Cep telefonsuz yolculuk

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
8 Ağustos 2018 Çarşamba

Geçtiğimiz pazartesi günü, doların akıl almaz yükselişini bir nebze unutabilmek için interneti karıştırırken, The Washington Post Gazetesi’nde teknoloji olmadan yapılan bir araba yolculuğu hakkında yazılmış bir yazı okudum. 52 yaşında bir anne ve ortaokul yaşlarındaki kızı yanlarında akıllı telefonları olmadan bir araba yolculuğuna çıkıyor. Burada telefonsuz denirken aslında akıllı telefonsuz deniyor.  Çocukluğunda ailesi ve üç kardeşi ile keyifli olduğunu tahmin ettiğim yolculukların anısına böyle bir işe kalkışan anne, aslında tam anlamıyla eski günlerin hakkını veremiyor. Eski model kapaklı bir cep telefonunu yanına alarak, kendini ve kızını garantiye alıyor. 

 

Yazıyı yazdığım sıralarda daha bir gün önce dört günlük bir araba yolculuğunda dönmüş biri olarak, akıllı bir telefonun bana verdiği güveni ve sağladığı pratikliği anlatamam. Eskiden 6,5 saatte gidilen bir yolu sadece navigasyona bakarak ve eskiden olmayan Osmangazi Köprüsünü kullanarak beş saatten az bir sürede en trafiksiz yoldan gidip dostlarla geç bir sabah kahvaltısına yetişmek paha biçilemez.  O günkü pembe domateslerin lezzeti hâlâ damağımda. Yanımda çok iyi yol bulabilen bir arkadaşımla yolculuk etmeme rağmen, son derece yol bulma özürlü olduğumdan akıllı telefonsuz bir tatilden aynı keyfi alabileceğimi hiç sanmam. Telefonum sayesinde bütün gitmek istediğim zamanım yettiğince gidebildim.  Otuz beş dereceden fazla hissedilen bir sıcakta, arabanın içinde bir haritayla boğuşmak telefonlarından birbirinin suratına bakmayan bir aile için (ve ABD otobanlarında yolculuk eden bir aile için) nostaljik bir tecrübe olsa da, benim için korkutucu olurdu sanırım. Bugün arkadaşımla keyifli bir araba yolculuğuna korkmadan çıkabiliyorsam, akıllı telefonumun verdiği güven sayesindedir. 

 

Gazetede okuduğum aileye gelince, başta harita okumaktan nefret eden kızın sonra haritadan yerler bulup gidebilmesi, oradan mekân seçip keyifli kahvaltılar yapabilmesi güzel. Hiç harita okumamış birinin harita okumayı öğrenmesi tabii ki faydalı. Ancak annenin eski model cep telefonunu oteldeki şarjda unutması ve yolda yanlış yönde gitmeye başlamaları benim için pek sevimsiz bir tecrübe. Sonunda içgüdülerine güvenip doğru yolu bulsalar da, bir ABD eyaletinde kaybolmakla, Balıkesir yollarında kaybolmak aynı tecrübe olmasa gerek. Ben o annenin yerinde olsam, kızımla kaliteli vakit geçirmek için akıllı telefonsuz yola çıkacağıma, günde birkaç saat telefonsuz geçirme kuralı koyardım. Hem yolculuğun nostalji kısmı hallolur, hem de güvenlikten ve pratiklikten ödün verilmezdi. Araba yolculuklarında yolda olduğunuz kısım hariç, günde birkaç saat telefonsuzluk fena bir fikir değil; örneğin yolculuk yaparken dolardan, siyasetten, günlük hayattaki her türlü can sıkıcı olaydan bihaber olmak gibi faydaları olabilir… Yine de ben susuz, kuru yemişsiz ve akıllı telefonsuz bir yolcuğa girişmeyeyim, nostaljiyi başkalarına bırakayım.