Kafka´nın Mavi Oktav Defterleri

“Bu dünyanın en belirgin özelliği geçiciliğidir. Böyle düşünüldüğünde asırların bir andan üstünlüğü yoktur. Geçiciliğin süreğen oluşu da avuntu veremez. Yeni yaşamların ancak harabeler arasında yeşermesi, ölümün yaşamdan daha diretken olduğunu kanıtlar.” Franz Kafka

Perspektif
27 Haziran 2018 Çarşamba

Deniz Saygı


3 Temmuz 1883 tarihinde Prag’da dünyaya gelen Franz Kafka, Almanca konuşan Yahudi bir ailenin ilk çocuğuydu. Kafka, 19. yüzyıl sonunda dünya siyasetinde yükselen ‘ulus devlet anlayışı’ ve ‘antisemitizm’ sebebiyle, hayatı boyunca ana dili Almanca olduğu için Çekler tarafından, Yahudi olduğu için de Almanlar tarafından sevilmeyip dışlandı. Ömrünün yedi yılını veremle ile mücadelede ve son altı haftasını da sanatoryumda geçiren Franz Kafka, 3 Haziran 1924 tarihinde, 41 yaşında hayata veda etti. Prag doğumlu Yahudi yazar, bestekâr, gazeteci ve Kafka’nın da dostu olan Max Brod’un belirtmiş olduğu üzere, Franz Kafka’nın ölümünden sonra ortaya çıkarılan çalışmaları arasında sekiz adet ‘mavi oktav defterleri’ bulunuyor.

Kafka’nın ‘Birinci Oktav Defteri’nde sadece 19 Şubat 1917 tarihli notları mevcut. Ve bu tarihte de notlarını kaleme alırken; Johann Wolfgang von Goethe’nin dokuz şarkılık şiiri olan ‘Hermann ve Dorothea’yı okuduğunu, Ludwig Richter’in ‘Bir Alman Ressamın Anıları’ adlı kitabına göz gezdirdiğini ve Gerhart Hauptmann’ın 1909’da yazdığı bir oyun olan Griselda’dan bir sahne okuduğunu yazar. Ve kendi tabiriyle bütün bu eserleri okuduktan sonraki bir saat boyunca ‘başka bir adamdır’ artık.

‘İkinci Oktav Defteri’nin tarihi ise Kasım 1917’ye dayanır. “Eğer bu dehşet verici anda düşünme yeteneğimi yitirmiş olsam, o anda aklıma düşen fikri, bunların benim ellerim olduğunu, öyleyse onları bir çırpıda birbirlerinden uzaklaştırabileceğimi, acı dolu kavgalarına bir son verebileceğim fikrini uygulamaya koyulmasam sol elim bileğimden kırılırdı, masadan aşağı düşer kalırdı, yengisinden dolayı sarhoşlayan sağ elim kendini tutamaz, beş başlı Kerberos misali yüzüme saldırırdı” der Kafka bu defter biterken. Metaforlarla betimlediği bu satırlarda Antik Yunan Mitolojisinden referans alarak, Hades’in çok başlı olan ve Ölüler Ülkesi’nin bekçiliğini yapan köpeği ‘Kerberos’a gönderme yapar. Bu göndermenin en büyük sebebi yaşadığı dönemde artan milliyetçilik ve antisemitizmden dolayı karşılaştığı ırkçılık ve dışlanma, dolayısıyla da bunalıma sürüklenen ruh halidir.

Yine Max Broud tarafından belirtilmiş olduğu üzere, üçüncü ve dördüncü oktav defterlerini yazarken çok az tarih atmıştır Kafka. Bu defterler, günlük niteliğinde değildir. Çünkü bu defterlerde Franz Kafka’nın özel hayatı ve gündelik yaşamına dair birkaç ve belki de bilerek tamamlanmamış cümleler bulunmaktadır. “Bir savaşı sürdürüyoruz. Tek başıma, bana ait bir savaşı sürdürebilmem mümkün değil; özgür olduğum yanılgısına kapılabilsem, çevremde benden başkasını görmesem, zaman yitirmeden görürüm ki, layıkıyla kavrayamadığım ya da hiç anlamadığım genel durumun yüklediği bir görevdir başladığım” dizelerinde betimlemiş olduğu üzere, bu defterlerin en önemli özelliği olarak felsefi yazılar ve insan zihinlerine dair gözlemler öne çıkmaktadır. Verem tanısı konduktan sonra nişanlısından ayrılma kararı alarak 12 Eylül 1917 tarihinde Zürau’ya tedavi olmak amacıyla giden Kafka, hastalığının seyri ve yaşadığı bunalımlarla da paralel olarak bu zaman periyodundaki defterlerde daha karamsar ve ‘Kötü’nün ne olduğu sorununu irdeleyen yazılar kaleme aldı.

“Böyle giderse yakında öleceğim ya da yaşamak için tüm gücümü yitireceğim, büyük olasılıkla yakınlaştı bu, iki gecedir kan kusuyorum, kendimi paralayıp durduğumu söylemeliyim” satırlarını yazıyor Kafka günden güne kötüye giden durumunu betimlemek için ‘Beşinci Oktav Defteri’nde. Bu kötü ve umutsuz giden durumdan dolayı bu defterde de genellikle oldukça karamsar yazılar, betimlemeler ve gözlemler bulunmaktadır. Ve genel olarak nehir metaforu vererek hayatın bir diyalektik akış içerisinde olduğunu hatırlatır kendine sürekli.

‘Altıncı Oktav Defteri’ içerisinde taslak halinde kalmış bir mektup bulunmaktadır. Ne yazık ki, mektuptaki yazının çözümlenmesi oldukça zordur, hatta neredeyse olanaksızdır. Lakin bu mektubun “Listenize aldığınız değerli kişiler hem bu işin hem de her şeyin geleceğinin güvencesidir fakat yine de aranıza katılamayacağım. Ne yazık ki, Birleşik Büyük Avusturya’ya dair bir düşünce üretmekten acizim, bu işe katılmam pek güç doğrusu. Bu kararı zihnimde bile canlandıramıyorum” dizelerinin tahmini çevirisiyle birlikte dönemin Avusturyalı milliyetçilerinden birine karşı yazıldığı düşünülmektedir.

Kopuk kopuk rüya kırıntılarının betimlenmesi ile başlayan ve büyük bir kısmı bir oyun denemesi olan Türbe Bekçisinin parçalarından oluşan ‘Yedinci Oktav Defteri’ ise defterler arasında yazılmış olan en kısa defterdir.

Franz Kafka, kendisine bir gece yarısı hayatını anlatan Yidiş tiyatro oyuncusu İsak Löwy’nin yaşam öyküsünü birebir olarak sekizinci ve son deftere aktarmıştır. Yetmiş sayfadan oluşan bu defterde, elli sekiz sayfa İbranice dil çalışmalarına ayrılmıştır. “Omuzlarımda taşıdığım nedir? Çevremi hangi hayaletler kuşatmış böyle?” der Kafka, Löwy’nin ağzından, defterin son sayfasında ilk defterin en başına yazılan “Her insan içinde bir oda taşır” cümlesini anarcasına. Sahi, hepimiz içimizde bir oda taşımaz mıyız, varoluş sancılarımızı sakladığımız?

Etiketler: