‘Avluya Düşen Yıldız’ sahnede parladı

Geçtiğimiz yıl sergiledikleri başarılı ‘Struma’ performansının ardından GKD Tiyatro Ekibi, 6 Ocak Cumartesi gecesi yeni oyunları ‘Avluya Düşen Yıldız’ı Ulus Oditoryumunda sahnelediler. Seyircileri İzmir’in ‘kortejolarına’ götüren oyun ile ilgili Vivet Yohay bir yazı kaleme aldı.

Toplum 0 yorum
10 Ocak 2018 Çarşamba

Vaktin, zamanın nasıl geçtiğini hiçbirimiz fark edemiyoruz bu aralar. Hayat karmaşası, günlük stresler hepimizin başında. İş, güç derken önümüzden geçip giden hayat, kaygılı bir gözlem içerisinde tüm insanlar.
Birliktelik ve sevgiyle bütünleşmek hepimizi anlık da olsa rahatlatıyor. Güzel bir cumartesi akşamı geçirmek hepimiz için bu rahatlamanın açık adresi. Geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, anılar, hatıralar, hayaller, umutlar...
Bir tiyatro oyununda anlatılanlar;  izleyenlerce tasdik ediliyorsa oyun anında, hâlâ yaşayan canlı tarihlere kulak veriyorsak ilgiyle, hedefini 12’den vurmuş demektir. GKD tüm tiyatro ekibine, Çiçek Menda’ya, Tiyatro Başkanı Leon Menda'ya tam da burada şapka çıkartmak gerek. Genç yönetmenimiz Aksel Bonfil’in yazdığı oyun gerçek tarihi yansıtmakta; oyuncuların performansı ise  duygularımızı perçinlemekte.
6 Ocak Cumartesi akşamı Ulus Oditoryumundaki heyecan fırtınası tüm davetlilere yansıdı. Girişte olanca samimiyetiyle ve  gülen yüzleriyle GKD yetkilileri misafirleri karşılarken, fuayedeki fotoğraf sergisine doğru yönelmek ve görselleriyle ‘kortejo’yu tanımakla başladı gecemiz. Sarit Bonfil, Selim Bonfil ve Yusuf Tuvi; deklanşörünüz dert görmesin, emeklerinize sağlık. 
Tanıdık yüzler, selamlaşmalar, sohbetler, sıcak bir ortam; insan başka ne ister ki? Librettodaki yazılar çok şirin gözüktü gözüme. Çok hoşuma giden tiyatro tanımı şöyle yazıyordu Doğan Yıldız’ın kaleminde: ‘İşte tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı.’
Ve perde... Ne kadar güzel bir dekor çıktı karşımıza. İç açan, sevgi dağıtan insanlarla dolu bir sahne, renkleriyle sımsıcak. Müzikleri bir o kadar el çırpmayı, zıplamayı, hüznü, üzüntüyü, kahkahayı, gözyaşını göz pınarlarında durdurmayı çağrıştıran. 
‘Avluya Düşen Yıldız’, nam-ı diğer ‘kortejo’; yokluğun, yoksulluğun içerisinde, sahipsizliğin, gelecek korkusunun insan sevgisiyle, komşuluk olgusuyla, kenetlenmeyle yaşama bir nebze olsun bağlanabilmenin en değerli mekânı, varlığıymış meğer...
Bizim neslimizin yaşamadığını, büyüklerimizden duyduklarımızla öğrendiklerimizle harmanladıklarımızı gözlerimizin önüne serdi. Kahkahalar atıp, müziğin ritmine oturduğum yerden ayak uydurup, oyuncularla birlikte içimden aynı şarkıyı söylerken buldum kendimi. 

Soyağacımda anlatılan  yaşanmış olayların birebir hüzünle önümüze serilmesi, boğazda düğüm, gözlerde bir damla yaşla izlerken, her bir oyuncuyu ayakta alkışlamak ve ritim tutmak her seyirciye verilebilmiş.
Tiyatronun doyum noktası ancak profesyonel oyuncularla mümkün sanılır ama amatör adı altında mükemmel duyguları ardı ardına seyirciye aktarabilen bu tiyatro grubu tebrikleri hak ediyor gerçekten. Yazan, oynayan, koşturan, sahne önü, sahne arkası, elini taşın altına koyan her birinizin emeğine, yüreğine sağlık. Yolunuz açık, şansınız bol, seyirci alkışınız binlerce olsun. Yazın, oynayın, güldürün, ağlatın, alkışlatın. Hayatın akışı sizlerle değişiyor. Yüzlerde gülümsemeye, göz pınarlarında bir damlaya, yanımızda tanıdık yüz görmeye ihtiyacımız var. Hep var olun.

2 Yorum