Karanlık İle Işığın Hikâyesi: Hanuka

Hanuka, daimi iki güç: karanlık ile ışığın hikâyesidir. Dünyaya şekil veren iki ideolojinin; Helenizm ile Judaizm’in mücadelesidir.

Kavram
13 Aralık 2017 Çarşamba

Her Yahudi bayramı, yeni bir maneviyat döneminin başlangıcını simgeler. Her bayram, tanıdık ve her yıl tekrarlanan bir deneyime yeni bir bakış açısı, yeni bir iç görü, yeni bir kişisel gelişim ve yeni bir maneviyat seviyesine ulaşma fırsatı getirir.

Her bir bayramımız; bizi düşünmeye, karakterimizin farklı açılarını daha da geliştirmeye, bir an durup hayata Yahudi merceği ile bakmaya, ruhumuzun derinliklerine inmeye, hayatımızda Tanrı’nın Varlığı’nı fark etmeye, bize her an vermeye devam ettikleri için şükretmeye, olmak istediğimiz ve olabileceğimiz kişi olabilmek için daha çok gayret etmeye teşvik eder.

Yunan ve Yahudiler

 Yunan ve Yahudiler arasındaki ilişki, Tora’dan – Noah ve oğullarından gelir. Avraam ve Yahudiler Noah’ın oğlu Şem’den; Yunanlılar da, Noah’ın diğer bir oğlu Yefet’ten gelir. Şem ile Yefet arasındaki ilişki, babalarını utandırmadan örtmek için birlikte hareket etmelerine dayanır.(Bereşit 9: 18-27) Üçüncü oğul Ham, babaları Noah’ın çıplaklığını görüp bunu kardeşlerine anlattıktan sonra, babalarını o halde görmemek için geri geri giderek onun çıplaklığını birlikte örtenler Şem ile Yefet’ti. Tora, Yefet’in oğullarını şöyle sıralar: “Yefet’in oğulları, Gomer, Magog, Maday, Yavan (Yunan), Tuval, Meşeh ve Tiras’tır.”(Bereşit 10:2)

“Tanrı Yefet’i genişletsin, Yefet Şem’in çadırlarında barınsın” (Bereşit 9:27).Noah’ın Yefet’e verdiği berahadan, bilgelerimiz, Yunan’ın saygı duyulacak bazı meziyetlere sahip oldukları çıkarımını yaparlar. Talmud Bavli Megila 8b-9b, Sefer Tora yazılmasına izin verilebilecek tek yabancı lisanın Eski Yunanca olduğunu belirtir. Gerçekten de Yunanlılar, Tora’nın kendi dillerine çevrilmesini talep eden ilk medeniyetti (Talmud Bavli, Megila 9a). Yahudi kanunu, felsefesi, ahlakı konusunda kitaplar yazmış olan 16. yüzyılın önde gelen Tora bilgelerinden Maharal, Yunanlıların Tora’yı kendi dillerine çevrilmesini istemelerinin, bilgeliğe ne denli hevesli olduklarının bir göstergesi olduğunu belirtir. R. Samson Raphael Hirsch, Yavan Kültürü (Yunan) ve Yahudi Kültürü’nün ortak bir misyonu olduğunu, bunun da insanlığı eğitmek ve insanları hayvansal içgüdülerinin üzerine yükseltmek olduğunu belirtir. Talmud Bavli Yoma 69a’da, İskender’in Koen Gadol’ün önünde eğildiğini yazar; bu da ona duyduğu saygının büyüklüğünü belirtir.

Hanuka, daimi iki güç: karanlık ile ışığın hikâyesidir. Dünyaya şekil veren iki ideolojinin; Helenizm ile Judaizm’in mücadelesidir.

Yunan aslında felsefenin, bilgeliğin çok gelişmiş olduğu ve birçok Yahudi bilgenin de ilham aldığı bir kültür olduğu halde neden sonunda aralarında bu kadar büyük bir ayrılık olmuştur?

Bu soruya farklı açılardan bakarak verilebilecek birçok cevaptan sadece birini, R.Aaron Lopiansky Time Pieces kitabında şöyle anlatıyor:

Yunan’daki karanlık

Yunan dünyası birçok Yahudi’nin takdir ettiği güzellik ve felsefe ile tanımlanmıştı. Yine de sonunda bu iki yaşam biçimi arasında amansız bir mücadele gerekti. Peki, ama neden?

Bilgelerimiz, Tora’da yazılı olan yaratılış olayının daha derin anlamlarını açıklarken ‘tohu, vohu, hoşeh ve tehom’un - boşluk, şekilsizlik, karanlık ve uçurum’un nihilist güçlerinin, ilerde dünyayı yönetecek olan dört ulus olarak ortaya çıktığını yazarlar: Babil, Pers, Yunan ve Roma. Karanlık, Yunan’a denk gelir.

Kafa karıştırıcı. Yunan’ın uygarlık cilası altındaki birçok hatayı ve eksikliği fark etsek de, Yunan’ın, ondan önceki putperestlik ve cehalet bataklığına kıyasla, karanlığın örtüsü yerine bir ışık kıvılcımı olması beklenebilirdi. Modern toplumda çok tanrılığı yerinden eden, mantığın tohumlarını eken Yunan felsefesinin ta kendisi değil miydi?

YUNAN FELSEFESİ

Yahudi tarihinde 10. yüzyılda R. Saadia Gaon’dan 16.yüzyılda R.Moshe Cordovero ve R. Yitzchak Luria’ya (Arizal) kadar, dini düşüncede felsefenin çok etkin olduğu uzun bir dönem vardı. Hahamların mantığının sonuçları kesinlikle Yunan filozoflarının mantığından farklı olsa da, terminoloji ve yaklaşım felsefeye dayanıyordu.

Aristo’nun felsefi görüşlerinin temel ilkelerinin çoğunu reddetse de Maimonides Aristo’yu en büyük filozoflardan biri olarak tanımlar: “Metafiziğin* altındaki her konuda Aristo doğrudur” ve “Aristo kâhin olmadan bir insanın ulaşabileceği en yüksek anlayış ve idrak seviyesine ulaşmıştır.”

 Bu yaklaşımın gerekçesi, bilgelerimizin Bereşit 9:27 pasuğuna verdikleri yoruma dayanır: “Yefet, Şem’in çadırlarında barınsın”. Bilgelerin bu pasuktan, Yefet’in (yani Yunan’ın) ,Şem’in (yani İsrailoğulları’nın) çadırlarında belli bir yere sahip olduğu anlamını çıkarır.

Ancak başka yerlerde, hahmat Yevanit, ‘Yunan bilgeliği’ ile meşgul olmak, kişinin ‘Gelecek Dünya’daki payını kaybetmek cezası altında yasaklanmıştır.

Peki, bu iki görüş arasında nasıl uzlaşabiliriz? Tam bir cevap, bir sürü farklı yorumu kapsayacak şekilde birçok kitap doldurabilir. Bu yazı, bu sorunun birçok yönünden yalnızca birine odaklanmaktadır.

Bunu anlamak için, felsefenin iki farklı yönü arasında ayırım yapmamız gerekir:

 a) Olayları açıklamak ve kategorize etmek için kullanılan disiplinli bir düşünce sistemi ve

b) Bir yaşam biçimi ve varlık parametresi.

Birinci yön, Şem’in çadırlarına getirilebilecek ‘Yefet’in kapsamına girer. ‘Tora’nın yetmiş yüzü’nden biridir ve Tora’yı yorumlama yöntemi olarak Maimonides ve başka birçok Tora bilgesi tarafından kullanılmıştır.

 Ancak felsefenin başka bir yönü de var – tanımlayıcı değil normatif olan. O da şu aksiyom üzerinde durur: “Akıl ve mantık ile anlaşılamayacak hiçbir şey yoktur ve eğer akıl ve mantıkla anlaşılamıyorsa, o şey mevcut değildir.”

 

 

BİRLEŞEMEYECEK BİR AYRILIK

 

 İsrailoğulları ve Yunan filozofları arasındaki birleşemeyecek ayrılık, işte buradadır. İsrailoğullarınınki, Tanrı merkezli bir dünya ve düşünce şeklidir ve sadece mantıkla anlaşılabilecek şeyleri anlayabilmek için düşünce ve mantığı kullanır. Tora’da insan aklının anlayamayacağı şeyler, Tanrı İnancı ile kabul edilir ve uygulanır. Tanrı’nın İsteği söz konusu olunca mantık aranmaz. Yunan ise, sınırlarını tanımlamak için sadece aklı ve mantığı kullanan insan merkezli bir dünyadır.

Eğer Yunan düşünürleri Tanrı ve Tora’yı anlamış ve kabul etmiş olsalardı bile, bunu bir şekilde kavrayıp anladıkları için yapmış olurlardı. İsrailoğulları, Tanrı’nın insanı yarattığına inanır, Yunan’ın görüşüne göre ise, Tanrı’yı ​​yaratan insan anlayışıdır.

Bu açıdan bakıldığında, Yunan felsefesi, putperestlikten bile çok daha kötü bir karanlıktı.

Çünkü kişi, putperest olsa bile dünyayı tanrı merkezli olarak algılayabilir ve eğer yeterince araştırıp derinliklerine inerse, ilk başlangıç yerini bulabilir – aynen Avraam’ın ateşperest Nimrod ile yaptığı tartışmada olduğu gibi: “Suya tapın, çünkü ateşten daha güçlüdür; bulutlara tapın, çünkü sudan daha güçlüdür, rüzgarlara tapın...”(Bereşit Rabba 38: 8).

Bu düşünce zincirini izleyerek, kişi bir gün nihai varış noktasına ulaşabilir: tek gerçek Tanrı. Buna karşın, bir kişi kendi- kendine- tapma kısır döngüsüne kilitlendiğinde, onun bu döngüden kurtulabilme ümidi yoktur. Birisi onu Tanrı’nın ve Tora’nın gerçekliği konusunda ikna etse bile, hâlâ tanrı, kendisidir. İnandığına inanır, çünkü bunu o, kendi mantığıyla açıklayabilmiştir!

Birçok rabinin fikrine göre, Kant’ın haricinde tüm felsefe değersizdir. Bunun, Kant’ın felsefesinde bulunan ve felsefenin kapsamını sınırlandıran unsurlara (yani sadece akıl ve mantık yürütmenin eleştirisine) atıfta bulunduğu düşünülebilir. Kant, felsefenin sınırlı olduğunu ve varlığın bir parametresi olarak kullanılamayacağını göstererek, doğru yönde cesur bir adım atmıştı.

Yahudi veya değil, Tora’dan çok uzakta olan kişilerle bir arada olma fırsatı bulan bir Ortodoks Yahudi, hayat tarzı ve uygulamalarına ilişkin insanların kendisine saygı ve anlayış içinde davrandığını deneyimleyebilir. Ancak bir nokta sürekli başkalarını rahatsız ediyormuş gibi görünür: “Yahudilik iyi hoş ama Tanrı’nın buraya inip de sana bütün bunları yapmanı söylediğine gerçekten de inanmıyorsun, değil mi?”

Bunun ışığında, Yunan putlarının insani özelliklere sahip olması tesadüf değildir; bunlar büyük boyutlarda insan zaaflarına sahip olan üstün kişilerdi. Fakat gerçekte tanrılaştırılan, insanlığın kendisiydi.

Hindistan’ı ziyaret eden Batılı bir gazeteci, orada o kadar yaygın olan hayvanlara tapılmasıyla dalga geçer. Hintli, “Ama siz de bir hayvana tapıyorsunuz” diye karşılık verir.

Gazeteci, “Hangi hayvan?” diye sorar.

Hintli, “Ihsan” diye yanıtlar.

KRALLIK VEYA RUHANİ LİDERLİK

Yahudi ulusunda üç farklı liderlik şekli görülür: Krallık, Sanedrin ve Ruhani Liderlik.  Genelde Yahudi ulusuna ilk ikisi liderlik ederdi. Ancak Yunan’a karşı savaşa liderlik edenler, ruhani liderler- Koenler’di. Çünkü Yunan’ın kökünü kurutmaya çalıştığı, İlahi Kaynaktan gelen Tora idi. Bu nedenle, Yunan ile savaşmak için yeryüzünde Tanrı’nın elçileri olarak hareket ederek Yunan ile savaşmak da, Koenler’in göreviydi.

Hellenizasyonun başlangıcını ilan eden Büyük İskender Yeruşalayim’e geldiğinde, o zaman Koen Gadol olan Şimon HaTzaddik, onu karşılamaya, özel Koen Gadol giysileriyle çıkar (Yoma 69a). İskender onun önünde eğildiğinde, bu, gelecek kuşaklarda gerçekleşecek İsrailoğulları’nın Yunan üzerindeki zaferinin habercisi olur.”

Suriye-Yunan Kralı Antiyohus Epifanes’in yasakladığı mitsvalar

Antiyohus’un yönetimindeki Suriye-Yunan askerleri, Yahudilere Brit-Mila(sünnet), Şabat’ın korunması, Roş Hodeş (Yeni Ay’ın ilan edilmesi ve kutsanması) ve özellikle de Tora öğrenimini yasaklar. Amaç, Yahudilere Tora’yı unutturmak ve farklı konumlarını ortadan kaldırmak, diğerleri gibi olmalarını sağlamaktır.

Sünnet, İsrailoğulları’nın vücudunu diğer milletlerden ayrımsar, erdemini korur ve Yahudi ruhunun Tanrı’yı hiç bir zaman unutmamasını sağlar.

Şabat, Yahudilere Yaratılış’ı, Kim’in Yarattığını hatırlatır. Kiduş’ta belirtildiği gibi “…zeher lemaase bereşit-yaratılışın hatırasına…”

 Tümüyle tinsel (spiritüel) olan Şabat, Yahudileri fiziksel maddi dünyadan ayırır ve İsrail’in tüm nimetlerinin kaynağıdır.

Roş Hodeş ise, bir ‘hatırlama günü’dür (Eruvin,40b).Tora, Roş Hodeş’ten şöyle bahseder:  “.....Tanrı’nızın huzurunda sizin adınıza hatırlatıcı olacaktır”. (Bamidbar 10:10).

Ayrıca Yahudi dini mahkemesi Sanedrin’in ‘Yeni Ay’ın doğuşunu, yeni bir ayın başlangıcını ilan etmesi, takvimin ve bayramların da buna göre ayarlanması, Yahudilerin zaman üstündeki hâkimiyetlerini gösterir. Yunanlılar, Roş Hodeş’i yasaklayarak Yahudilerin bu ayrıcalığını da ellerinden almak istediler.

Buna ek olarak çıkarılan kanun, her Yahudi geline, sevdiğiyle evlenebilmek için, önce Yunan subayıyla birlikte olma zorunluluğunu getirdi.

Suriye-Yunan Kralı 4.Antiyohus Epifanes, Yahudileri öldürmek veya bulundukları topraklardan sürgüne göndermek değil, onların Yahudi Kültürü’nü kurutup, Yunanlılaşmalarını, Tora yolundan ayrılıp onların putlarına tapmalarını istiyordu.

Hanuka Mucizeleri

Birinci mucize, Yahudilerin dini gereklerini yerine getirmelerini engelleyip, Yunan kültürüne asimile etmeye çalışan Suriye-Yunan Kralı Antiyohus Epifanes’in kalabalık, güçlü ve donanımlı ordusuna karşı, sayıca az ve ilkel silahlı olan Makabiler’in Tanrı’nın Yardımı ile Tanrı Adına, aklın alamayacağı bir zafer kazanmalarıdır.

İkinci mucize ise, Yahudilerin, Bet Amikdaş’ı tekrar Tanrı Hizmeti’ne adamak amacıyla Menora’yı yakmak için, Kutsal Tapınak’ta bir küçük kap, bir gün yetecek kadar kutsiyeti bozulmamış yağ bulabilmeleridir. O tek küçük kap yağ, tam sekiz gün boyunca yanmaya devam eder, Koen’ler bu şekilde, o arada yeni kutsal yağı hazırlayabilirler.

 

HanukaNedir- Hanuka’nın ABC’si-  Hanuka Alahaları- Hanuka ve Kadınlar- İçinizdeki Alev- Sevivon’un Gizemi :http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2670&Itemid=204#Content

Önemli Not:  Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla; Chanukah: 8 Nights of Light, 8 Gifts for the Soul;  Time Pieces, El Gid Para El Pratikante (Gözlem); Yahudilik Ansiklopedisi (Gözlem);Sidur kol Yaakov (Gözlem) kitaplarından, “Haftanın Peraşası grubunun 5768/2007 Hanuka Özel kitapçığından ve www.chabad.org; http://judaism.about.com;www.jewfaq.org sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi rabilerine başvurması gerekir.

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.