Web´de dikkat çekenler

• Trump’ın Suudi Arabistan temasları ile birlikte düşünüldüğünde İsrail ziyareti, Obama yönetiminin Tahran politikasından ciddi biçimde rahatsız olan Tel-Aviv tarafından Washington’un inisiyatifiyle giderek daha fazla şekillenmeye başlayan İran’ı çevreleme politikasının gayrı-resmi başlangıcı olarak görülmektedir. Trump yönetiminin Ortadoğu’daki en yakın iki müttefiki olarak gördüğü İsrail ve Suudi Arabistan, şüphesiz İran’ın çevrelenmesi politikasına destek vereceklerdir. Öte yandan bu noktada Türkiye ve Mısır gibi bölgenin kadim güç merkezlerinin de desteğini almak isteyecek olan bu girişim, henüz bu konuda tam anlamıyla bir karşılık görmemiştir. İSMAİL NUMAN TELCİ - STAR

İzak BARON Diğer
31 Mayıs 2017 Çarşamba
  • MUCİZELERE İNANANLAR, HERHANGİ BİR SİYASİ KONUDA UZUN BOYLU DÜŞÜNME ALIŞKANLIĞI OLMAYAN TRUMP’TAN BİR İSRAİL-FİLİSTİN BARIŞI DA BEKLEYEBİLİR

Trump’ın ziyaretleri, askerci (Mısır) ya da İslamcı (Suudi Arabistan) Arap ülkeleriyle İsrail arasında İran düşmanlığı üzerine inşa edilecek bir birlikteliği kotarma çabasıydı. Mucizelere inananlar, herhangi bir siyasi konuda uzun boylu düşünme alışkanlığı olmayan Trump’tan bir İsrail-Filistin barışı da bekleyebilir. Ne var ki Trump, İsrail’in bugüne dek gördüğü en sağcı, en dışlayıcı, en baskıcı hükümete yönelik en ufak bir tepki göstermedi, uygulamalarına tek söz söylemedi. “İşgal bitmeden bu sorun çözülmez” diyemeyen birisinin kutsal topraklara barış getirmesi ancak fantezi dünyasının bir teması olur.

Soli Özel

http://www.haberturk.com/yazarlar/soli-ozel/1507965-obamadan-trumpa

 

  • AMA KESİN OLAN GENELDE BÖLGE ÖZELDE FİLİSTİN’DE İHVAN VE HAMAS SİYASETİNİ TANIMAMA VE TERÖRLE ÖZDEŞ TUTMA GİBİ AŞIRI BİR YAKLAŞIM İLE SUUDİ ARABİSTAN, MISIR VE TABİİ Kİ İSRAİL’İ BİR POTADA BİRLEŞTİRME

Seçildiği günden bu yana Ortadoğu’da nasıl bir yol izleyeceği merak edilen Trump biraz karmaşık, savruk görünmekle birlikte politikasının ana hatlarını çizdi. Biraz eski, bildik, biraz yeni unsurlar içeren bu politika, Ortadoğu’ya sürdürülebilir bir gerginlik, ya da gerginlik adına, amiyane tabirle bölge ülkelerini, “birbirine vurdurmayı”, “birbirlerini çevrelemesini” amaçlıyor.

Politikanın genel hatları şöyle: Suudilere IŞİD ve radikalizmden dem vurarak mesaj verme, İran “tehdidi“ne karşı 100 milyar dolarlık silah satma, İsrail’de İran’a parmak sallama, sonuna kadar İsrail’in yanında olacağını gösterme, Filistin yönetiminin de başkan Abbas’ı muhatap alarak Hamas ve Müslüman kardeşleri dikkate almamasını sağlama ve tabii ki sözüm ona çözüm önerisi. Daha önce 2002 Arap İnisiyatifi üzerinde tartışmalar sürüyordu ki -bu çerçeve birkaç on yılın en elle tutulur önerisidir- bu tartışmalar gündeme gelmedi. Ama kesin olan genelde bölge özelde Filistin’de İhvan ve Hamas siyasetini tanımama ve terörle özdeş tutma gibi aşırı bir yaklaşım ile Suudi Arabistan, Mısır ve tabii ki İsrail’i bir potada birleştirme. Bu noktada Türkiye de ikilem yaşayacak gibi görünüyor. En azından Müslüman Kardeşler ve Hamas desteği eskisi gibi yüksek sesle ifade edilmeyebilir. Ayrıca Hamas’ın son dönemdeki siyaset belgesini değiştirmesini de bölgedeki tüm bu gelişmelerden bağımsız düşünmemek gerek. Katar ve Türkiye’nin “katkısı” olmaksızın böyle önemli bir karar almak pek kolay olmasa gerek.

Mete Çubukçu

http://www.birikimdergisi.com/haftalik/8336/ortadogu-dan-trump-gecti#.WSygrGjyjIV

 

  • TRUMP’IN SUUDİ ARABİSTAN TEMASLARI İLE BİRLİKTE DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE İSRAİL ZİYARETİ, OBAMA YÖNETİMİNİN TAHRAN POLİTİKASINDAN CİDDİ BİÇİMDE RAHATSIZ OLAN TEL-AVİV TARAFINDAN WASHİNGTON’UN İNİSİYATİFİYLE GİDEREK DAHA FAZLA ŞEKİLLENMEYE BAŞLAYAN İRAN’I ÇEVRELEME POLİTİKASININ GAYRI-RESMİ BAŞLANGICI OLARAK GÖRÜLMEKTEDİR

Trump’ın İsrail ziyaretinin kamuoyuna yansıyan jestlerin ötesindeki dış politika ve Ortadoğu siyaseti bağlamındaki anlamının ise yine İran meselesi ile ilgili olduğunu söylemek yerinde olacaktır. İran’ın Suriye’de Esed yönetimi üzerinden etkinliğini sürdürmesi ve yine Lübnan’daki Hizbullah aracılığıyla Levant siyasetinde rol oynamaya çalışması Tel-Aviv yönetimini endişelendirmeye devam etmektedir. Bunun yanında İsrail yönetimi Körfez’deki müttefiklerinin İran’ın etki alanının daha da yayılarak Körfez bölgesi üzerinde olası bir nüfuz girişimine yol açmasına karşın Tahran’ın dizginlenmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu nedenle Trump’ın Suudi Arabistan temasları ile birlikte düşünüldüğünde İsrail ziyareti, Obama yönetiminin Tahran politikasından ciddi biçimde rahatsız olan Tel-Aviv tarafından Washington’un inisiyatifiyle giderek daha fazla şekillenmeye başlayan İran’ı çevreleme politikasının gayrı-resmi başlangıcı olarak görülmektedir. Trump yönetiminin Ortadoğu’daki en yakın iki müttefiki olarak gördüğü İsrail ve Suudi Arabistan, şüphesiz İran’ın çevrelenmesi politikasına destek vereceklerdir. Öte yandan bu noktada Türkiye ve Mısır gibi bölgenin kadim güç merkezlerinin de desteğini almak isteyecek olan bu girişim, henüz bu konuda tam anlamıyla bir karşılık görmemiştir. Nitekim Kahire özellikle 2016 boyunca Suudi Arabistan’la gerginlik yaşadığı dönemde İran eksenine yaklaşmış, ancak Trump’ın seçilişiyle bu politikasını yeniden gözden geçirmeye başlamıştır. Türkiye ise enerji ihtiyaçları konusunda ciddi bir ortağı olan Tahran ile doğrudan karşı karşıya gelmeyi istememekte, Suriye konusunda yaşanan taban tabana zıt pozisyonlara rağmen İran’a yönelik açıktan herhangi bir hasmane tutum izlemekten kaçınmaktadır.

İsmail Numan Telci

http://www.star.com.tr/acik-gorus/trumpin-ortadogu-stratejisinde-suudi-arabistan-ve-israil-haber-1221712/

 

  • BURADA TEMEL MESELE, YAHUDİLERİN BİR YAHUDİ DEVLETİNİN NASIL OLMASINA GEREKTİĞİNE DAİR GENİŞ ÇAPLI TARTIŞMALARI. AÇIK LİBERAL BİR TOPLUM MU OLMALI, YOKSA DEVLETİN YAHUDİ OLDUĞU YASAYLA GÜVENCE ALTINA MI ALINMALI?

Daha geniş açıdan ele alırsak bu tasarı tamamen gereksiz. Yahudiler zaten net bir şekilde çoğunluk konumundalar ve İbranice de fiili olarak resmi dil, ardından da ikinci dil olarak Arapça geliyor. Bu yüzden akla şu soru geliyor, neden şimdi? Burada temel mesele, Yahudilerin bir Yahudi devletinin nasıl olmasına gerektiğine dair geniş çaplı tartışmaları. Açık liberal bir toplum mu olmalı, yoksa devletin Yahudi olduğu yasayla güvence altına mı alınmalı? Yüzde 20'yi oluşturan İsrail vatandaşı Filistinliler için bu yasa ırkçı. Okullarında Arapça öğretilmeye devam edilecek (bu Türkiye'de Kürtçe eğitim meselesinden epey farklı) ve dil açısından hayatlarında radikal bir değişik yaşanmayacak olsa da (çünkü zaten erken yaşta İbranice öğreniyorlar ve yüksek öğrenimin büyük bölümünde de İbranice öğrenmek zorunda kalıyorlar), verilen mesaj açık ve net: Burası bizim memleketimiz ve sizler yurttaş olsanız bile hiçbir zaman ulus-devletin ayrılmaz bir parçası olmayacaksınız; başka bir deyişle, hep yabancı kalacaksınız.

İsrail'in Batı Şeria'da doğrudan işgali ve Gazze'deki yarı işgali altında yaşayan Filistinler için bu yasa, hayatlarının hiçbir hak ve yasal yola başvurma imkanı olmadan gündelik olarak İsrail güvenlik güçlerinin kontrolü altında olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Başka bir deyişle bu yasa, kesinlikle sadece gerçek İsraillileri ve Filistin topraklarını işgal eden yerleşimcileri ilgilendiriyor. Bunlar göz önüne alındığında karşımıza çok daha zor bir tablo çıkıyor: İsrail vatandaşı Filistinliler, daha geniş bir adaletsizlik hiyerarşisinin bir parçası olarak kalacaklar.

Louis Fishman (Gözde Kazaz röportajı)

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/18595/filistinlilere-siz-hep-yabanci-kalacaksiniz-mesaji

 

  • ORTADOĞU’DA İSTİKRAR TÜRKİYE VE İSRAİL’İN BERABER ÇALIŞMASIYLA DOĞRUDAN ORANTILIDIR

Ortadoğu’nun bugün iki güçlü devleti vardır: Türkiye ve İsrail. Ortadoğu’da bu iki devlet olmadan barış ta, savaş ta yapılamaz. İsraille Türkiye arasında güçlü ilişkiler mevcuttur. Bu ilişkilerde kimi zaman çeşitli nedenler yüzünden pürüzler yaşansa bile, Türkiye İsrail ilişkileri kendi gücünü korumayı sürdürüyor. Türkiye ve İsrail demokratik düzenine ve gelişim seviyelerine göre diğer bölge ülkelerine birer örnektir. Bugün Ortadoğu’da savaş ve terörler durmadan artıyor. İşte bu savaşları, çatışmaları bölgenin iki güçlü devleti Türkiye ve İsrail birlikte çöze, akan kanlarıysa birlikte durdurabilirler. Ortadoğu’da barışın sağlanması adına Türkiye’nin ve İsrail’in ortak hareket etmeleri şarttır. Ortadoğu’da Türkiye ve İsrail’in ortak düşmanları ve rakipleri mevcuttur. Türkiyeyle İsrail arasında her ne kadar soğukluk olsa bile, bu rakipler ve düşmanlar bu ülkeyi daha sıcak ilişkiler kurmağa zorluyor. O yüzden İsrail ve Türkiye bölgede istikrarın ve barışın sağlanması için biraraya gelmeliler. Bölgedeki hiçbir devlet bu misyonu üstlenecek güçte değildir. Ortadoğu’da dış güçlerin olması kısa sürelidir. Bölgeyi yalnız Ortadoğu’nun asıl sahipleri Türkler ve Yahudiler yönetebilir. Bugünlerde artık Türkiye İsrail ilişkilerinin yeni bir döneme girdiğine tanık oluyoruz. Önümüzdeki dönemlerde İsrail’den Türkiye’ye petrol boru hattı çekilecek. Aynı zamanda İsrail’de Türk şirketlerinin faaliyetlerinin artması da ilişkilerin gelişimine farklı bir boyut kazandıracaktır. Bu durumsa bölgeye barışın ve istikrarın gelmesi için çok önemlidir. Türkiye’de güzel bir söz vardır: filler tepişirken ​​çimenler ezilir. Ortadoğu’nun tabiri caizse iki büyük fili olan İsrail ve Türkiye’nin düşman olması bölgeye ancak sorun ve kargaşa getirir. Oysa Ortadoğu’da istikrar Türkiye ve İsrail’in beraber çalışmasıyla doğrudan orantılıdır.

Murad Salman

https://siyasiistikrar.wordpress.com/2017/05/29/ortadogu-uzmani-murat-salman-ortadoguda-barisin-saglanmasi-adina-turkiyenin-ve-israilin-ortak-hareket-etmeleri-sarttir/

 

Netten okumalar

  • 90’LI YILLARDA TÜRKİYE-İSRAİL EKONOMİK İLİŞKİLERİ – ZEYNEP ÖNAL

http://www.gazetebilkent.com/2017/05/21/90li-yillarda-turkiye-israil-ekonomik-iliskileri/

 

  • İSRAİL’DE KANSERİN ÇOK AZ GÖRÜLDÜĞÜ, KİMSENİN KANSERDEN ÖLMEDİĞİ İDDİASI - TUVEYÇ TİMUR

https://teyit.org/israilde-kanserin-cok-az-goruldugu-kimsenin-kanserden-olmedigi-iddiasi/

 

  • İSLÂM AHLAKI, IRKÇILIK VE YAHUDİLİK – RONİ MARGULİES

http://marksist.org/icerik/Yazar/7191/Isl%C3%A2m-ahlaki,-irkcilik-ve-Yahudilik

 

  • AZERBAYCAN’DA İSRAİL ALGISI VE ETKİSİ -  YAVUZ KERİMOĞLU

http://insamer.com/tr/azerbaycanda-israil-algisi-ve-etkisi_713.html

 

Takılan tweetler

 

ishak ibrahimzadeh‏ @ishak5723  28 May

"....Yanında da rahmetli Ufuk Güldemir vardır. Ona bunları anlatan kişi ise Yahudi asıllı Amerikalı Harold Rhode’dur."

Ertuğrul bey sizin dahi kişinin Yahudi olmasını vurgulama ihtiyacınıza, haklısınız -üzülerek- şaşırdım...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/bunu-nereye-bagladigimi-okuyunca-sasiracaksiniz-40472091

 

Kemal Bozkurt‏ @kemalsbozkurts  28 May

İsrail dendiğinde aklına sadece hükümet gelmesin, insanlık gelsin, barış gelsin, eşitlik gelsin...

 

 

 

(((rivokkk)))‏ @Rivokhay  28 May

Toplama kamplarında volta atanı atmayanı fırında yakıyorlardı Benzetme yollarında çok önemsiz bir detay ama yazasım geldi

TOPLAMA KAMPI DEĞİL TÜRKİYE CEZAEVLERİ: VOLTA ATMAYA 1 YIL 18 GÜN CEZA

http://1habervar.com/-toplama-kampi-degil-turkiye-cezaevleri-volta-atmaya-1-yil-18-gun-ceza,9920

 

 

Behcetü't Tevârîh‏ @b_muverrih  23 May

TV'lerde siyonizm ve bilumum kehanetler üzerine üç beş program götürür bu haber...

Trump, Ağlama Duvarı'nı ziyaret eden ilk ABD Başkanı oldu

 

Kaya Alexander Heyse‏ @KayaHeyse  23 May

Trump sanki mantıcıya gitmiş de, masa camı altına "argadaşlar da çoh biğendi" notu bırakmış.