Yan yana olmayı başarabilecek miyiz?

RUMVADER’in Avrupa Birliği tarafından desteklenen ‘Geçmişte oluşan mesafeleri aşmak, birlikte ortak gelecek inşa etmek’ temalı, ‘Yanyana Ortak Bir Gelecek’ başlıklı final sempozyumu 20 Ekim Cumartesi günü Galata Rum Okulunda düzenlendi.

Toplum 1 yorum
24 Ekim 2018 Çarşamba

RUMVADER’in Avrupa Birliği tarafından desteklenen ‘Geçmişte oluşan mesafeleri aşmak, birlikte ortak gelecek inşa etmek’ başlıklı, ‘Yanyana Ortak Bir Gelecek’ temalı final sempozyumu 20 Ekim Cumartesi günü Galata Rum Okulunda düzenlendi.

 

Proje sorumlusu Laki Vingas, sempozyumun açılışında, geçen yıl proje için yola koyulduklarını, İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Samsun, Gaziantep, Mardin Midyat, Kayseri, Samsun, Gökçeada ve Hatay’ı dolaşarak, belgesel film çektiklerini, kamu spotları oluşturduklarını, üniversitelerde ve sosyal tesislerde gençlerle buluştuklarını, sivil toplum örgütlerinin de desteğiyle atölye çalışmaları yaptıklarını, sergiler düzenlediklerini anlattı. Toplumlar arasında mesafeleri aşmanın tek yolunun sivil toplum kuruluşlarının aktif, kararlı, bilinçli ve demokratik bir şekilde çok sesliliğe yönelerek yeni alanlar yaratacak girişimlerde bulunmaları olduğunu belirten Vingas, “RUMVADER olarak Boyacıköy Ermeni Kilisesi Vakfıyla birlikte ülkemizin ortak tarihiyle bugün arasında oluşan mesafeleri aşmak üzere bu projeyi geliştirdik. Temel amacımız ‘azınlık’ diye tanımlanan toplumlarımızın tarihi, kültürü ve bugünkü ilişkileri açısından bilgi eksikliğini azaltmak ve diyaloğu güçlendirmektir” diye konuştu.

SÜRDÜRÜLEN BİR DİYALOG EMPATİYİ ARTIRIR

Vingas, AB destekli projenin diğer ortaklarının Türkiye Yahudi Toplumunu temsilen Şalom Gazetesi, İstanbul Süryani Kadim Vakfı, Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı, İmroz Eğitim ve Kültür Derneği, Malatyalı Ermeniler Derneği ve Kültürel Mirası Koruma Derneği olduğunu kaydetti. Öncelikli hedef gruplarının üniversite gençleri, akademisyenler ve farklı dinlere mensup toplumların temsilcileri olduğunu aktaran Vingas, ilk faaliyetlerine Heybeliada Aya Triada Manastırında dört günlük bir kampla başladıklarını, gençlik atölyelerine kolaylaştırıcı olarak katılacak 17 gencin proje ve deneyimsel eğitim konularında bilgi edinmelerinin sağlandığını söyledi. Vingas, şöyle devam etti: “Toplumları ayrıştıran ve ötekileştiren anlayışların üstesinden gelmek istiyorsak, diyaloğu geliştirmek zorundayız. Sorunların çözümüne yetmese de sürdürülen bir diyalog empatiyi artırır, çözümü kolaylaştırır. Projemizde ısrar etmemizin temel amacı ülkemizdeki diyaloğu güçlendirmek, doğrudan temas etmek ve gençlerin ortak değerlerle geleceklerini inşa etmelerine olanak sağlamaktır. Bizler sonuçtan mutluyuz. Yan yana da olduk can cana da.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinalis ise Türkiye’deki azınlık toplumlarının anlaşılmasına yönelik projenin AB’nin Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına destek olması açısından taahhüdünü net bir şekilde gösterdiğini söyledi. AB’nin bu alandaki amaçlarından birinin kültürler arası diyaloğu ve etkileşimi artırmak olduğunu vurgulayan Vinalis, şunları kaydetti: “Farklı toplumlar arasında diyaloğu kolaylaştırmak için sivil toplum kuruluşlarının katkısının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda toplumun farklı kesimleri arasındaki hoşgörüyü artırmak açısından da çok önemli. Son iki yıldır RUMVADER ve ortakları çok güzel sonuçlar elde ettiler. Özellikle de gençleri aralarına alarak, Müslüman olmayan azınlıklarla bir araya geldiler ve fikir alışverişinde bulundular. Türkiye’deki dil çeşitliliği konusunda sosyal medya çalışması başlattılar ve birçok kişiye ulaştılar.”

Boyacıköy Surp Yerits Mangants Kilisesi Vakfı Başkanı Nazaret Özsahakyan ise azınlıklarla ilgili projelere daha çok destek verilmesi gerektiğini belirtti. RUMVADER Başkanı Andon Parizyanos da projeye katkı sunan herkese teşekkürlerini sundu. Sempozyumun, ‘Türkiye’nin Uçlarında Yanyana Tecrübeleri’ başlıklı bölümünde iki öğrenciden bugün 80’i aşan mevcuda ulaşan Gökçeada Rum Lisesi Müdür Yardımcısı Ömür Gökakın adanın hareketlenen sosyal hayatından örnekler sundu. Barsavmo Polat ile Adıyaman ve Çevre İlleri Süryani Metropoliti Melki Ürek Adıyaman’da yaşayan Süryani ve diğer Hristiyanların yaşamından bahsetti. Proje kapsamında ‘Tanıtma değil Tanışma’ sloganıyla Türkiye’yi gezen gençlik atölyesi gönüllüleri deneyimlerini paylaştı. ‘Gündelik hayattan sosyal medyaya, kültürel farklılıkların bugünü’ başlıklı oturumda söz alan gazeteci Serdar Korucu sosyal medyada kültürel farklılıklara yönelik nefret söylemlerine dair örnekleri paylaştı. Korucu bu söylemlere karşı cezai müide uygulanmadığının altını çizdi. ‘İstanbul’da Az(ınlık) Olmak’ araştırmasını kitaplaştıran Özgür Kaymak 200 kişiyle yaptığı görüşmelere dair bilgi verdi.

Rita Ender ise Aile yadigârı objeler üzerinden Yahudi gençlerle yaptığı söyleşileri bir kitapta topladı. Ender, bu objeler üzerinden oluşan kültürel belleğe dair bir konuşma yaptı.

Final sempozyumuna AK Parti Grup Başkanvekili Av. Özlem Zengin de katıldı. Lozan’dan itibaren Türkiye tarihinin yaralarla dolu olduğunu dile getiren Zengin, orada tanımlanan bazı maddelere bakıldığında özenli bir yaklaşım olduğunu ve azınlık gibi bugün çok kolay kullanılan bazı kelimelerin kullanımından imtina edildiğini vurguladı. “Önemli olan çoğunluk veya azınlık olmak değil, bir olmak” diyen Zengin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir olmak, bir kişinin hakkını korumak için tek başına yeterlidir. Kurumlar ve anlaşmalar bize belli bir çerçeve çiziyor fakat bu çerçeve her şeyin hayata geçirilmesi için yeterli değil. Onun hayata geçirilmesi için biz bireysel olarak yapmamız gereken sorumluluklarımız var. Kendimizden ziyade kurumlardan eylem beklediğimizi görüyorum. AK Parti’nin 2002 yılında iktidara geldikten sonra yaptığı en önemli işlerden biri vakıf mallarıyla ilgili düzenleme yapmaktı, vakıf mallarının iadesi konusunda tarihi bir adım attı. Daha evvel kullanım imkânı olmayan, atıl kalmış dini ritüeller için kullanılan birçok mekânın tekrar hayat bulması için büyük bir gayret sarf etti. Özgür bir ortamda insanların inanma, eğitimini alma, ifade hürriyetini yerine getirebilmesi ve geriye dönük olarak da mevcut yaraların ihyasıyla alakalı bir adım attı.”

Türkiye’nin cami, kilise ve sinagogun yan yana olduğu nadir ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Özlem Zengin, Türkiye’de yaşamanın büyük bir şans olduğunu, bu topraklarda biriktirilen farklılıkların farkında olunması gerektiğini söyledi.

FARKLILIKLARIN FARKINDALIĞINDA OLMAK

Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve proje danışma kurulu üyesi olan İvo Molinas’ın modere ettiği bu bölümde Avukat Kezban Hatemi de yanyana olmanın bir hükümetin siyasi gündeminde bulunduğu müddetçe sorun olmadığını dile getirdi. Fakat hükümetlerin gelip geçici olduğunun altını çizen Hatemi, bu sebeple hukuk devleti bilincinde olunması gerektiğine dikkati çekti. Herkesin eşit vatandaş ilkesi içinde yer alacağı ve devletine güveneceği, yaşam hakkının asla herhangi bir nedenle sınırlanmayacağı hukuk devletinin önemini vurgulayan Hatemi, şunları kaydetti: “Yanyana projesi farklı kimlikleri, birbirinden ayırt olmayan insanları bir araya getirerek, aynı olduğumuzu, aynı olmasak bile özdeş olduğumuzu gösteriyor. Farklılıkların farkındalığında olmak Allah’ın lütfu. İstanbul gibi 6 bin yıl geriye doğru çağ açıp çağ kapayan bir şehirde multi kültürlerle, çok renklilik ve seslilikle büyüdüğümüz bu alanı çok iyi muhafaza etmeliyiz. Neleri kaybettik diye bakmalıyız. Göçler, yangınlar, depremler, savaşlar, barışlar, hepsi bir arada. İşte bu hataları yapmamak üzere yan yana durmalıyız. Bu farklı inançları, kutladığımız farklı bayramları, bir arada olmanın yollarını gelecek nesillere öğretmek zorundayız.” Sempozyumun kapanış konserinden önce projenin amaçları ile örtüşen Deniz Özden imzalı ‘Cemile’nin Takıntısı’ adlı kısa filmi gösterildi. ‘Ezgiler Yanyana’ başlıklı kapanış konserinde ise Ermeni bestekârların Türkçe ve Ermenice eserleri, Türkiye Yahudilerinin özgün dili olan Ladino ezgileri, Rebetiko şarkıları seslendirildi.

Azınlıkların tarihi, kültürü ve bugünkü ilişkileri açısından korkuyu ve bilgisizliği azaltmak amacıyla başlatılan Yanyana projesi ile kültürler arası diyaloğun güçlendirilmesi, farkındalığın artırılması ve ön yargıların kırılması hedefleniyor.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün