak için girdiğim her plakçıda İbrahim Tatlıses ve Orhan Gencebay afişleri ve raflarda bizim plaklar vardı hep.. Aradığım İsrail plağını bulana dek canım çıktı.

Türk Yahudileri muntazaman İstanbul Geceleri düzenliyor. Alaturka müzik çalıp, Türk yemekleri yiyorlar.. Öylesi bağlılar ata vatanlarına.. Özcan dağıtmış Tel Aviv'i..

300 dolardan satılan biletlerle 11 bin kişi izlemiş konseri..

Bu ne demek, düşünün..

Bu ülkeye giden ve Netanyahu adlı çılgına rağmen, Türk, İsrail halklarının dostluğuna ışık tutan Özcan'ı alkışlamam da ne yaparım ben?.

HINCAL ULUÇ

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2019/04/10/yasa-ozcan

 

  • BU İKİ KONSER, BİZİM SORUNUMUZUN İSRAİL VATANDAŞLARI YA DA YAHUDİLERLE DEĞİL, İSRAİL HÜKÜMETİ’YLE OLDUĞUNU GÖSTERDİ HERKESE

Özcan Deniz, İsrail’de konser verdi, ikisi de tıklım tıklımdı.

‘İstanbullu Gelin’ dizisiyle gelen şöhretin ete kemiğe bürünmüş hali oldu o performanslar...

İsrail Hükümeti’nin Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda canımızı sıktığı, Gazze’de tansiyonun düşmediği bir dönem olduğu için Türkiye’de eleştiriliyor şarkıcı. Önce tersten düşünelim:

İsrail Başbakanı Netanyahu ve oğlu, İsrail’in aşırı sağcıları, Türkiye aleyhine cümleler kurarken, vatandaşları bir Türk sanatçıya ciddi para kazandırdı, değil mi?

Aradım, taradım ama İsrail medyasında konsere gidenlere yönelik bir eleştiri bulamadım.

Sonra şarkıcının verdiği konserlerin kazanacağı anlamları düşündüm:

Bu iki konser, bizim sorunumuzun İsrail vatandaşları ya da Yahudilerle değil, İsrail Hükümeti’yle olduğunu gösterdi herkese.

Sonra Deniz sahnesinde, İsrail vatandaşlarını turist olarak Türkiye’ye davet etti.

Çoğu kişinin dikkatinden kaçmıştır ama turistlik bölgelerimize İsrail’den direkt uçuşların başladığı bir dönemdeyiz.

ÖZAY ŞENDİR

Tamamı için: http://www.milliyet.com.tr/ozcan-deniz-vatan-haini-mi-/cadde/ydetay/2855876/default.htm

 

  • HEMEN HER KÖTÜLÜĞÜN ALTINDA “YAHUDİ PARMAĞI” ARAYANLAR MURDOCH’I DA BİR SEPETE KOYARAK EPEYDİR GLOBAL DÜNYANIN LOBİLERİNİN TÜRKİYE’DE OYUNLAR OYNADIĞINA DAİR HAYALİ DÜŞMANLAR İCAT EDİYORLAR

Hemen her kötülüğün altında “Yahudi parmağı” arayanlar Murdoch’ı da bir sepete koyarak epeydir global dünyanın lobilerinin Türkiye’de oyunlar oynadığına dair hayali düşmanlar icat ediyorlar. Hayır, Murdoch Yahudi değil. Dahası, Türkiye’de kanalının sürdürdüğü yayın çizgisi Fox da dünyadaki örneklerinden bir açıdan daha farklı: Bizde iktidarı desteklemiyor Murdoch medyası, hatta şiddetle karşı çıkıyor. Disney’e devir-teslim tamamlandıktan sonra Türkiye’deki Fox’un nasıl bir kaderi olacağı da muamma, zira Disney geleneksel olarak politikadan uzak duruyor.

Murdoch ise politikanın tam merkezinde, hatta iktidarın sofrasında yer almaktan son derece hoşnut. Zaten dev medya imparatorluğunun çoğunu satıp Fox News ve gazetelerini kendi elinde tutması da bu ilgisinin göstergesi: Para makinalarını değil, güç ve iktidarı yönlendirebilecek silahlarını kendi elinde tutuyor. Murdoch imparatorluğunun yeni varisi oğul Lachlan ise şimdi Avustralya’da Fox News’ü hayata geçirip popülist sağ tandanslı haberciliği başlatmaya çalışıyor.

ORAY EĞİN

Tamamı için: https://www.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/2429002-butun-kotuluklerin-basi-rupert-murdoch-mi

 

  • YAHUDİLİK DEMEK SADECE VE SADECE AŞIRI SAĞCILAR DEMEK DEĞİLDİR. EVET, AŞIRI SAĞCILAR VARDIR AMA BUNA RAĞMEN İSRAİL DEVLETİ’Nİ SONUNA KADAR ELEŞTİREN YAHUDİLER DE VARDIR

Dün seçimlerin yapıldığı İsrail’de faaliyet gösteren Likud Partisi de, ülkesinin siyasi partiler kanununa uygun şekilde çalışan bir partidir. Evet, İsrail’de yönetim daha dinidir ve dini yasalar önemlidir. Ama bu demek değildir ki, Likud Yahudilik’tir.

Netanyahu, partisi Likud aracılığıyla, daha fazla oy almak için populist bir yaklaşımla ‘Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerini ilhak edeceğini’ ifade edebilir. Çünkü tekrar başbakan olmak istiyor. Çünkü koltuğu bırakmak istemiyor. Çünkü biliyor ki, daha fazla oy almanın yolu aşırı sağcı Yahudileri kandırmaktan geçiyor.

Netanyahu bunları ifade ederken Yahudiliği mi düşünüyor? Hayır.

Çünkü Yahudilik demek sadece ve sadece aşırı sağcılar demek değildir. Evet, aşırı sağcılar vardır ama buna rağmen İsrail Devleti’ni sonuna kadar eleştiren Yahudiler de vardır.

Netanyahu’nun sözleri ayet değildir, hadis değildir. Hiçbir kutsallığı yoktur.

Bunları neden ifade etme ihtiyacı hissediyorum? İslam için örnek olmayacak insanların yaptıkları yanlışlar sebebiyle İslam’a hakaret edilip, lekelenmeye çalışıyor.

Ve aynı şekilde Netanyahu’nun ve Yahudilik için örnek olmayacak insanların yanlışları ve hataları yüzünden Yahudilik’e hakaret edilip, lekelenmeye çalışılıyor.

Ülkemizde Osmanlıcılık söylemi ile insanlar kandırılmıyor mu? Kandırılıyor. Bu insanlar tekrar Osmanlı canlansın, dünyada hüküm sürsün demiyorlar mı? Diyorlar.

Osmanlı yıkıldı ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu ama bu inanç ve söylem devam ediyor ve bu çok normal bir istekmiş gibi kabul ediliyor.

Kendimiz için birçok şeyi mübah görüp, başkaları için haram hükmünde kabul etmemiz normal mi? Bence değil.

İğneyi önce kendimize batıralım bakalım acıyor mu, ondan sonra çuvaldızı başkasına batırmanın planlarını yapalım derim.

SİNAN ESKİCİOĞLU

Tamamı için: http://www.ocakmedya.com/ocak_yazar/2019/04/10/din-ve-siyaset-turkiyede-ve-israilde/

 

  • BU SONUÇ İSRAİL TOPLUMUNUN İÇ VE DIŞ MESELELERDE NE KADAR KUTUPLAŞTIĞINI DA GÖSTERİYOR

 

İsrail halkının kısaca “Bibi” adıyla andığı Netanyahu’nun bu başarısının çeşitli nedenleri var. Kuşkusuz seçim sistemi ve bunun ufak sağcı partilere meclise girme imkânını vermesi bu nedenlerden biri. Diğer önemli bir faktör, Netanyahu’nun popülist ve sert politikalarının halkın desteğini kazanmasıdır. Son olarak Golan Tepeleri’nin resmen ilhak edilmesi, Batı Şeria’daki İsrail yerleşim bölgelerinin de İsrail egemenliği altına alınacağına dair açıklama bu desteği artırmıştır.

Bibi’nin Başkan Trump ile kurduğu sıkı bağların yanı sıra Rusya Devlet Başkanı Putin ile yürüttüğü diyalog, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle yakınlaşma jestleri de İsrail’deki popüleritesini artırmıştır. Seçim kampanyasında Netanyahu sürekli “güvenlik” temasını işlemekle de seçmen kitlelerini etkilemiştir.

Ancak, seçim sonucu İsrail’de herkesin Bibi ve aşırı sağcı müttefikleri gibi düşünmediğini de gösteriyor. Bu sonuç İsrail toplumunun iç ve dış meselelerde ne kadar kutuplaştığını da gösteriyor.

İsrail önümüzdeki birkaç hafta yeni hükümet kurma çabalarına odaklanacaktır. Bütün tahminler, Netanyahu’nun aşırı sağcı partilerle bir koalisyon üzerinde anlaşacağı yönündedir.

Bu arada ABD’nin öteden beri sözü edilen Ortadoğu barış planı üzerinde harekete geçmesi de bekleniyor. Bu planın, tarafları uzlaştırmaktan çok, birbirinden daha da uzaklaştırması ve yeni gerginliklere yol açması çok muhtemel. Her şeyden önce Filistin tarafı, prensipte artık ABD’den gelecek herhangi bir çözüm girişimini müzakere etmeyeceğini açıkça söylüyor. Hele Kudüs ve Golan ile ilgili çıkışlardan sonra...

Ancak Arap dünyası içinde de bir birlik olmadığı açık. Netanyahu’ya gelince, o da artık “iki devlet” formülünü ağzına bile almıyor ve kendi amaçlarına yönelik oldubittileri yaratarak yoluna devam etmeyi planlıyor.

Başta dediğimiz gibi, pratikte fazla değişen bir şey yok.

SAMİ KOHEN

Tamamı için: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/sami-kohen/israil-de-ne-degisti--2857219/

 

  • İSRAİL’İN DE HAKKINI ÇOK YEMEYELİM ÇÜNKÜ NETANYAHU GİBİ BİR SİYASETÇİ BİLE ÜÇ FARKLI DAVADAN HALEN YARGILANIYOR AMA HALKIN GÜVENLİK KAYGILARI VE SİYASETİN BU KAYGILARA “BEKA” KAVRAMI ÇERÇEVESİNDE VERDİĞİ YANIT BU YARGILAMALARIN SONUÇLANMASINI BİRAZ ZORLAŞTIRIYOR

Einstein’ı, Karl Marx’ı, Woody Allen’ı çıkarmış bir halkın demokratik süreçlerde daha nitelikli siyasal iktidarları üretmesi beklenmesi lazım ama demek beka sorunsalı İsrail’de bu sürecin önüne önemli bir set çekiyor.

İsrail’in de hakkını çok yemeyelim çünkü Netanyahu gibi bir siyasetçi bile üç farklı davadan halen yargılanıyor ama halkın güvenlik kaygıları ve siyasetin bu kaygılara “beka” kavramı çerçevesinde verdiği yanıt bu yargılamaların sonuçlanmasını biraz zorlaştırıyor.

Bugün radyodan İsrail seçimlerine ilişkin röportajları dinliyorum, Netanyahu’nun iktidardan inmesini ve yargılanmasını isteyen muhalifler Netanyahu’nun milleti güvenlik (beka?) kavramı çerçevesinde ikiye böldüğünü, kamplaştırdığını, bizden olanlar ve olmayanlar diye ayrıştırdığını, kendisini eleştirenleri düşman olarak nitelediğini ve bu durumun kabul edilemez bir durum olduğunu söylüyorlar.

Bugünkü (dünkü) İsrail seçimlerinden bir koalisyon çıkması bekleniyor ama muhtemelen Netanyahu başbakanlık koltuğunu yine bırakmayacak.

Netanyahu Batı Şeria’yı ilhak edeceğini ifade ederek seçimlere gitti, bunu da unutmayalım, dış politikada da ABD’nin bugüne kadar görülmeyen bir desteğini arkasına alıyor.

Golan tepeleri konusunda Netanyahu’nun aldığı pozisyonun ABD tarafından nasıl desteklendiği ortada.

ABD içinde de Yahudi lobisinin, güçlü ekonomik çevrelerin Netanyahu’ya desteği malum ama önemli Yahudi entelektüelleri arasında da ABD’nin İsrail politikasının orta vadede ABD’nin çıkarlarına hizmet etmediğini ifade eden çok sayıda da kişi var.Yaklaşık on beş sene önce bu konuda önemli bir makale yayınlayan iki Yahudi öğretim üyesi çok önemli bir üniversitede bile kadrolarını kaybettiler ama aynı zamanda İsrail’in ördüğü duvarın arkasından İsrail tarafına taş atan ünlü akademisyen Edward W. Said kendisinin üniversiteden uzaklaştırılmasını isteyen Yahudi lobisinin tüm çabalarına rağmen Columbia Üniversitesi yönetimi tarafından korundu.Bu açıdan da ABD karmaşık ama ilginç bir ülke.

O süreçte Columbia Üniversitesi rektörünün açıklamasının Türkiye’de başta YÖK Başkanı olmak üzere rektörlerin de odasına asılması gerektiğini de düşünüyorum.

Golan tepeleri sürecinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Netanyahu için kullandığı ifadeler hafızalarda ama seçim süreçlerinde kullandıkları güvenlik-beka argümanları da çok fazla benzeşiyor doğrusu.

Kanımca iki liderin benzeşen yönleri farklılaşan yönlerinden daha fazla.

Eser Karakaş

Tamamı için: https://www.artigercek.com/yazarlar/eserkarakas/yahudi-halki-netanyahu-ve-beka

 

  • BAŞBAKAN NETANYAHU ALEYHİNE AÇILMIŞ SUİSTİMAL SORUŞTURMALARININ NASIL YÜRÜYECEĞİ VE ALEYHİNE DAVA AÇILMASININ İSRAİL SİYASETİNİ NASIL ETKİLEYECEĞİ DE, DÜNKÜ SEÇİMLERE RAĞMEN, DAHA AÇIKLIK KAZANMIŞ DEĞİL

9 Nisan seçimleri sonuçlarının kesinleşmesinin ve resmi olarak açıklanmasının bir süre daha alacağı anlaşılıyor. Eski Genel Kurmay Başkanı Benny Gentz’in  Mavi Beyaz Partisi İsrail Parlamentosu Knesset’te en fazla sandalyeye sahip duruma gelse bile, Başbakan Netanyahu’nun Knesset’te bir koalisyon hükümeti kurmaya daha yakın olması önümüzdeki günlerde İsrail’de ilginç gelişmelerin ortaya çıkabileceğine işaret ediyor. Başbakan Netanyahu aleyhine açılmış suistimal soruşturmalarının nasıl yürüyeceği ve aleyhine dava açılmasının İsrail siyasetini nasıl etkileyeceği de, dünkü seçimlere rağmen, daha açıklık kazanmış değil.

9 Nisan seçim sonuçlarının kesinlik kazanmasından sonra İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’in yeni İsrail Hükümetini kurmaya en yakın kişiyi yeni Başbakan adayı olarak görevlendirmesi gerekiyor. Yeni Başbakan adayının yeni İsrail Hükümetini kurmak için toplam 42 gün süresi olacak. Bu kişi bu süre içinde hükümeti kuramazsa Cumhurbaşkanı Revlin’in bu kez yeni bir Başbakan adayını görevlendirmesi gerekecek. Bu kişiye ise yeni hükümeti oluşturması için 28 günlük bir süre tanınıyor.

Bazı gözlemciler,  Mavi Beyaz ve Likud Partileri arasında temelde çok büyük bir “fark” olmadığını ve (Netanyahu aleyhine açılacak dava durumuna göre) bu iki partinin “büyük” bir koalisyon oluşturmasının da mümkün olduğunu ifade ediyorlar. Bu gözlemciler böyle bir koalisyonun İsrail için iyi bir çıkış olabileceğine de inanıyorlar.

Esasen Mavi Beyaz ve Likud Partileri arasında Filistin sorununa bakışta temelde önemli bir fark bulunmadığı ve 9 Nisan seçimlerinde Filistin sorununun çözümünün seçmen için önemli bir faktör olmadığı da işaret edilen diğer bir husus. Geçmişte “İki Devletli Çözümü” desteklediği düşünülen İşçi Partisi’nin bu seçimlerde sadece % 5 civarında oy aldığı ve 6 milletvekili çıkartarak Knesset’te 6. parti durumuna düştüğü yönündeki ilk seçim sonuçları da bu gerçeği ortaya koyuyor.

OĞUZ ÇELİKKOL

Tamamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oguz-celikkol/israil-secimleri-ve-bolgesel-yansimalari-41178852

 

  • HER HALÜKARDA İSRAİL, ÜLKE TARİHİ BOYUNCA EN UZUN SÜRE LİDERLİK KOLTUĞUNDA OTURAN VE YOLSUZLUK DAVALARIYLA DİKKATİ DAĞILACAK NETANYAHU’YLA KUTUPLAŞMANIN YENİ BİR SAFHASINA GİRİYOR

Netanyahu büyük ihtimalle şu ana kadarki en sağcı hükümetini oluşturacak. Bununla birlikte, yaklaşan suçlayıcı tehditler sırasında koalisyon ortaklarını gemide tutmak için onların isteklerini yerine getirme baskısı altında olacak.

Sözünü sakınmayan solun ve Arap partilerin parlamentoda güçlü bir şekilde temsil edilmeyişinin, Netanyahu’nun seçim öncesindeki tartışmalı vaatlerini yerine getirmeyi kolaylaştıracağını düşünebilirsiniz. Sağın istediği ancak uluslararası hukuka göre yasadışı olan Batı Şeria’nın bölgelerinin tek taraflı ilhakı gibi.

Açıkça görülüyor ki bu Filistinlilerle olan barış beklentisi için iyi bir alamet değil. Bilhassa Filistinliler arasında ABD Başkanı Donald Trump'ın önümüzdeki aylarda sunması beklenen “yüzyılın anlaşması” barış planına dair çok az umut olduğunu göz önünde bulundurduğumuz zaman.

Seçim öncesinde, Trump İsrail’in 1967’de Suriye’den zorla aldığı Golan tepelerindeki hakimiyetini ihtilaflı bir şekilde tanımıştı. Bu Netanyahu’nun popülerliğini artırdı ancak aynı zamanda Batı Şeria’da benzer eylemler gerçekleşebileceği yönünde korku da yarattı. 

Trump, halihazırda İsrail’deki ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak, şehri tartışmaya açık bir şekilde İsrail’in başkenti olarak tanıdı ve Birleşmiş Milletler’in (BM) Filistinli mültecilere sağladığı yardımı kesti. 

Netanyahu’nun seçim öncesindeki son hediyesi (Netanyahu tarafından atılan İbranice bir tweette de belirtildiği gibi) Trump’ın İranlı devrim muhafızlarını terör örgütü olarak isimlendirmesiydi. Oy kullanma yerleri açılmadan saatler önce, Netanyahu ettiği bir talebi Trump’ın “karşıladığını” söyledi. Doğrudan İsrail/Filistinle alakalı olmasa da bu 2 liderin bölgedeki plan ve çıkarlarının uyuştuğunun bir göstergesi.

Tüm bunlar göz önüne alındığında Batı Şeria’nın kısmi veya tamamen ilhak edilmesi durumunda Trump ne kadar itiraz ederdi?

Her halükarda İsrail, ülke tarihi boyunca en uzun süre liderlik koltuğunda oturan ve yolsuzluk davalarıyla dikkati dağılacak Netanyahu’yla kutuplaşmanın yeni bir safhasına giriyor.

Bunların hepsi endişe verici bir barış süreci yoldayken gerçekleşiyor.

2019 bir dönüm noktası olacak.

BEL TREW

Tamamı için: https://www.independentturkish.com/node/22361/yazarlar/netanyahunun-tekrar-se%C3%A7ilmesi-israil%E2%80%99i-daha-da-b%C3%BCy%C3%BCk-bir-kutupla%C5%9Fma-safhas%C4%B1na

 

  • İSRAİL’DE KİMİN BAŞBAKAN OLACAĞI, ÜLKEYİ HANGİ HÜKÜMETİN YÖNETECEĞİ İSRAİL KADAR BÜTÜN ORTA DOĞU İÇİN ÖNEMLİDİR

Basında konuyla ilgili yer alan yorum ve haberler Trump Yönetimi’nin “asrın planının”  Gazze’de kurulacak bir Filistin devletini esas alacağını, Batı Şeria’nın önemli bir bölümünün İsrail’e bırakılacağını, buna karşılık Mısır’ın Sina Yarımadası’ndan bir bölüm toprağı kurulacak bu Filistin Devleti’ne bırakacağına işaret etmektedir.

Böyle bir planın Filistinliler tarafından kabul edilmeyeceği, Arap ülkeleri halklarında da büyük bir tepki yaratacağı açıktır. Trump Yönetiminin Filistinlilerin ve Arap halklarının “kontrolü” ve planın “benimsetilmesi” için (başta Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere) Vaşington’a bağlı Arap rejimlerine “güvendiği” de basında vurgulanan diğer bir husustur.

İsrail’de kimin Başbakan olacağı, ülkeyi hangi hükümetin yöneteceği İsrail kadar bütün Orta Doğu için önemlidir. Filistin sorunu ve İsrail-İran ilişkilerinin alacağı şekil bölge istikrarını yakından ilgilendirmektedir. ABD’nin aldığı İran Devrim Muhafızlarını terörist örgüt olarak kabul eden son karardan sonra ABD-İsrail ve İran rekabet ve gerginliğinin Lübnan, Suriye ve Irak’a yayılması, sıcak çatışmalara dönüşmesi olasılığı daha da artmıştır. Bütün işaretler (ikisi Türkiye’nin kara, biri deniz komşusu olan) bu üç ülkenin ABD tarafından desteklenen İsrail ile İran arasındaki çatışmanın merkezinde olacağını göstermektedir.

OĞUZ ÇELİKKOL

Tamamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oguz-celikkol/3-ulke-3-secim-41183973

 

Pesah - Arşivlerden

 

  • TATSIZ TUZSUZ ŞU HAMURSUZU NİYE SEVİYORUM? – MÜGE AKGÜN

Hamursuza gelince, Yahudi komşularımızın Pesah bayramını da hamursuz yüzünden onlar kadar heyecanla beklerdim. İlk kez bir mahalle arkadaşımın oyun oynarken “bizim bayram ekmeğimiz bu” diye paylaştığı günkü tadını hiç unutamam. Sonra benimle uzun süre Yahudi olsun olmasın bu sevgimi bilen herkes dalga geçti “bu tatsız tuzsuz şeyin neyini seviyorsun?” diyerek.

Olsun, ben ona sevgimi hiç kaybetmedim, yurt içinde ya da dışında nisan ayında raflara çıkmaya başlayınca hemen alır, hatta son kullanma tarihine bakıp depolarım. Hafta içinde yine raflarda hamursuz ekmek ‘matza’yı görünce elim uzandı ve o an düşündüm.

Aslında geçmişten bugüne Türkiye kültürünün çok önemli bir parçası olan Yahudi toplumu, adetleri gelenekleri görenekleri konusunda artık ne kadar az şey biliyoruz. Hamursuz bayramı Pesah, nisanın ilk haftasında başlıyor ve bir hafta sürüyor.

Pesah, İsrailoğullarının kölelik ve esaretten kurtulmak için Mısır’dan kaçışı anısına kutlanan bir bayram. O kadar aceleyle evlerini terk ederler ki ekmekleri mayalayacak vakitleri bile olmaz. Bu yüzden de bayram süresince yedi gün mayalı hiç bir şey yenmez.

Pesah bayramı dini inancı güçlü olsun ya da olmasın tüm Yahudiler tarafından kutlanıyor. Aileler mutlaka bayramın ilk akşamı ‘seder’ adı verilen yemekte bir araya geliyor.

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/muge-akgun/tatsiz-tuzsuz-su-hamursuzu-niye-seviyorum-1333278/

 

  • PESAH (HAMURSUZ) BAYRAMI’NIN EVRENSEL MESAJI – MUSA DEDE

Pesah sofrasında en küçük çocuk bendim. Hamursuz pesah ekmeği ‘matsa’yı bir beze sarmış, bohçalamış, dua boyunca taşımam için sırtıma vermişlerdi. Çölde Musa’nın peşinde yürüdüğümü hayal ederdim bohçamla… Masadaki büyük tepsinin üzerinde, hamursuz matsa ekmeği, atalarımızın çektiği acıların anısına acı otlar, gözyaşlarını temsilen tuzlu su veya sirke, Hz. Allah’ın Mısır üzerine yağdırdığı belaların bize zarar vermeden üzerimizden atlaması için kesip kanıyla kapılarımızı işaretlediğimiz kurbanı temsilen bir parça kurban eti ve köleliğimizde yapı işlerinde kullandığımız harç ve tuğlaları temsilen de ‘haroset’ denilen bulamaç vardı. Hep birlikte küçük parmaklarımızla bir ucundan tutup tepsiyi havaya kaldırdık ve rahmetli büyükbabam yüksek sesle şöyle dedi: “İşte Mısır ülkesinde atalarımızın yediği sefalet ekmeği. Her aç olan gelip yiyebilir! Fakirler gelsinler bizimle beraber Pesah’ı kutlasınlar! Mübareksin sen Tanrım, dünyanın kralı Rabbim! Yeni ilahilerle kurtuluşumuzu, ruhumuzun hürriyetini seslendirerek seni methedelim! Mübareksin sen Tanrım, İsraeloğulları’nı kurtardın! Amin…

http://www.hurriyet.com.tr/pesah-hamursuz-bayrami-nin-evrensel-mesaji-22884144

 

 

Netten okumalar

 

  • “HAYAT MI YOKSA TİYATRO MU?”: NAZİLER’İN KATLETTİĞİ RESSAM CHARLOTTE SALOMON

https://gazetekarinca.com/2019/04/hayat-mi-yoksa-tiyatro-mu-nazilerin-katlettigi-ressam-charlotte-salomon/

 

  • RAŞEL'İN 70 YILLIK HAYALİ GERÇEK OLUYOR - MUHAMMED EMİN CANİK

https://www.alaturkaonline.com/raselin-turkiye-hasreti-69-yil-sonra-sona-eriyor/

https://www.dailymotion.com/video/x75qibz

 

  • 20. YÜZYILDA İRAN YAHUDİ TOPLUMLARI VE POLİTİKLEŞME – NESİ ALTARAS

http://www.avlaremoz.com/2019/04/09/20-yuzyilda-iran-yahudi-toplumlari-ve-politiklesme-nesi-altaras/

 

  • İSRAİL SEÇİMLERİ: NETANYAHU 5.KEZ BAŞBAKAN OLMAYA YAKIN - KONUK: İVO MOLİNAS

https://www.youtube.com/watch?v=QKZhjfj1ABs

 

  • MERCEK ALTI: İSRAİL, SUDAN L 12.04.19 (İVO MOLİNAS)

https://www.youtube.com/watch?v=3ykgBRu7b9Y&t=27s

 

  • "NETANYAHU KAZANSA DA HAKKINDAKİ SORUŞTURMALAR NEDENİYLE İŞİ KOLAY DEĞİL" – KAREL VALANSİ

https://t24.com.tr/haber/israil-de-secim-sonuclarinin-olasi-etkileri,816230

 

  • ‘STRUMA’NIN HAZİN HİKÂYESİ - NİLÜFER TÜRKOĞLU

http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/strumanin-hazin-hikayesi-41180853

 

  • 'İSRAİL, ARAP BAHARINI FIRSATA ÇEVİRDİ' - GÜLSÜM İNCEKAYA

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-arap-baharini-firsata-cevirdi/1446445

 

  • MADAM AMATİ’NİN HİKÂYESİ: KIRMIZI RUJUN VE KEMANIN İZİNDE – EMEK EREZ

https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2019/04/11/madam-amatinin-hikayesi-kirmizi-rujun-ve-kemanin-izinde/

 

  • BENAROYALAR KİMDİR? - ANNA BOİKO-WEYRAUCH (ÇEVİRİ: NESİ ALTARAS)

http://www.avlaremoz.com/2019/04/14/benaroyalar-kimdir/

 

  • BU KUDÜS BİLİNENDEN ÇOK FARKLI! ÇATIŞMALARIN KENTİNİN HİÇ GÖRMEDİĞİNİZ YÜZÜ – BETÜL KURUCU

https://www.mynet.com/bu-kudus-bilinenden-cok-farkli-catismalarin-kentinin-hic-gormediginiz-yuzu-190101148639

 

Takılan tweetler

 

Türk Dış Politikası‏ @TrDisPolitika 6 May 2017

Daha fazla

24 Şubat 1942: Türkiye'nin boğazlarda demirlemesine izin vermediği 700 küsür Yahudiyi taşıyan #Struma gemisi Sovyetler tarafından batırıldı

21 Nisan 1942: #Struma gemisinin batırılması nedeniyle gelen eleştiriler üzerine dönemin Başvekili Refik Saydam "Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez" ifadelerini kullanmıştır.

 

https://twitter.com/TrDisPolitika/status/870923547178401792

 

Türk Dış Politikası‏ @TrDisPolitika 14 Nis

Daha fazla

Şubat 1942: Nazi Almanya'sına krom sattığı için kara listeye alınan Koç şirketi, Karadeniz'de batırılan Struma gemisindeki Segal ailesini gemiden kurtarması karşılığında kara listeden çıkarılır

 

https://twitter.com/TrDisPolitika/status/1117475583125012480

 

ÇanakkaleDemokrat‏ @ilhanbalkankaya 9 Nis

Daha fazla

Çanakkale de Türk Musevi Mahallesi'nde zamana meydan okuyan bir ev.......

 

https://twitter.com/ilhanbalkankaya/status/1115591188826873857

 

otisabi‏ @otisaga 14 Nis

Daha fazla

Türkiye'deki gayrimüslüm nüfusu hangi aralıktadır?

 

https://twitter.com/otisaga/status/1117301254810521600

 

Samir Babaoğlu‏ @samirbabaoglu 14 Nis

Daha fazla

İshak Davudoviç Buhara'da Lebi Havuz'un yanındaki eski Sinagog'da çalışıyor. Mesleği geolog. Tacik okulunda okumuş. Tacikçe ve Rusça biliyor. Oğulları İsrail'de yaşıyor. "İki sefer gittim Tel Aviv'e ama havası bana yaramadı. Buhara'dan başka yerde yaşayamam" diyor.

 

https://twitter.com/samirbabaoglu/status/1117346399534878720

 

Eren Kotil‏ @KotilEren 10 Nis

Daha fazla

Kudüs'te Hazar Türklerine ait bir sinagog. İçerisinde ise Kırım aksanıyla Türkçe konuşan güzel insanlar.. Bizler kardeşiz.

 

https://twitter.com/KotilEren/status/1116059623046504448

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün