Obsesif - Kompulsif Bozukluk

Virgina Woolf, “Bu dünyadaki en mutsuz insanlar başkalarının ne düşündüğünü takıntı haline getirenlerdir” demiş.

Yaşam
6 Şubat 2019 Çarşamba

Uzman PSK. Jilda Abravay

Anksiyete bozuklukları kategorisinde sınıflandırılan (Obsesif - Kompulsif Bozukluk) OKB 1960’lara kadar kronik ve iyileşemeyen bir hastalık olarak algılanıyordu. Ancak 1990’ların başında birbirinden bağımsız iki gelişme bu fikrin değişmesine neden oldu. Bunlardan biri etkili ilaç tedavisi, diğeri ise davranışçı tedavi yöntemlerinden olan karşı karşıya getirme metodunun başarılı uygulanmasıydı. Bu metot özellikle obsesyonların tedavisinde etkili oldu.

Obsesyonlar bireyin kabul edemediği, tekrarlayıcı düşünce ve imgelerdir. Bu düşünce hali kişide sıkıntıya yol açar ve kişi sürekli olarak bunlara karşı direnmeye çalışır. İstenmeyen ve otomatik olarak ortaya çıkan bu zihinsel olaylar, genellikle kişinin kontrolü dışında olarak algılanır ve itici, gereksiz, çirkin olarak değerlendirilir. Yapılan araştırmalara göre obsesyonların kompulsyonlarla beraber görüldüğü tespit edildi. Obsesif kişilerin en önemli özelliği kişinin onlara direnmesidir. Genelde bu kişiler davranışlarını bastırmaya ve kovmaya yönelik tepkiler verir. OKB’li kişi düşüncelerinin kendi kafasının ürünleri olduğunu, dışarıdan kafasına sokulmadığını gayet iyi bilir. Obsesyonların bu özelliği onların diğer psikotik bozukluklarda görülen kontrol algıları ve düşünce karmaşası gibi daha patolojik düşüncelerden farklı olmasını sağlar. Obsesyonların temel özelliği kişiden kaynaklanması iken dış uyarıcıların bunları ortaya çıkarmadaki etkisi büyüktür. Çevredeki birçok uyarıcı, örneğin insanlar, keskin nesneler, bazı kelimeler obsesif düşünceyi ortaya çıkarabilir.

Obsesif düşüncelerin sıklığı bireyin içinde bulunduğu duygu durumuyla değişir. OKB’de sıklıkla görülen obsesif kuşkulanmalardan biri de el temizliğidir. Örneğin elim temizlendi mi, temizlenmedi mi biçimindeki obsesif düşünce genellikle ilk takılmadır. Duygusal tepkilere neden olan ise başlangıçtaki obsesif düşünceler değil asıl bu takılmaların yol açtığı otomatik düşüncelerdir. Bu düşünceler, kişisel anlamı olan olası bir zarardan sorumluluk duymayla ilgilidir. Eğer kişi olabilecek bir zarardan kendinin sorumlu olduğunu düşünüyorsa, olumsuz duygusal tepkiler ortaya çıkacaktır. Birçok obsesif hastanın sürekli olarak gelecekteki olaylarla ilgili teminat araması, sorumluluğu başkalarına yayma çabası olarak algılandığında, bu davranış çok daha anlaşılır olmaktadır. Böylece başkalarına ya da kendine zarar verme düşünceleri olan hasta, genellikle bütün ayrıntılarıyla başkalarının da bu düşünceleri bilmesini sağlayarak sorumluluğu azaltmaktadır. Yakınları, doktoru, psikoloğu hastanın mikrop taşıyabilecek bir şeye dokunduğunu, sonra da başkalarının dokunabileceği şeyleri ellediğini bilirlerse sorumluluğu bir dereceye kadar paylaşmış olmaktadırlar.

Çevrede düşünceleri tetikleyebilecek çok sayıda uyarıcı bulunur. Ancak birçok obsesif hasta bu uyarıcılarla karşılaşmamak için önlemler alırlar. Bu kaçınmalar açık ya da gizli olabilir. Bu aşamada kaçınmalarda hastanın davranışının fobik bir davranıştan hiçbir farkı yoktur. Ancak bu stratejiler kaçınmalar bazen yeterli olmaz ve obsesif düşünceyi düşünmemeye çalışmak bu düşüncelerin sıklığını arttırır.

Günlük işlerini, mikrop bulaşacak kaygısıyla yapamayan ve el yıkama takıntısı geliştirmiş bir hastayla, el yıkamadığı durumlarda kendisine mikrop bulaşma olasılığının ne kadar az olduğunu tartışmak hiçbir işe yaramaz; tam tersine davranışlarını arttırır. Bunun yerine akılda tutulması gerekenler şunlardır:

λ Bir eylemi düşünmek yapmakla aynıdır.

λ Birey düşüncelerini kontrol edebilmelidir. Sorumluluklar koşullara bağlı olarak değişmez. Bir insana ya da kendine olabilecek bir zararı önleyememek, zarara neden olmakla aynı şeydir gibi temel işlevsel olmayan varsayımlarına yöneltmektir.

Virgina Woolf, “Bu dünyadaki en mutsuz insanlar başkalarının ne düşündüğünü takıntı haline getirenlerdir” demiş. Kendi düşüncelerimiz, kendi kararlarımıza güvenerek sağlıklı kararlar alacağımız güzel bir yaşam hepimizin hayali. Hayali gerçeğe dönüştürmek hepimizin elinde...

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün