VAYETSE - Yetimlerin nesli

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
21 Kasım 2017 Salı

Peraşamızda çocuk sahibi olmayan Rahel Yaakov’dan çocuk istemekte aksi durumda kendisinin bir ölü kadar değersiz olduğunu söylemektedir. Bilgeler çocuksuz birinin ölüye benzediğini söyleseler de çocuklarını yetiştiremeyen topluluklar için ‘yetimlerin nesli’ anlamına gelen ‘dor yatom’ ifadesini kullanırlar.

Maddi ve manevi güç tarihin her aşamasında mücadele halinde olmuştur. Maddiyatın son derece önemli olduğu günümüzde bizler çocuklarımızı yetiştirmekteyiz ama ne yazık ki kendimizi, öz kültürümüzü geçmişimizi öğretmemekteyiz. Maddiyat ve bu konuyu besleyen eğitim ne yazık ki çocuklarımızın geleceğinden bile önce gelmeye başlamıştır. 

İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa işgal altındadır ve çok zengin bir aile önce Terezin’e sonra da ölüm kamplarına gönderilmek üzere trene bindirilmektedir. Beraberlerinde bütün değerli eşyalarını da almaktadırlar. Terezin’e geldiğinde kadının bir elinde değerli eşyalarının bulunduğu paket diğer elinde ise bebeği varır. Bir süre sonra iki paket ağır gelir ve kadın yola devam edemez. Alman askerleri onu vurmakla tehdit edince çocuğunu alıp değerli eşyalarını bırakmaya karar verir. Bir süre sonra bıraktığının eşyaları değil bebeği olduğunu dehşetle fark eder. Bu insanları yargılamamız mümkün değildir. Büyük bir baskı altında çalışma veya ölüm kamplarında böylesine trajediler her zaman görülmüştür. Ama günümüzde bizlerin yaptığı, bile bile çocuklarımızı manevi anlamda ölüme terk etmek ve değerli eşyalarımızı taşımaktır. “Mi şeen lo banim haşuv kemet” diyen Gemara çocukları yani gelecek nesli olmayan toplumun ölü bir toplum olduğunun da altını çizmektedir.

Hana’nın hikâyesini bilirsiniz. Çocuk sahibi olmak için dua etmektedir. Eşi Elkana bunun için senede üç kez Şilo’ya Mişkan çadırının olduğu yere gitmektedir. Hana kendisine refakat etmektedir. Çocuk sahibi olduktan sonra iki sene boyunca Hana Şilo’ya uğramaz. Hâlbuki o bir kadın peygamberdir. Bir tsadeket olarak orada dua etmenin keyfini ve zevkini iki yıl boyunca tatmamıştır. Elbette ki birkaç günlüğüne bebek Şemuel bir komşuya bırakılabilirdi. Ancak Hana bunu istememiştir. Hana bir peygamber, tsadeket veya iyi bir eş olmanın yanı sıra her şeyden önce o bir annedir ve çocuğuna gerekli özeni göstermek, ilk eğitimini vermek zorundadır. Günümüzde çocuklarımız bile keyfimizden önce gelmemektedirler. İlk eğitim ne yazık ki ilgisiz yabancılar tarafından verilmekte ve çocuklar başta Ruşça olmak üzere Gürcüce, Kırgızca lisanlarına vakıf olurken öz eğitimlerini pek de alamamaktadırlar. “Mi şeen lo banim haşuv kemet” diyen Gemara anne baba tarafından gerektiği gibi eğitilmiş çocukları yani gelecek nesli olmayan toplumun ölü bir toplum olduğunun da altını çizmektedir.

Bu eğitimi nasıl vereceğimiz de önemli bir sorudur. Hatam Sofer Şema duasından örnek getirmek suretiyle şöyle der: “Veşinantan levaneha – çocuklarına öğreteceksin, vedibarta bam – onlara söyleyeceksin.” Önce söyleyeceklerini sen öğrenecek ve onlara sen öğreteceksin. Sen öğrenmeden bunu yapman mümkün değildir.

Amerika’da ve birçok yerde Şahrit öncesinde Daf Yomi, (günlük Gemara) öğrenimi yapılır. Rabi Eli Mansour her sabah derse erkenden gelen ancak dersin ortasında uyuyakalan genç bir babaya “neden doğrudan Şahrit’e gelmiyorsun? Evindeki yatak buradan daha rahat olsa gerek” diye takılınca genç babanın yanıtı şöyle olur: “Her sabah oğlum okula gitmek için kalktığında yatağımı boş görür ve annesine ‘babam nerede?’ diye sorar. Annesi de ‘Tora öğrenmeye sinagoga gitti’ cevabını verir. Bu cevap oğlumun aklında yer edecektir. Babasının her sabah erkenden Tora öğrenmek için kalktığını aklına yerleştirecek belki de bu davranışımı örnek alacaktır. Bu yüzden evde uyumaktansa sinagogda derste uyuyakalmak daha iyidir.”

Gemara gelecekte ebediyette bizlere sorulacak soruları kopya olarak verir. Bunlardan ilki “kavata itim laTora – Tora öğrenmek için zaman ayarladın mı?” sorusu ile “asakta bepirya verivya – çoğalma mitsvasını yerine getirdin mi?” sorusudur. Bu iki sorunun da aslında birbiri ile yakın ilgisi vardır. Belki de soru şu şekilde karşımıza gelecektir. “Çocuklarına gerekli Tora bilgisini vermek amacıyla Tora öğrenmek için zaman ayarladın mı?” İyi bir anne baba olmak sadece çocukları maddi dünyaya hazırlamak demek değildir. Maneviyat verilmiyorsa görev tam olarak yerine getirilmemiştir.

Şabat sabahları sizi evde görmeyen çocuklarınız belki de annelerine veya gördüklerinde size soracaklardır. “Neredeydin veya babam nerede?” Bu soruların yanıtları çocuklarımızın gelecek eğitimlerine yön verecek kadar önemli ve değerlidir. Geleceği onlara bırakırken nasıl bıraktığımızı ala unutmayalım. Gelecek nesli olmayan bir toplum ölü toplumdur.