Okumayı sevenlere öneriler

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
17 Mayıs 2017 Çarşamba

Kitap okumak, yazarın kullandığı bir arabada arka koltukta yolculuk yapmak gibidir. Onun hızıyla, onun seçtiği yollardan geçer, onun istediği yerlerde konaklar, o kimlerle konuşursa onlarla konuşursunuz. Bu gönüllü yolculuğun sonunda yeni insanlar tanımış, bambaşka yerler görmüş, kendinizle ilgili bambaşka yönler keşfetmiş olursunuz.

Bir cinayet romanı…

Doğan Akhanlı’nın ‘Ona Sevdiğimi Söyle’ kitabı, bir cinayet romanı… Meraklılar için söyleyeyim, öyle alışılmış bir cinayet romanı değil bu. Kurgusu, tasarısı tamamen farklı… Yazarın kimseye benzemeyen üslubu ve hayal gücü, insan hikâyeleri, eşsiz bir hayal gücüyle birleşerek okuyucuyu çok ilginç noktalara taşıyor.

Sinan Çelik adlı kişinin bir cinayet sonucu öldürülmesinin ardından evinde bulunan 18 yağlı boya tabloda bu cinayeti gizleyen ipuçları saklı… Kitap da on sekiz bölüm.

Acaba, cinayet kitabın sonunda çözüme kavuşacak, suçlu ortaya çıkacak mı? İşte size şahane bir yolculuk…

Hayatımızda baharlar açarsa...

Yaşadıklarımızın ne kadarı aklımızda yer ediyor? Ne kadarını unutmuyoruz, ne kadarı hayat boyu bize örnek olmaya devam ediyor? Neler birikiyor duygu süzgecimizde?

Melisa Kesmez’in ‘Bazen Bahar’ adlı kitabı, bu süzgecin üstünde kalanlardan oluşuyor… Kısa seçkiler, mektuplar ve paylaşımlarla, hayatının iz bırakan taraflarını bizimle paylaşıyor. Ağır, anneanne yorganlarından, muzun en önemli yenilik olduğu yılbaşı gecelerimizden, sevgililere gönderilen mektuplardan, çocukluk bahçelerinin gizemli köşelerinden, yarım kalmışlıklarımızdan, başlangıçlarımızdan söz eden bu kitap, sonbahara yakışır güzel bir yolculuk olacak sizler için. Yazarın akıcı dili de en güzel özelliği kitabın…

Hızlı Okuma Sanatı

+45, adı değişik bir kitap… Neyin şifresi olduğunu yazmayacağım ama kitap hızlı okumanın tekniklerini anlatıyor dersem, bu işi bilenler bu isimden bir ipucu çıkaracaklardır.

Özellikle sınavlara hazırlanan, hızlı okuma tekniklerini bilmeye ihtiyacı olan öğrenciler için ideal bir başvuru kitabı olma özelliği taşıyor. Serkan Aydın, bunu deneyimlemiş ve okurlarla paylaşmayı tercih etmiş.

Öğrencilerin, en büyük sorununun çoktan seçmeli sınavlarda yaşadıkları zamanlama olduğu düşünülürse bu kitap, ülkemizde hala devam eden ALES, YGS, LYS, KPSS ve KPDS gibi son sözcüğü sınav olan sayısız sınava giren öğrencilerin bir numaralı yardımcısı olacaktır.

Bu da teknik bir bilgi yolculuğu… Sadece sınavlara hazırlananları değil, iş dünyasında, okullarda uzun metinler okumak zorunda kalan pek çok kişiyi, teknik ama kolay bilgilerle donatıp, hızlı okumanın püf noktalarını öğreten bir kaynak… Üstelik CD’si de var.

Bir Megastar…

Süheyl Atay ve Ali Eyüboğlu… Bir kitap sebebiyle bir araya gelmiş iki kişi… Kitap öncesinde birbirleri hakkında fikirleri neredeyse hiç yok. Hatta olan fikirleri de çok sempatik değil. Türk müziğine her halde bu kadar genç yaşta damgasını vurup o izi korumayı başarmış tek sanatçı sayesinde bir araya geleceklerini başında hiç düşünmemişler bile. Ama gelmişler, Tarkan’ın sayesinde. Sonra aslında ne kadar uyumlu çalışabileceklerinin en güzel ispatı olan şahane bir derleme yaratmış Ali Eyüboğlu: Bir Megastar Tarkan.

Tarkan’ın avukatı ve dostu olan Süheyl Atay, bir gün Ali Eyüboğlu’yla telefonda konuşurken Bir kitap yazıp bunları anlatsana demesiyle başlana serüvenin sonunda sanat yaşamının ayrıntılarından yanlış anlaşılmalarına, kendine yaptığı yatırımlardan duygusal yaşamına kadar Türk müziğinin en önemli yapıtaşlarından biri olan Tarkan’ın en güzel incelemesi ortaya çıkmış.

Bir sanatçı ne yaparsa yanlış anlaşılır, nasıl bir günde en tepedeyken en dibe vurabilir, neden ülkeyi kısa süreliğine de olsa terk etmeyi seçebilir, nasıl fırtınalar estirebilir sahnede, Allah vergisi bu yeteneği nasıl geliştirir, sanatçılığını nasıl besler, gibi sorulara tek tek cevap bulacağınız, çok seveceğiniz şahane bir kitap. Hele bu sanatçı Tarkan’sa, hele benim gibi Tarkan hayranıysanız…  

Anne Kafamda Bit Var!

16 Eylül’de kaybettik onu… Bizim için yakışıklı jöndü, Damat Ferit’ti önceleri ama sonra sağlam bir sivil toplumcu, inançlı bir Atatürkçü, toplumun nabzını tutan, farkındalığı çok güçlü bir vatansever olduğunu gördük Tarık Akan’ın.

Anne Kafamda Bit Var’ın ilk basım yılı 2002. 1980 darbesinin hemen ardından bir sebeple tutuklanıp cezaevine girmesi, onun hayatında bambaşka bir dönüm noktası olmuş. Uzun zaman sonra aklanıp serbest kalınca yaşadığı bu haksız süreci kaleme almayı seçmiş. Sadece kendi hikayesini değil Atıf Yılmaz, Şerif Gören, Zeki Ökten gibi pek çok yönetmenle, birçok tanınmış aydın insan ve hukukçularla yaşadıklarının da yer aldığı kitap hem bir döneme ışık tutuyor hem de aradan bunca yıl geçtikten ve onu kaybettikten sonra Tarık Akan adının ne kadar çok özelliği bir arada bulundurduğunu bize anlatıyor.