Iı. Dünya Savaşı’nda Bir Çocuk Rahel Renate Mann

Onlar Yahudi olan ve Adolf Hitler tarafından istenmeyen ulus olarak ilan edilen ailelerin çocuklarıydı. Aileleri ya öldürülmüş ya da toplama kamplarına kapatılmışlardı. Ülkede sistemli bir temizlik kampanyası vardı. Ama elbette ki aralarında iyi olan Almanlar da vardı. Bunlar hangi dinden olduklarına bakmaksızın masum çocukları korumak için kendi canlarını tehlikeye atıyorlardı.

Sara YANAROCAK Kavram
20 Haziran 2018 Çarşamba

Rahel, 1937 yılının haziran ayında Berlin’de doğduğu hastaneden birkaç saat sonra annesiyle birlikte dışarı çıkartıldı. Çünkü annesi bir Yahudi’ydi. Annesi Edith, bebeği Rahel’i kilisede vaftiz ettirdi. Amacı, belki de bir küçük umutla bebeğini kurtarmaktı.

Küçük bir apartman dairesinde oturuyorlardı. Kapısında Gestapo tarafından çakılmış madeni bir altı köşeli sarı yıldız vardı.

Annesi işteyken Rahel Frau Vater ile oyun oynardı. Aslında kadın, her apartmanda bulunan Nazi casuslarından biriydi. Fakat ne hikmettir ki Rahel’i çok seviyordu.

Naziler 1941 yılında evlerine gelip Rahel’in annesini tutukladılar ama Frau Vater hem Rahel’i hem de evde yaşayan diğer bir Yahudi aileyi gizledi ve teslim etmedi.

Bir yıl sonra Naziler aynı eve yeniden geldiler. Frau Vater Rahel’in kendi yeğeni olduğunu söyleyerek çocuğu Gestapo’ya teslim etmedi.

Daha sonra Rahel artık iyiden iyiye gizlenmek zorunda kaldı. Hep sığınaklarda ve değişik ailelerle birlikte yaşıyordu.

Bugün kendisi bile kaç aile ile saklandığını tam olarak hatırlamıyor. Yanında kaldığı ailelerin çoğu Polonya’ya toplama kamplarına gönderiliyorlardı.

Bir ara onu bir Protestan papazı koruması altına almış, kilisede gizlemişti.

Papazın adı Ertel-Friedrich Von Rabenau idi ve Aziz Paul Kilisesinin papazıydı. Geceleri kilisenin bodrumunda, Rahel’i gizlediği yerde onunla birlikte kalır ve ona İsa’dan bahsederdi. Sonra da karanlıkta Rahel korkmasın diye ona İbranice şarkılar söylerdi. Rahel şimdi gülümseyerek, “Ömrümde ilk kez âşık olmuştum” diyor.

Rahel yedi yaşındayken, Gestapo papazı tutukladı. Çocuk yeniden Vater ailesinin yanına döndü. Frau Vater evinin sığınağında gizli bir bölme yaptırmış, Rahel’i orada gizliyordu.

“Bütün günümü taşların üzerinde oturarak geçiriyordum. Kenardaki minik bir pencereden içeriye incecik bir gün ışığı süzülürdü” diye anlatıyor Rahel.

Ağlamak, konuşmak, gürültü etmek kesinlikle yasaktı. Bütün gün çocuk kitapları okurdu. Arada bir ailenin bir üyesi anına gelir, yere oturup sıkıntıdan patlamaması için Rahel’e eşlik ederdi.”

Savaşın son dönemi

 O dönemi Rahel şöyle anlatıyor: “1944 yılına gelmiştik, artık müttefik uçakları Berlin’i acımasızca bombalıyordu. O sıralarda beni yanlarına alıp yakındaki daha sağlam sığınaklara götürürlerdi. İşte o zaman ben de temiz havayı derin derin solur, içime çekerdim. Her taraf yıkık evler ve cesetlerle dolu olurdu. Bu manzara aklıma geldiği zaman hâlâ çok rahatsız olurum.”

Sonunda 1945 yılı gelip çattığında Vaterlerin sığınağında birkaç ay daha geçirdikten sonra Rusya ordusu Berlin’e girdi ve onu sığınaktan dışarıya çıkardılar. Kısa bir süre sonra toplama kampından kurtulan annesine kavuşmuştu. Ama annesi ölümcül bir vereme yakalanmıştı.

“Büyüyüp Holokost’u öğrendiğim zaman kendimi çok suçlu hissetmeye başladım. Kendi kendime düşünüyordum. ‘Bu kadar kişi ölmüşken ben neden hayatta kaldım?’ 17 yaşındayken bir kez intihara teşebbüs ettim. Kendimi yoldan geçen bir arabanın önüne atıverdim. Fakat şoför ani bir frenle durdu ve ben ölmedim. Benimle konuştu. Onun söyledikleri kulağıma küpe oldu. Onun bana verdiği nasihatler, fikirlerimi değiştirdi ve huzura kavuştum” diyen Rahel daha sonra yeni kurulan İsrail devletine göç etti. 40 yıl sonra doğduğu şehre, Berlin’e geri döndü. Şimdilerde hastanelerde rehabilitasyon bölümündeki hastalarla ilgileniyor. 

“Geçirdiğim çocukluk dönemim, hayatın her saniyesinin çok değerli olduğunu bana öğretti. Ben Nazilerden kurtuldum. Bu benim için hediyelerin en büyüğü oldu.”