Kendini porno filminde sanan yapımcı

Alber NASİ Köşe Yazısı
18 Ekim 2017 Çarşamba

Yoğun bir haftayı geride bıraktık. Avrupa’da aşırı sağın güçlendiği bir seçim daha geride kalırken, Irak ile Kuzey Irak özerk bölgesi birlikleri her an savaşmaya başlayabilir. Türkiye ile ABD’nin arası vize krizi ile bir hayli gerilirken, ABD’de Trump İran ile varılan anlaşmayı rafa kaldırma telaşında. Trump’ın bugüne kadar doğru dürüst tek bir karar dahi alamadığı göz önüne alınırsa, bunu da pek becereceğe benzemiyor. Dünyaca ünlü bir porno şirketinin patronu Trump’ı başkanlıktan edecek belgeler için 10 milyon doları gözden çıkarırken, ABD Miramax’ın patronu Harvey Weinstein 26 aktris tarafından tecavüz ve tacizle suçlandı. 

***

Fransa ve Almanya seçimlerinden sonra Avusturya seçimleri de tamamlandı. Seçimleri 31 yaşındaki Sebastian Kruz liderliğindeki Avusturya Halk Partisi yüzde 31 oy oranı ile kazanırken, aşırı sağcı ve neo-Nazi sayılabilecek Avusturya Özgürlük Partisi yüzde 25 gibi rekor bir oy aldı. Kruz’un seçimlerde İslam karşıtı ve yabancı düşmanı söylemlerde bulunduğu göz önüne alınırsa, Avusturya’da esas kazananın faşizm olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz.

Kruz’un, yüzde 27 oy alan sosyal demokratlarla veya yüzde 25 oy olan Avusturya Özgürlük Partisi ile koalisyona gitmesi muhtemel. Ancak aşırı sağın ve söylemlerinin Avusturya’da oldukça popülarite kazanmış olması oldukça endişe verici. Tüm bu seçim sonuçları daha önce belirttiğim gibi Avrupa’da siyasilerin fazla manevra alanı kalmadığını ve halkın yaşam kalitesini düzeltememeleri halinde kaçınılmaz olarak aşırı sağın daha da yükselerek Avrupa’yı tamamen etkisi alacağını gösteriyor.

Esas olarak teknoloji sebebiyle iş bulamayanlar veya işlerini kaybedenler ister istemez daha kalifiye iş sahibi olan özellikle yabancı kökenlilere karşı tepki besler. Teknolojinin vasat eğitimli insanları işsiz bırakması, gereken işi yapan insanların ülkede hatta çoğu kez kıta içinde bulunmaması, İslam’ın Avrupalılara öcü gibi gösterilmesi, bir takım fırsatçı politikacıların kendisini ezilmiş hisseden yığınların oylarını ve demokrasinin nimetlerini kullanarak iktidara gelmesine yardımcı olabiliyor. Ne yazık ki gerek dünya gerekse de Avrupa, özellikle teknolojinin istihdam piyasasında yarattığı ve yaratabileceği boşluğa karşı hazırlıklı değil.

***

ABD ile Türkiye arası, bugüne kadar hiç yaşanmamış şekilde, bir büyükelçilik çalışanı sebebiyle geçtiğimiz hafta gerildi. Krizin sebebi anlaşılıncaya kadar Türkiye yerinden oynadı. Halen kriz çözülmüş değil ancak iki ülke arasında diyaloglara başlanmış olması umut verici. Trump hükümeti vize kararını büyükelçilikle beraber aldığını söylese de bir tatil günü böyle bir kararın alınmış olması, kararın bir oldubittiye getirilerek verildiği ve ABD hükümetine de olayı üstlenmek kaldığı izlenimi yaratıyor.

Öte yandan Trump, seçilmesinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen iktidar olamama konusunda oldukça ısrarcı gibi görünüyor. İran ile varılan anlaşmayı bozamayacağını anlayınca konuyla ilgili pek de anlamı olmayan açıklamalarda bulunması ve topu Kongre’ye atması basiretsizliğinin son ispatı.

***

Gündemi meşgul eden bir başka konu ise Trump’a karşı oluşan tepkilerle ilgili. Bir porno şirketinin sahibi Trump’ın nükleer savaş çıkarmasından o kadar endişe duyuyor ki Trump’ı işinden etmek için 10 milyon doları gözden çıkarmışa benziyor. Oysa etraflıca bakıldığında, Trump değil nükleer savaş çıkartmak, doğru dürüst tek bir yasa dahi yapabilmiş değil.

Şu anda ABD’de Trump’tan çok daha fazla konuşulan bir kişi varsa o da hiç şüphesiz Weinstein stüdyolarının sahibi Harvey Weinstein. Kendisi aralarında Angelina Jolie ve Gwyneth Paltrow’un da bulunduğu 26 aktris tarafından tacizle suçlandı. Suçlamaların ne kadarı doğru bilinemez. Daha açık yazmak gerekirse kaçı gerçekten taciz olarak nitelendirilebilir, kaçı Hollywood’un ışıltılı dünyasına girebilmek uğruna buna göz yumdu veya katlanmak zorunda kaldı? Ancak Weinstein’ın suçlamaları tam olarak reddedememesi, ortada profesyonellik dışı yaklaşımların varlığını doğrular nitelikte. Skandalda şimdilik 26 kadın sesini çıkardı ve bu sayının artması bekleniyor. Çünkü kurbanlar konuştukça diğerlerine de cesaret veriyor ve onlar da hikâyelerini anlatabiliyor. 40 yılı aşkın başarılı bir kariyere sahip olan Weinstein’ın bu skandaldan nasıl kurtulacağı veya kurtulup kurtulamayacağı konusu anlaşılan Amerikalılar için şimdilik Kuzey Kore’nin nükleer denemelerinden veya Irak – Kürt savaşından daha ilginç görünüyor ne yazık ki. Bir yandan dünyanın geleceğinden endişe duyan porno yapımcısı, diğer yandan kendini porno filminde sanan bir yapımcı. Garip bir dünya…