Bosna’nın dini liderleri, politikacıların 1990 savaşında yaşanan zulmü affetmeye ve unutmaya çalışan Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan toplumlarının beraber barış içinde yaşamalarını engellediğini söyledi.
Yüzlerce kilise, cami ve sinagog Bosna’nın çok inançlı 500 yıllık geçmişine tanıklık ederken, başkent Saraybosna yerel olarak ‘küçük Kudüs’ olarak anılıyor. Ortodoks Sırplar, Katolik Hırvatlar, Müslüman Bosnalılar aynı mahallelerde ibadet ediyorlar.
İslam cemaatinin müftüsü Hüseyin Kavazoviç dini liderlerin kendi başlarına barışı sağlayamayacağını söyleyerek, “Siyasi elitlere daha fazlasını yapmak düşüyor. Başlangıç olarak dini siyasi bir araç olarak kullanmayı bırakmalılar, tabii bunun kontrolü bize düşüyor,” dedi.
100 bin sivilin öldüğü, milyonlarca insanın mülteci konumuna düştüğü 1992-1995 savaşının yaralarını iyileştirmeye kararlı olan dini liderler, üç etnik topluluğun milliyetçi kesiminin ayrıcalıklı olma ısrarlarına karşı mücadele veriyor. 1385’ten beri aktif olan bir manastırın papazı Zeljko Brkic her ne kadar siyasiler mümkün olmadığını söylese de Bosna’nın yalnızca çok etnik yapılı bir devlet olarak var olabileceğini belirtiyor.
Yahudi Cemaati Başkanı Jakob Finci II.Dünya Savaşında Müslümanların Yahudileri sakladığını ve Yahudilerin de Sırp kuvvetlerinin işgali sırasında Bosna’da her inançtan insana yiyecek yardımı yaptığını söyledi. Finci sözlerini birlikte yaşamın en güzel ispatının Saraybosna olduğu ve yegane yaşam tarzının bu olabileceğini söyleyerek sürdürdü.
Saraybosna bu hafta 27 ülkeden 120 liderin katıldığı Müslüman-Yahudi Konferansına ev sahipliği yapıyor. Konferansın ilki Ilja Sichrovski adındaki bir genç tarafından 2010’da Viyana’da organize edilmişti.
