Elul ve kırk özel gün

Roş Hodeş Elul’den başlayarak Yom Kipur’a kadar süren kırk gün, Moşe Rabenu’nun, Sina Dağına üçüncü ve son kez çıkıp kaldığı kırk güne tekabül eder. Bu kırk gün boyunca Yahudiler daha yoğun şekilde dua eder, içlerine dönüp kendileriyle hesaplaşır, teşuva yapıp Tanrı’ya dönerek kendilerini manevi anlamda kuvvetlendirir ve şofar çalarak Tanrı’nın merhametini dilerler. Bu şekilde Moşe Rabenu’nun ilk kez dağa çıktığı zaman yaptıkları gibi bir günah işleme ihtimalini ortadan kaldırırlar. Bu kırk günün sonunda Moşe Rabenu, ikinci On Söz tabletleri ile Sina Dağından indiğinde, (Yom Kipur’da), Yahudiler, Tanrı’nın onları altın buzağı günahından dolayı affettiğini anlar.

Nazlı DOENYAS Kavram
16 Ağustos 2017 Çarşamba

Roş Hodeş Elul’den başlayarak Yom Kipur’a kadar süren kırk gün, Moşe Rabenu’nun, Sina Dağına üçüncü ve son kez çıkıp kaldığı kırk güne tekabül eder. Bu kırk gün boyunca Yahudiler daha yoğun şekilde dua eder, içlerine dönüp kendileriyle hesaplaşır, teşuva yapıp Tanrı’ya dönerek kendilerini manevi anlamda kuvvetlendirir ve şofar çalarak Tanrı’nın merhametini dilerler. Bu şekilde Moşe Rabenu’nun ilk kez dağa çıktığı zaman yaptıkları gibi bir günah işleme ihtimalini ortadan kaldırırlar. Bu kırk günün sonunda Moşe Rabenu, ikinci On Söz tabletleri ile Sina Dağından indiğinde, (Yom Kipur’da), Yahudiler, Tanrı’nın onları altın buzağı günahından dolayı affettiğini anlar.

Bu yıl Roş Hodeş Elul, 22 ve 23 Ağustos günleridir.

Bu nedenle Roş Hodeş Elul’den başlayan kırk gün, bir içe dönüş, Tanrı’ya dönüş ve insanın kendisiyle hesaplaşma dönemidir. Bu süreçte Yahudiler aynen atalarının yapmış olduğu gibi davranışlarını gözden geçirir, samimiyetle bir durum değerlendirmesi yapmaya çalışır, eksik ve hatalı olduğu noktaları bulmaya, bunları tamamlamaya niyet eder, teşuva yapar, ‘Ulu Günler’ Roş Aşana ve Yom Kipur’a tüm benlikleriyle hazırlanmaya başlar.

Çok Önemli Bir Gün: ROŞ HODEŞ ELUL

Yahudiler, Tanrı’nın kendilerini Mısır’daki esaretten kurtarması sonrasında, çölde kırk dokuz günlük bir hazırlanma ve arınma dönemi geçirir. Bu dönem sonunda, Şavuot’ta, tarihte benzeri görülmeyen bir şekilde Tanrı ile İsrailoğulları bir araya gelir, onların düğün günü sayılan Şavuot’ta Tanrı halkına seslenerek On Sözü söylemeye başlar. Tanrı’nın Sesi’nin Yüceliğinden ürküp ölmekten korkan Yahudi halkı, Moşe Rabenu’nun Tanrı’nın Sözlerini ve Tora’yı öğrenip, halka aktarmasını ister. Bunun üzerine Sina Dağına çıkan Moşe Rabenu, kırk gün kırk gece sonra On Söz Tabletleri ile dağdan indiğinde (17 Tamuz-Şiva Asar BeTamuz), halkının başka Tanrılara tapmama sözünü kabul etmelerine rağmen, altın bir buzağı yapıp ona taptıklarını görür ve tabletleri kırar. Tanrı’ya ihanet eden halk, aslında kendine, ruhuna, kendi özüne, İlahi İsteğe ve hayattaki en büyük görevlerine, Tanrı ile bağlantıda kalıp Tanrı’yı bu dünyaya getirme görevlerine ihanet etmiş olurlar. Bu olayın ertesi günü, 18 Tamuz’da Moşe Rabenu, Tanrı’nın halkını yok etmemesi ve affetmesi, Tanrı’nın Kutsal Varlığı’nın tekrar İsrailoğullarının arasına dönmesi için yakarmak üzere tekrar Sina Dağına çıkar. Moşe Rabenu, kırk gün ve kırk gece Sina Dağında kalıp dua eder. Bu dönem Tanrı’nın, halkına karşı ‘öfkeli’ olduğu bir dönemdir. Bu 40 günlük süreye, ‘Gazap Günleri’ adı verilir. Ancak Moşe Rabenu vazgeçmez, Tanrı’nın sonsuz merhametine ve bağışlayıcılığına olan sarsılmaz inancı, Tanrı’nın bize olan inancı, bizimle Tanrı arasındaki koşulsuz sevginin gücü ve umutla Roş Hodeş Elul’de tekrar Sina Dağına çıkar. Bu üçüncü kırk gün ve kırk gecenin sonu Yom Kipur’dur.

Elul, Moşe Rabenu’nun yolculuğunun öyküsüdür. Tehlikeye düşmüş olsa bile, arada ciddi kırgınlıklar olsa bile, gerçek ve kalıcı olmasını istediğimiz değerli bir ilişkiyi kurtarmanın mümkün olabileceğinin öyküsüdür. Moşe Rabenu’nun Elul deneyimi, “Kral’ın meydanda olduğu” ve On Üç Merhamet Özelliğini ışık gibi saçtığı bu ay boyunca, Tanrı’nın bize özel bir sevgi ve merhamet göstereceğinin güvenini verir.

TEŞUVA, TEFİLA, TSEDAKA: Nedir, ne değildir?

Elul ayı ile başlayan dönemde karşımıza çıkan yazılar, konuşmalar, düşünceler ve hareketler özellikle bu üç kelime etrafında yoğunlaşır: Teşuva, Tefila ve Tsedaka. Bu üçlünün gücünün, en sert yargıları bile yumuşatabildiği anlatılır, bunların Tanrı’ya yakınlaşma yolunda bizim en güvenilir kılavuzlarımız, yoldaşlarımız olduğu vurgulanır. Bu kadar sık duyduğumuz bu denli güçlü ve etkili kelimelerin ne anlama geldiklerini biliyor muyuz?

Teşuva: Pişmanlık olarak tercüme edildiğinde anlamı eksik kalır. Teşuva, aslımıza, iyi ve Tanrısallık taşıyan özümüze dönüşü simgeler. Kişinin hata yaptığını fark ederek bundan samimiyetle pişmanlık duyması, teşuva’nın sadece bir adımını oluşturur. Rambam’a göre teşuva’nın diğer adımları, bu hatalı davranışı terk etmek, hata yaptığını sözlü olarak itiraf etmek ve gelecekte bu hatalı davranışı tekrarlamamaya niyet etmek olarak belirtilir.

Tanrı’ya, özümüze dönüş anlamı ile teşuva, sadece bir hata yapıldığında değil, hatalı davranış olmadan da yapılır. Mitsvalarımızın kalitesini geliştirerek, dünyaya geliş amacımız, potansiyelimiz üzerine düşünerek, Tanrı’yı dünyamızda yansıtmada, Tanrı hizmetinde nerede olduğumuzu sorgulayarak ve bu yolda harekete geçerek teşuva yapabiliriz.

Tefila: Çoğu zaman dua olarak çevrilse de, İbranice dua, tefila değil, ‘bakaşa’dır. Bakaşa, dua etmek, rica etmek, dilemek anlamına gelir. Bakaşa ile kişi, hayatında eksik olan şeylerin Tanrı’dan, yukarıdan, gelmesi için dua eder. Dolayısıyla, eğer bir şeyin eksikliğini hissetmiyorsa, yukardan gelecek bir hediye talebi yoksa bakaşa’nın gerekli olmadığı izlenimine kapılabilir. Tefila’nın asıl anlamı, Tanrı’ya bağlanmaktır. Bu, aşağıdan, insandan Tanrı’ya doğru uzanan bir harekettir. Tanrı ile bağlantıda olmanın ihtiyaç ve arzusunu farkında olsak da olmasak da hayatımızın her anında için için hissederiz. Dua etmek, Tanrı’ya bağlanma yani tefila yollarından biridir. Mitsva kelimesinin kökü ‘tsav-bağlanmak’, birleşmek anlamına gelir. Tanrı’ya, O’nun İsteği doğrultusunda yaşamayı seçerek, mitsvalarını yerine getirerek bağlanırız.

Tsedaka: Çoğu zaman bağış ile eşanlamlı olarak kullanılsa da, hayırseverlik, iyilik ve bağışın İbranicesi tsedaka değil, ‘hesed’dir. Hesed, yapanın hiç bir mecburiyeti olmadığı halde kendi isteği ile ve gönlünden gelerek yapmış olduğu erdemli bir davranıştır.

Buna karşın tsedaka, doğruluk ve adalet anlamına gelir. Yani, tsedaka veren kişi, bunu yapmak aslında zaten onun görevi olduğu için verir. Dünyada var olan her şey Tanrı’ya aittir. Sahip olduklarımız, bunları hak ettiğimiz değil, emaneten bize verilmiştir. Bizim de bunları, ihtiyacı olanlarla adil bir şekilde paylaşmamız gerekir.

(Aşkenaz Roş Aşana 5778 Kartından alınmıştır)

 YOM KİPUR KATAN - Küçük Yom Kipur

Yom Kipur Katan-Küçük Yom Kipur, büyük kabalist R’Moshe Cordovero’ya mal edilen bir gelenektir. Bu geleneğe göre, (bazı istisna aylar dışında), her Roş Hodeş’den önceki gün, bir pişmanlık ve tövbe günü olarak kabul edilir ve o gün (gün doğuşuyla başlayan) oruç tutulur ve yakarış duaları-Selihot okunur. Bu gelenek, kişilerin manevi gelişimlerine daha duyarlı oldukları geçmiş nesillerde sıkça uygulanır olmasına rağmen, günümüzde pek az kişi tarafından gözetilmektedir. Ancak Roş Hodeş Elul’den önceki Yom Kipur Katan, günümüzde de bazı cemaatlerde birçok kişi tarafından uygulanmaktadır. Bu yıl Roş Hodeş Elul’den önceki gün, Yom Kipur Katan, 21 Ağustos Pazartesi günüdür.

Elul Ayında Ne Yapılır?

I) Tanrı-Kral Aramızda

Hasidik Üstad Rabbi Schneur Zalman, Elul ayından, ‘Kralın Aramızda’ olduğu bir zaman olarak bahseder. Kral (Tanrı), bu ay boyunca halkının içinde, halkının arasındadır. Tanrı, bu dönemde herkesi hoşgörülü bir ifadeyle ve güler yüzle karşılar, ona dönen her kulunun tek tek duygularını, düşüncelerini, kaygılarını ve isteklerini bilmek ister. Bu Tanrı’ya ulaşmak isteyenler için benzersiz bir fırsattır.

II) Teşuva-Tefila-Tsedaka

Elul ayı, gelecek sene için yazgıların kararlaştırıldığı Roş Aşana ve Kipur gibi mübarek günlere bir hazırlık dönemi olarak kabul edilir. Elul ayı boyunca, sürekli içe dönüş ve Tanrı ile bağlantıyı güçlendirme üzerine yoğunlaşılır.

Teşuva (Tanrı’ya, özümüze dönüş), tefila (Tanrı’ya bağlanmak) ve tsedaka (Tanrı’nın bize bağışladıklarını adaletli bir şekilde dağıtmak), bu hazırlık döneminin ana temelini oluşturur.

III) Özür dilemek-Affetmek

Tanrı’ya karşı yapmış olduğumuz hataların farkına varıp bunları samimiyetle kabul edip, bir daha tekrarlamamaya niyet eder, teşuva yaparız. Yahudi geleneklerine göre Tanrı, başkalarına karşı işlediğimiz günahlarımızı, ancak o kişi bizi bağışladıktan sonra affeder. Bu yüzden özellikle Elul ayı, hayatımızdaki kişilerle aramızda geçmiş kırgınlıklar, yapmış olduğumuz hatalar, sebep olduğumuz üzüntüler için, o kişilerden özür dilemeye başlamak ve bizden özür dileyenleri affetmemiz için çok uygun bir zamandır.

IV) Mezuza ve Tefillinlerin Kontrolü

Bu ay Mezuza ve Tefillinlerin, konu hakkında yetkili biri tarafından incelenerek, iyi durumda oldukları, yazılarının silinmediği ve halen geçerli olduklarının teyit edilmesi, Tallit ve Tanrı hizmetinde kullanılan diğer eşyaların elden geçirilip kontrol edilmesi tavsiye edilir.

V) Selamlaşırken ve mektuplarda iyi dilekler

Bu aydan başlayarak, arkadaşlarla selamlaşırken ve mektup veya e-postalarda yeni yıl için güzel dileklerde bulunulur: “Ketiva Vehatima Tova / İyi ve hayırlı şeyler kitabına yazılasın ve mühürlenesin.”

VI) Teillim

Tzemach Tzedek şöyle der: “Teillim okumanın içindeki gücü gerçekten idrak edebilsek, hiç durmadan Teillim okurduk.”

R.Raşab da Elul ayının Teillim okuma dönemi olduğuna dikkat çeker.

Baal Shem Tov Elul ayının 1’inden başlayıp, Yom Kipur’a kadar her gün Teillim kitabından ek üç bölümün okunması geleneğini getirir. Yom Kipur’da da kalan 36 bölüm okunarak, bütün Teillim kitabı tamamlanır.

R’Ephraim Zalman Margulies de, başka bir gelenekten bahseder. Buna göre, hafta arası her gün en az on mezmur okunur, bu şekilde Roş Aşana’ya kadar, 150 mezmurdan oluşan Teillim kitabı, iki kere tamamen okunmuş olur. Bu şekilde çifte okunan Teillim kitabında okunan mezmur sayısı, üç yüz olur. Affetmek – kaper fiilinin sayısal değeri de üç yüzdür.

VII) Selihot

Kişinin iç hesaplaşması yapıp pişmanlığını dile getirmesine yardımcı olan Selihot duaları, Elul ayında başlar. Sabaha karşı yapılan Selihot duaları, Kipur sonuna kadar devam eder.

Selihot dualarının ana hattını, Tanrı’nın On Üç Merhamet Özelliği’nin defalarca tekrar edilmesi oluşturur. Bunun yanında, viduy (itiraf) kısmında, toplumun olası müşterek günahları itiraf edilir ve af için yalvarılır. Bir diğer kısımda da, işlenen günahların, atalarımız Avraam, Yitshak, Yaakov, Moşe, Aaron, Yosef, David ve Şlomo’nun hatırına affedilmesi için dua edilir.

Dualarda tekrar edilen, Tanrı’nın On Üç Merhamet özelliği: “Aşem, Aşem, Tanrı, Merhametli, Lütufkar, Öfkesini Geciktiren, İyilikte Cömert, Gerçek, İyilikleri bin nesil için hatırda tutar, bile bile, kasıtlı işlenen günahları ve dikkatsizlikle işlenen günahları affeder, temizler.

Af dilemek için Tanrı’nın On Üç Merhamet Özelliğinin tekrar edilmesinin çıkış yeri Talmud Roş Aşana 17b’de belirtilir: Tanrı, bir dua lideri gibi Tallit takarak, Moşe Rabenu’ya, “Yahudiler günah işledikleri zaman, Benim Huzurumda bu duaları dile getirsinler, Ben onları affedeceğim” der.


Kişi sadece söylemekle kalmayıp, Tanrı’nın On Üç Merhamet Özelliğini içselleştirip, O’na benzemeye gayret ettiği zaman, Tanrı da sevgili çocuklarının günahlarını affeder. Kişi, etrafındakilere nasıl davranıyorsa, Tanrı da ona aynı şekilde davranır. “Tanrı senin gölgendir.”(Teillim 121:5)

Elul Ayı, Önemi ve Felsefesi için:

http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2657&Itemid=214

 

Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla El Gid Para El Pratikante (Gözlem), Every Person’s Guide to the High Holy Days, 60 Days-A Spiritual Guide to High Holidays, Rosh Hashanah-Its Significance,Laws and Prayers, Daily Dose of Torah, Torah Studies kitaplarından ve www.chabad.org, www.jewfaq.org sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için bayramlar ve özel günler hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.

 

 

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.