Karşı çıkma üslubu

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
18 Nisan 2018 Çarşamba

Sosyal medya sayesinde münazara kültürü, iki grubun karşılıklı geçip sözle fikir çürütmesinden çıkıp, bir paylaşımın altında uzayıp giden ahkâm kesme, hakaret etme silsilesine dönüştü.

Hâlbuki tartışma, doğru yapılabilirse hem konunun kapsamlı ele alınmasına fayda sağlar, hem de tartışan tarafları mutlu kılar. Söyleyecek net bir noktası olan kişi tartışmada belden aşağı vurmaz, zira fikrinin iyice duyulmasına öncelik verir. Pespayeleşmeye prim vermez. Zaten sonuçta gerekçeleri sağlam olan bir argüman kendini sakince kabul ettirir.

Bu yüzden gelin örneklerle münazara hiyerarşisini inceleyelim: En basit münazara şekli, karşıt görüşü savunan kişiye hakaret etmek ve lakap takmaktır. Örneğin deizm’i tartışan iki gruptan biri, diğerine “Deizm sapıklıktır ve batıl bir anlayıştır” derse bu tartışmanın ileriye taşınmasına pek bir fayda sağlamaz.

Hâlbuki deizmi, felsefi boyutu ile tartışabilseler bir taraf evrenin işleyişine müdahale etmeyen sadece âleme şekil veren tek tanrı anlayışını dile getirirken, diğer taraf semavi dinlerin tamamının kabul ettiği Tanrı’nın insan kaderini ve evrendeki düzeni belirleyen aktif yönetici rolünü savunsa münazara ileriye taşınabilir.

Münazara hiyerarşisinde en alttan yukarılara çıktıkça, ikinci basamakta tartışan tarafın sözüne değil, geçmişine karşı çıkılır. Örneğin, Şalom Gazetesi’nin Facebook sayfasında paylaşılan herhangi bir habere veya köşe yazısına ‘siz’ Yahudiler, ‘siz’ Türkiye’dekiler ile başlayan yorumlar yazarak konunun kendisine değil, yayınlandığı mecraya ve mensuplarına dil uzatmak. Bir kökene ait olmak argümana zarar vermişse bunu dile getirmek mümkün, ancak diğer şekli ile gereksiz ve yersiz. Geçen sayımızda İvo Molinas’ın da dediği gibi tarafların sözcüleri gerçeği aramayı kesip sadece saldırı psikolojisi ile karşıtını küçültmeye çalışıyor.

Üçüncü münazara seviyesi karşıt tarafın üslubuna takıntılı olmak, içeriğe değinmeden eleştirmek. Halbuki bazen üslup yontulmamış da olsa, dediği doğrudur, tartışma ortamında ikilem yaratmıyordur. “Eşek hoşaftan ne anlar” diyen tarafı, hakaret ettiği için eleştiririz aslında o tarafın demek istediği bazen ince, güzel şeylerin zevkine varamamaktır.

Dördüncü seviye, itiraz etmek ama destekleyici bir savunma sunamamaktır. O da hazırlıklı olmak ile ilgilidir. Bazen konunun içeriğindeki sapmaların farkındayızdır, ancak referanslarla onu çürütecek kadar konuya hakim değilizdir, kuru kuru itiraz ederek münazarayı söndürür, veya kaybederiz.

En iyisi gelin en idealine bakalım: İdeal tartışma, paylaşımdaki minör unsurlara takılmadan bir tarafın ana fikrini tespit edip, gerekiyorsa alıntılayıp doğrudan o fikre olan itirazı dile getirmek ile sağlanabilir. Sosyal medyada okuduğumuz paylaşımların altına yorum yazarken yukarıdaki hataları yapanları fark etmeliyiz. Biz de sağlıklı tartışma ortamına katkı sağlayacak davranışları benimsemeliyiz: ‘ Ana madde budur: bu maddenin yanlış olduğunu aşağıdaki sebeplerle açıklayabilirim. ‘

Kısacası: Son zamanlarda sosyal medyada gördüğüm hakaret, üste çıkma ve geçmişle suçlama gibi yorumların biraz eğitimsizlik olduğunu düşünüyorum. Hepimiz daha iyisini yapabiliriz.