Amerikan Dışişlerinden Kudüs uyarısı

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dini özgürlüklerle ilgili raporunda Kudüs’le ilgili pek çok ifade yer aldı. Trump’ın Kudüs´ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıklamasından bir ay sonra yayınlanan raporda İsrail’in Kudüs üzerindeki haklarının, nüfusunun çoğu Arap olan kentin doğusunu kapsamayabileceği belirtildi.

Dünya
10 Ocak 2018 Çarşamba

Tapınak Tepesinde dua

Tapınak Tepesi konusunda Kudüs Vakfının dini otoriteye sahip olduğu ve bunun korunması gerektiği savunulurken, Yahudilerin sadece ziyaret etmelerinin serbest olduğu Tapınak Tepesinde dua etmeleri eleştirildi.

Ağlama Duvarı dua özgürlüğü

Raporda İsrail hükümetinin geçen yıl mecliste aldığı, Ağlama Duvarında reformist ve konservatiflerin, karışık cinsiyette birlikte dua edilebilecekleri ayrı bir bölüm açma kararını uygulamaya geçirmediği de vurgulandı.

Kudüs’ün sınırları

Raporda İsrail’in Kudüs üzerindeki haklarının, nüfusunun çoğu Arap olan Doğu Kudüs’ü kapsayamayabileceği de belirtildi ve “İsrail hükümeti Doğu Kudüs’ü 1980 yılında resmen ilhak etmiş olsa da, ABD dâhil, hiçbir devlet bunu tanımamıştır” bilgisi verildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "KUDÜS'Ü DÜNYA GÜNDEMİNİN TEPESİNE TAŞIDIK"

AKP Grup Toplantısında Kudüs’ü bir kez daha gündeme getirdi.

Erdoğan, “Kırmızı çizgimiz olarak ilan ettiğimiz Kudüs’ün Müslümanlar açısından taşıdığı değerin, fedakârlıkların boyutunun bazı devletler tarafından anlaşılamadığı görülüyor. Konuyu BM platformlarında da takip ederek Kudüs’ün dünya gündeminin en üst sırasına çıkmasını sağladık” dedi.

“Biz Kudüs’te sadece Müslümanların değil, her mezhepten Hristiyanların da haklarını savunuyoruz” diyen Erdoğan “Batı ülkelerinin özellikle de Amerika’nın himayesi altındaki İsrail’in şımarıklıkları bölge ile birlikte tüm dünyayı felakete doğru sürüklemekte” yorumunu yaptı.

***

Perşembe günü yayınlanan raporun İsrail ile ilgili bölümünde, geçtiğimiz yıl temmuz ayında, Tapınak Tepesinde, İsrailli Arap teröristlerin İsrailli iki polisi öldürmelerinden sonra alınan geniş güvenlik önlemleri sonucu tırmanan gerginliğin yatıştırılmasında Trump yönetiminin çabalarına dikkat çekildi.

Raporda ayrıca, liberal Yahudilere yönelik saldırıları yüzünden bulunduğu göreve getirilmesi bazı Yahudi gruplar tarafından çokça eleştirilen, ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman’dan çoğulculuğun savunucusu olarak söz edildi.

Raporda özellikle aşırı dindar olmayan Yahudilerin Tapınak Tepesinin hemen yanındaki Ağlama Duvarında dua edebilmeleri ele alındı ve “ABD Büyükelçisi ve elçilik yetkilileri, hükümet yetkilileri ve İsrail Meclisi Knesset üyeleri ile görüşerek, Tapınak Tepesi/Harem el-Şerif bölgesindeki statükonun korunmasının önemini hatırlatmış ve tahrik eder hareket ve açıklamalarla gerilimi arttırmamaları yönünde uyarmıştır. Elçilik yetkilileri, dini çoğulculuğun önemine ve aşırı dindar olmayan Yahudilere saygı gösterilmesi konusuna dikkat çekmişlerdir,” dendi.

Bahsi geçen ‘statüko’, Filistin Yönetimi ve Ürdün’e bağlı Kudüs İslam Vakfının Tapınak Tepesi’ndeki dini otoriteye sahip olduğu ve buna rağmen yapılan anlaşmaların bulunduğu durum olarak açıklanıyor.

Onlarca yıl, önceki İsrail hükümetleriyle anlaşmalar yaparak bölgede Yahudilerin dini görevlerini yerine getirmelerini yasaklayan vakıf, bu dönemde Yahudilerin bölgeyi sadece ziyaret etmelerine izin verdi. Rapora göre, İsrail’in Müslüman olmayanların bölgede dua etmelerini yasakladığı bilgisine rağmen, polis eşliğinde buraya giden çeşitli Yahudi grupları, dua ederek dini vecibelerini yerine getirdiler.

ABD’nin Müslümanların bölgedeki hak iddialarına olan hassasiyeti açıklamaları, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve ardından ABD-Filistin ilişkilerinin bozulmasından birkaç hafta sonra oldu. Medyaya göre, daha önceki yıllara göre artış gösteren Harem el-Şerif/Tapınak Tepesinde Yahudilerin dua etme girişimleri, neredeyse her hafta gerçekleşti. Raporda bu konuyla ilgili, “Pesah, Teşa BeAv, Sukot gibi Yahudi bayramlarında, Tapınak Tepesine giden onlarca Yahudi gösterici orada dua ettiler. Çoğu durumda İsrail polisi müdahale ederek dua etmelerine engel oldu ve bölgeden uzaklaştırdı fakat birkaç keresinde -ki bunlar fotoğraflarla belgelenmiştir- polis dua edildiğini fark etmedi” dendi.

Raporda ayrıca İsrail’in dini azınlıklara davranışları ve Ağlama Duvarında aşırı dindar olmayan Yahudilerin dua etme özgürlüklerine yaklaşımı da ele alındı.

Konu, raporda “İsrail hükümeti, geçtiğimiz ocak ayında mecliste karar birliğine vardığı, Ağlama Duvarının ayrı bir bölümünde reformist, konservatif kişilerin, karışık cinsiyette birlikte dua edilebilecekleri ayrı bir bölüm açma kararını uygulamaya geçirmedi. Reformist, konservatif ve Yahudi kadın grupları bu tasarının geçmesi için yoğun çaba göstermiş fakat ultra-Ortodoks Yahudi dini liderleri ve bazı politikacılar bu tasarıyla mücadele etti” diye anlatıldı.

Raporda İsrail’in Kudüs üzerindeki haklarının, nüfusunun çoğu Arap olan Doğu Kudüs’ü kapsayamayabileceği de söylendi. Raporun ‘İşgal Altındaki Bölgeler’ bölümünde bir parantez içinde yazılan notta, “İsrail hükümeti Doğu Kudüs’ü 1980 yılında resmen ilhak etmiş olsa da, ABD dâhil, hiçbir devlet bunu tanımamıştır” bilgisi verildi. Trump da Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının, şehir için kalıcı bir durum teşkil etmeyeceğini söylemişti. Raporun tamamını açıklarken ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve bakanlık yetkilileri, aralarında Pakistan, Burma, Çin, Eritre, İran, Kuzey Kore, Sudan, Suudi Arabistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan da bulunan bazı ülkelerin halen sistemli, sürekli ve korkunç şekilde dini özgürlükleri ihlal ettiklerine dikkat çektiler.