Gili Yalo özgün müziğiyle Sound Ports Festivali’ndeydi

Bağımsız sanat, kültür ve müzik festivali ‘Sound Ports İstanbul’un üçüncüsü 13-14 Ekim’de gerçekleşti!

Işıl AMANOEL Sanat
17 Ekim 2018 Çarşamba

Festival, ‘Empower One Another’ teması ile Bomontiada’daydı! Festival kapsamında, İstanbul’da ilk konserini veren Psikedelik Afrika müziğinin Etiyopya asıllı, İsrailli yıldızı Gili Yalo’ya konseri öncesinde merak ettiklerimizi sorduk.

 Gülbaba Music organizasyonun desteğiyle disiplinler ve kültürlerarası paylaşımlara, olumlu insanlara ve pozitif düşünmeye adanmış bir sanat ve müzik festivali olan Sound Ports İstanbul, 13 Ekim’de Afrika müziğinin yeni yıldızı, İsrail’in genç ve başarılı müzisyenlerinden Gili Yalo’yu ağırladı.

Etiyopya köklerini soul, funk ve caz gibi müziklerle birleştiren sanatçı, ünlü müzik üreticileri Beno Hendler ve Uri Kinrot (Boom Pam) ile işbirliği yapıyor. Gili’nin müziği, hem İngilizce hem de Habeşistan dilindeki şarkı sözleri ve müthiş sesinin eşlik ettiği olağanüstü zengin melodilerden oluşuyor. Gili Yalo’nun müziği, öncelikle kişisel hikâyesinden ilham almış.

Bu anlatması gereken bir hikâye… Musa Operasyonu, 1984’te bir kıtlık sırasında Sudan’dan gelen Etiyopya Yahudilerinin gizli tahliyesiydi. Bu Etiyopyalı Yahudiler, kendi topraklarından kaçarak Sudan’daki mülteci kamplarına yürüdüler. Ailesiyle birlikte Gili Yalo da bu tehlikeli yolculuğu yaparak, çölden ‘Vaat Edilmiş Topraklar’a ulaştı. Bu yorucu ve duygusal yolculuk boyunca müzik, Gili ve ailesini amaçlarına doğru ilerlemeye, bu yolu bitirmeye teşvik etti.

Gili Yalo’nun grubu gitar, bas, klavye, davul ve trompetçi olmak üzere beş müzisyenden oluşuyor. Bugün Yalo’nun müziği geleneksel Etiyopya müziğine yeni bir anlam kazandırıyor. Sanatçı büyük ilgi gören ilk albümünü, Dead Sea Recordings ile piyasaya sürdü. Onun albümü dünya çapında ilgi gördü.

5 yaşındayken İsrail’e taşınmışsınız. Etiyopya köklerinize nasıl bağlı kaldınız ve müziğinize nasıl yansıyor?

Etiyopya köklerimle yeniden bağlantı kurmam uzun zaman aldı. 27 yaşındayken beni şok eden bir ırkçılık davası ile karşılaştım. Bundan önce de ırkçılık olayları yaşamıştım ama bu seferki olağandışıydı.

İsrail’deki şehirlerden birinde bulunan bir binada tüm daire sahipleri ve kiracılar aralarında bir sözleşme imzalamış. Bu sözleşmeye göre Etiyopyalılara daire kiralamak veya satmak yasaklanmıştı. Sanırım ilk bu olay köklerimle tanışmama neden oldu.

Bu olaydan önce hep tam bir İsrailli olmaya çalışmıştım ve Etiyopya kültürünü temsil eden her şeyden kaçtım. Ancak bu olayı yaşadığımda kendime basit ama bir o kadar da karmaşık bir soru sordum: “Ben kimim ve ait olduğum yer neresi?” Cevabımı bulmak için doğduğum Etiyopya’ya gittim. Etiyopya kültürünü araştırmaya ve incelemeye başladım. Krallar ve kraliçelerin antik hanedanından, Etiyopya müziğinin keşfi, karşıma harika bir dünya çıkarttı.

Hangi müzisyenlerin üzerinizde etkisi oldu ve neden?

Bugüne kadar etkilendiğim birçok sanatçı oldu. Mesela Bob Marley, müzik tarihinin en büyük şarkı yazarı olduğu için. James Brown ve Michael Jackson çünkü onlar dünyamızın gördüğü en büyük yıldız sanatçıları. Nina Simone, doğruyu söylemekten korkmadığı için ve Mahmoud Ahmed, bugün dünyada yaşayan en iyi şarkıcı olduğu için.

İstanbul’da ilk performansınız mı olacak? Türkiye’de yaşayan hayranlarınıza mesajınız var mı?

İstanbul’a defalarca geldim, ama ilk kez İstanbul’la müziğimle geliyorum. Gelin benimle dans edin, gelin heyecanımı paylaşın, gelin benimle beraber sevin. Bir buçuk saat boyunca günlük rutini unutup yeni bölgelere uçmaya çalışacağız hep birlikte. Kim bilir, belki Etiyopya’da da bir anlığına inebiliriz.

Önümüzdeki günlerdeki projeleriniz neler?

Teksaslı çok yetenekli adamlarla yeni bir EP üzerinde çalışmayı bitirdim. Daha önce Leone Bridges’in ‘Coming Home’ albümünü yapmışlardı. EP’nin 2019’un başında yayınlanacağına inanıyorum.

 

 

MÜZİK STİLİNİZİ NASIL TANIMLARSINIZ?

Bu benim DNA’m. Dans etmeyi çok seviyorum, bu yüzden müziğimde çok fazla kanal var. Değişiklikleri seviyorum, bu yüzden her şarkı diğerinden çok farklı.

Yetmişleri çok seviyorum, pek çok saykodelik şarkı var.

Hem İngilizce hem de Habeşistan dili konuşuyorum, bu yüzden her iki dilde de şarkı söylüyorum. Müziğim, çölde başlayan ağır bir yük hakkında bir hikâye ve nasıl biteceğini ben de bilmiyorum.

 

 

Psikedelik müzik: 1960’lardaki yaygın madde (çoğunlukla LSD) kullanımından etkilenerek pop kültürüne de yansıyan müzik türü.


 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün