Patates kızartması nerede yenir?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
24 Mayıs 2017 Çarşamba

Caddelerde gece vakti dükkânların kapı önüne bıraktığı mukavva, karton vs gibi atıkları toplayan, belki çingene veya kibarca Roman diyebileceğim, hangi etnik gruba ait olduklarını bilemediğim esmer tenli insanlar dolaşır. İki tekerlekli bir çekçekle taşıdıkları eşyaları bir köşede bekleyen kamyonete yüklerler. Ailenin diğer bireyleri, çıplak ayaklı küçük çocuklar dâhil, kaldırımda sokak lambasının altında, karınlarını doyururlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde de yok olup giderler.

Bir yıldan diğerine işler farklı bir boyuta geçti. Gece nöbetleri, gündüz de devam etmeye başladı. Üstelik bu kez bir kamyon devreye girdi. Kentsel dönüşümde yıkılan binaların her tür demir, çerçeve vs. parçaları toplamak bu insanlar için yeni bir iş oldu. Bunları gördükçe içimden hep kızıyorum. Zira eşeledikleri çöplerden işlerine gelmeyenleri yerde bırakıyorlar. Onların ardından kediler kendilerine beslenme paketleri oluşturmak için kalanları bir nimet bulmuşçasına karıştırıyorlar.

Sonuçta yerlerin pislik içinde kalmasının yanı sıra pislikten kaynaklanan kötü bir koku da havaya karışıyor. Sözünü ettiğim yer Nişantaşı’nın göbeği; ana cadde.

***

Dün akşamüstü eve girerken, benzer bir kamyonu kaldırıma yanaşmış olarak gördüm. Ama bir saniye sonra kamyona bitişik oturan esmer tenli hatunun yaptığını algılamakta zorluk çektim. Kadın kaldırımın kenarına oturmuş, önündeki asfalta piknik tüpünü koymuş, patates kızartıyor…

Gerçekten tepem attı. İnsan dedik sustuk. Aç dedik, doysun. Ama her şeyin bir sınırı var. ‘Acıma, acınacak hale düşersin’ derdi babam. Ne kadar da haklıymış. Şehirde yaşamanın bir bedeli var. Kurallara uyamıyorsan, özüne geri dön. Böylesi durumlarda belediyelerin duruma el koyması gerekir. Ancak gerek Mustafa Sarıgül, gerekse Hayri İnönü konuyla ilgili düzeni sağlamakta uğraş verdiler mi, bilemiyorum.

***

Cumartesi Ramazan’ın birinci akşamı, yani cuma gecesi sahura kalkılacak. Salı gecesi ise Şavuot. Tanrı’nın On Emir’i kullarına verdiği gün. Böylesi kutsal günlerin birbirini takip etmesi belki de bir rastlantı değil.

Günlerimizin huzur ve iradeyle geçmesi dileğiyle…