Senin oyuncağın değilim!*

Mois GABAY Köşe Yazısı
16 Mayıs 2018 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta sonu toplumumuzun fikir önderliğini üstlenmesi gereken sanatçılarımızdan biri sırf iktidar partisine destek vermek için “Yere tükürmeyi” özgürlük ölçüsü sayadursun,2012 yılında en son Can Bonomo ile katılıp, ardından Avrupa’ya açılan bir kapımızı daha da kapatıp veda ettiğimiz Eurovision Şarkı Yarışmasını, 20 yıl aradan sonra İsrailli Netta Barzilai’in kazandığını öğrendik. Lafı evirip çevirmeye gerek yok. Gönül isterdi ki, tıpkı Sertab Erener’in ‘Everywhere that I can’ şarkısında olduğu gibi bizim ritimlerimizle coşalım, gurur duyalım ama olmadı. Ancak ben önce bir dindaşımın ardından da dünyanın gündeminde olan konulara değinen bir sanatçının seçilmesinden ve önümüzdeki yıl İsrail’de yarışmanın gerçekleşecek olmasından mutluluk duydum.

Peki, İsrailli sanatçıyı birinciliğe taşıyan konu sadece dünyanın dört bir yanından sosyal medya üzerinden topladığı yoğun hayran kitlesi ve kendine has dansı mıydı? Netta’nın fiziki görünüşü ile barışık duruşu, kadına yönelik her türlü şiddete, sosyal adaletsizliğe, eşitsizliğe duyarlılığı ve bunu şarkılarının sözlerine cesurca taşıması onu daha Eurovision seçmeleri gerçekleşmeden milyonların sesi haline getirdi. Netta’nın röportajlarında küçük yaşlarda babasının İsrailli bir inşaat şirketinin projesi nedeni ile Nijerya’da bir dönem yaşamasının, burada gördüklerinin, ardından İsrail’de okulda adaptasyon sorunlarının ve bir gün müziğin travmaları yenmedeki gücünü keşfetmesinin ardından 25 yaşındaki şarkıcının olumsuzlukları nasıl başarıya dönüştürebildiğini ilgiyle okudum. Hele pazar sabahı Netanyahu’nun mesajlarını, kabine toplantısında ‘tavuk dansı’ ile teşekkür edişini gördüğümde politikacının halkıyla barışık olmasını bir kez daha gözlemledim. Amerika’nın İran ile nükleer anlaşmadan çekildiğini ve yaptırımları haber verdiği açıklamasının ardından İsrail’in Suriye’deki İran askeri üslerine operasyon düzenlemesi, bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda Amerikan Büyükelçiliğinin yeni adresinde resmen açılması ve son olarak da Eurovision başarısı, geçtiğimiz haftanın kayda değer gelişmeleriydi. Bu esnada ülkemizde sebebini anlayamadığım bir şekilde yükseköğretim kurumları bünyesinde yer alan ve henüz öğrencisi olmayan Fransız dili ve edebiyatı ve Fransızca öğretmenliği bölümlerine öğrenci alınmamasına Fransa’ya tepki olarak karar verilmiş ve Amerika’nın büyükelçilik kararına tepki olarak da farklı şehirlerde meydanlarda toplanan kalabalıklar İsrail karşıtı gösterilere başlamışlardı. Türkiye’deki durumun diğer Avrupa ülkelerinden en önemli farkı ise İsrail konusunda da diğer birçok konuda olduğu gibi tek bir sesin olması. Nitekim yurtdışında İsrail konusunda bile karşıt fikirde aynı ülke vatandaşı gruplar barış içinde, devletin güvenliği altında gösteri yapabilirlerken bizde ise durum böyle değil maalesef. Yazılı ve görsel medya organlarının da Ortadoğu’daki gelişmeler hakkında taraflı haberciliği kendilerine görev bilmeleri üstüne halkımızın çoğunun da yabancı kaynaklardan da konuyu araştırma gereği duymamaları sonucu özellikle Yahudilik konusunda nefret dili üretmek günlük hayatın gerekliliklerinden biri haline getiriyor. Aynı medya kaynakları, İsrail konusunda objektif bir haberciliği ilke edinmiş ve bu nedenle kimi İsrail çevreleri dahil farklı çevrelerin zaman zaman tepkisini çeken Şalom’un haberlerini okuma nezaketi bile göstermeden tarihsel gerçeklerden uzak bir terminolojide sadece kendi kendimizi inandıracak haberlerle konuya yaklaşıyor. Demokrasiye tüm gerçekleriyle yeniden kavuşmamız toplumun sesi olması gereken basının sırf hoşa gidecek haberler yerine gerçekleri yazması ile mümkün olabilir. Dilerim önümüzdeki günlerde ezber bozan haberler ve mizahı bol devam eden bir seçim ortamı ile huzurlu günlere kavuşabiliriz.

Tanrı bizlere yaşadığımız dünyayı barış ve iyilik içinde korumak koşulu ile emanet etmiştir. Bizlere düşen birbirimizden nefret etmeden ve bu topraklrın asıl sahibinin Tanrı olduğunu unutmadan barışı daim kılmaktır. Bu vesile ile bugünlerde Ortadoğu’da sebepsiz nefretin doğurduğu acıların sona ermesini ve barışın bir an evvel tesis edilmesini diliyorum.

* I am not your toy! İsrail’in Eurovision’da birinci seçildiği şarkının sözleri