Basındaki Yahudi karşıtlığı ABD Dini Özgürlükler Raporunda

Amerika Dışişleri Bakanlığı Dini Özgürlükler Raporu mayıs ayının son günlerinde yayınlandı. Toplamda 200 ülkeye ilişkin değerlendirmenin yer aldığı raporda Türkiye’ye de 22 sayfa ayrıldı. Özellikle basında yer alan Yahudi karşıtı söylemler de rapor kapsamında yer aldı.

Dünya
6 Haziran 2018 Çarşamba

Devlet kaynak sağlıyor

Raporda, Türkiye’deki azınlık inanç gruplarının kendi ibadet merkezlerini açmak, din adamlarını yetiştirebilmek ve çocuklarının zorunlu din derslerini almamasını sağlamak gibi konularda sıkıntı yaşadıkları belirtildi.

Diğer taraftan devletin, azınlık grupların güvenliği ve bazı ibadet merkezlerinin yenilenmesi - restore edilmesi için kaynak sağladığı vurgulandı.

Medyada Yahudi karşıtlığı

Özellikle basında yer alan Yahudi karşıtı söylemler de rapor kapsamında yer aldı. Örnek olarak bazı televizyon yorumcularının 2016 darbe girişiminin arkasında Yahudilerin olduğu şeklinde iddiaları yer buldu.

Yorumların yanı sıra bazı televizyon dizileri de özellikle Yahudilerle ilgili kışkırtıcı nitelikte yayınlar kapsamında raporda yer aldı. ‘Payitaht’ adlı dizide özellikle Yahudilerin kötülendiği ve şeytanlaştırıldığı belirtilirken Yahudi cemaatinde de bu durumdan endişe ve kaygı duyduğu ifade ediliyor.

 

Dini Özgürlükler Raporunda Türkiye’ye 22 sayfa

Raporda, gayrimüslimlerin dini özgürlüklerinin sınırlandırıldığı belirtilirken Türkiye’deki azınlık inanç gruplarının kendi ibadet merkezlerini açmak, din adamlarını yetiştirebilmek ve çocuklarının zorunlu din derslerini almamasını sağlamak gibi konularda sıkıntı yaşadıkları belirtildi. Bu bölümde beş kilisenin arazileriyle ilgili sorunlarının devam ettiği hatırlatılırken buna karşın devletin azınlık grupların güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili hizmet sunmaya ve bazı ibadet merkezlerinin yenilenmesi ve restore edilmesi için de kaynak sağlamaya devam ettiğine vurgulandı.

Raporda Türkiye’de Alevi, Yahudi, Protestan ve Sünni Müslümanların da başta IŞİD olmak üzere çeşitli gruplar tarafından tehdit edildikleri ifade edildi. Özellikle basında yer alan Yahudi karşıtı söylemler de rapor kapsamında yer aldı. Örnek olarak bazı televizyon yorumcularının ekranlarda ve gazetelerde 2016 darbe girişiminin arkasında Yahudilerin olduğu şeklinde iddiaları yer buldu. Raporda İstanbul’daki Fener Rum Patriği’ni de benzer söylemlerle suçlandığı belirtildi. Yorumların yanı sıra bazı televizyon dizileri de özellikle Yahudilerle ilgili kışkırtıcı nitelikte yayınlar kapsamında raporda yer aldı. ‘Payitaht’ adlı dizide özellikle Yahudilerin kötülendiği ve şeytanlaştırıldığı belirtilirken Yahudi cemaatinde de bu durumdan endişe ve kaygı duyduğu ifade ediliyor.

Raporda ayrıca Türkiye’de inanç özgürlüğü konusunda Amerikan Büyükelçisi de dahil olmak üzere Türkiye’ye ziyaretler gerçekleştiren Amerikalı diplomatların ve elçilik görevlilerinin de Türk hükümet yetkilileriyle devamlı iletişim halinde oldukları vurgulandı. Amerikan hükümetinin Türkiye’yi inanç grupları üzerindeki baskıların kaldırılması, inanç konusunda ayrımcılık yapılmaması ve inanç gruplarına ait mülklerin iadesi konularında uyarılarda bulunduğu hatırlatıldı.

Türkiye’nin İnanç Demografisi

Raporda, Türk hükümetinin 2017 Temmuz tarihli tahmini verilerine göre halkın yüzde 99’unun Müslüman olduğu, bu grubun da neredeyse üçte ikisinin Sünni olduğu ifade ediliyor. Diğer inanç grubuna ait azınlıkların nüfusun yüzde 0,3’ünü oluşturduğu, yüzde 2’lik bir kesimin de ateist olduğu belirtiliyor. Raporda Türkiye’de nüfusun yüzde 25 ila 31’lik bir kısmının da Alevi, yüzde 4’lük bir kesimin de Şii Caferi olduğu ifade ediliyor.

Farklı inanç gruplarına mensup kişilerin İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde ve Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde yaşadıkları bilgisi de raporda yer aldı. Rakamların yaklaşık oldukları vurgulanarak Türkiye’de 90 bin Ermeni Ortodoks, 25 bin Katolik, 25 bin Suriyeli Ortodoks ve 16 bin Yahudi vatandaşın yaşadığı ifade edildi. 

Rapora tepki

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından açıklanan 2017 Uluslararası İnanç Özgürlüğü Raporuna tepki gösterdi. Aksoy, konuya ilişkin bir soruya verdiği yazılı yanıtta, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2017 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporunun Türkiye ile ilgili bölümünün incelendiğini ve bu raporun, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl kendi görüşü doğrultusunda yayınladığı mutad bir çalışma olduğunu vurguladı.

Aksoy, “Ülkemize ilişkin metnin önemli bir kısmı, önceki yıllarda öne sürülen mesnetsiz bazı iddiaların tekrarı niteliği taşımaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Aksoy, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Öte yandan, tarafımızdan her vesileyle gündeme getirildiği üzere; ülkemizde hiç kimseye, din veya etnik köken gibi kriterler temelinde, adli veya idari işlem yapılması söz konusu değildir. Bazı şahıslar hakkında terör örgütleriyle bağlantıları sebebiyle yürütülen işlemler, bu kapsamda gösterilemez. Esasen, raporun hazırlıklarından sorumlu ABD’li yetkiliye, Nisan 2018’de ülkemize yaptığı ziyaret sırasında bu hususlar müteaddit kereler vurgulanmıştır. Raporda ayrıca, ülkemizdeki Süryani vatandaşların muhtelif taşınmaz taleplerine ilişkin iddialara da yer verildiği görülmektedir. Bilindiği üzere, 21 Mart 2018 tarihinde çıkarılan Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bulunan 56 taşınmazın, Süryani vakıflarına tescil edilmesi sağlanmıştır. Bu adımla ülkemiz, din ve ibadet özgürlüğü alanındaki açık fikirli ve yapıcı tutumunu bir kez daha teyit etmiştir.”