Titanik Rıfkı’yla Neo-klasik, barok ve fütürist antisemit söylemlere bakış

Riva HAYİM Köşe Yazısı
2 Ağustos 2017 Çarşamba

İnternette dolaşırken antisemit yorumlara göz gezdirdiğimde, muazzam bir yaratıcılıkla karşılaştığım oluyor. Bu yaratıcılık seviyesi eskiden de bu kadar yüksek miydi tam emin değilim.

En anlamsız yorumların bile halkımızı bazı kesimleri tarafından ciddiye alınmaya başladığı ilginç bir süreçten geçiyoruz. 

Kimi yorumlar, bizleri başka bir galaksiden gelmiş uzaylılar olarak ele alıyor. Bir yandan da düşünüyorsun haklı gibiler.  Hayatlarında Yahudi görmemiş olanlar var, ne öğreniyorlarsa basından okudukları, televizyondan izledikleriyle…

Kimileri, uzaylılara ve Yahudilere eşit mesafedeler. 

Yani mesafe sonsuz…

Yine de abartmayalım, bazıları UFO görmüş olabilirler. Yahudileri ne kadar tanıdıkları ise malum...

Anne Frank’ın günlüğünü babasının yazdığını iddia eden tarihçi, sinagog önünde protestoya davet eden mülteci hakları başkanı, Yahudilerin çoğalmak için çocuk kaçırdığına inananlar, Yahudi ve Musevi nedir konusunda kendini kaybedenler, Atatürk’ün Yahudi olduğunu söyleyen klasik akımcılar, birbirini Yahudilik ile suçlayanlarla ve sahte antisemit mehdimizle bu hafta da ülkece güzel bir performans sergiledik.

Bu hafta farklı bir şey yapalım dedik, antisemit yorumları, orijinallik üzerinden sizler için 10 üzerinden puanladık.

 

Puan: 6/10

İbadethane önünde protesto yapmak, artık günümüzde antisemitler için sıradan bir tercih oldu.

Bu protestonun sadece yaratıcı iki yanı var: Birincisi eylemin oturarak yapılmak istenmesi, ikincisi protestonun mülteci hakları başkanı tarafından organize edilmek istenilmesi.

Puan: 6/10

Soykırım inkârcılığı yelpazesi, Anne Frank’ın günlüğünün komple babası tarafından yazıldığına kadar uzanıyor. Anne Frank’ın günlüklerindeki tükenmez kalemle baştan yazdığı iddiası, Emory Üniversitesi dahilinde “soykırım inkarları” kapsamında. (O dönem tükenmez kalem yoktu, tükenmezle yazılan bir günlük ne kadar gerçek olabilirdi, yoksa günlük sahte miydi?) 

Bu sebep bu çıkışta bir orijinallik yok. Nitekim aynı iddia 2000’li yıllarda soykırım inkârcısı David İrving tarafından da öne sürülmüş ve Soykırım inkârcısı İrving, günlüğün kurmaca olmadığı, sadece iki sayfasının ve imla hatalarının tükenmez kalemle yazıldığı, Anne Frank tarafından ise günlüğün dolma kalem ile yazıldığı acı gerçeğiyle yüzleşmişti.

Bu yorumun üzücü noktası ise, bu konunun Türkiye’de severek takip edilen ve ‘Derin Tarih’ adlı tarih dergisinin genel yayın yönetmeni tarafından yapılmış olması.

Puan: 2/10

Atatürk Masondur, Masonsa Musevi’dir. Musevi’yse bir Yahudi’dir. O zaman Atatürk Yahudi’dir çıkarımı son zamanlarda pek rağbet görmese de hâlâ iddiasını antisemit çevrelerde sürdürüyor.

 

Puan: 9/10

Bu antisemit yorum, sadece yenilikçi bakış açısı yüzünden bile bir alkışı hak ediyor.

Ve gelelim haftanın birincisine, bu hafta Türkiye’de kendini daha önceden sözde ‘Mesih’ ilan eden Hasan Mezarcı evlendi. Bu evliliğini ise sosyal medyadan “Allah Kuzusuyla Gelininin, İncil’de haber verilen düğünü gerçekleşti” ifadeleriyle duyurdu.

Dünya evine girer girmez de vakit kaybetmeden “Yahudiler gibi olmayın” çağrısında bulundu.

Kendisine mutluluklar diliyoruz.

Puan: 10/10

Antisemit, sözde mesih kategorisi olarak, antisemitizmde yeni bir lig açabilir…

Antisemitizmde yeni bir soluk, bir tat olarak başarılarının devamını diliyoruz.