Ali Abaday
Barack Obama ABD başkanı seçildiği zaman en merak edilen konulardan biri o dönem elinden düşürmediği BlackBerry marka telefonunu kullanmaya devam edip etmeyeceğiydi. Gizli Servis’in kimi özellikleri değiştirilmiş bir BlackBerry vermesiyle de sorun çözülmüştü.
Donald Trump için ise en merak edilen konu Twitter’ı aktif olarak kullanmaya devam edip etmeyeceği ve üslubunda bir farklılığın olup olmayacağıydı. Bu sorunun da cevabı hızlıca bulundu. Neredeyse iki ay olacak başkanlık dönemi boyunca Trump ne Twitter’ı kullanmayı bıraktı ne de üslubunu değiştirdi.
Ancak Donald Trump’ın 4 Mart günü attığı bir tweet diğerlerinden oldukça farklı bir noktaya geldi. Trump seçimleri kazanmasından hemen önce hem evi hem de iş yeri olarak kullandığı New York’taki Trump Tower’ın Obama’nın emriyle dinlendiğini iddia etti. https://twitter.com/realDonaldTrumpa/status /837989835818287106
Trump bu iddiasına şu ana kadar bir delil sunamadı fakat Beyaz Saray hâlâ bu iddianın arkasında. Ne var ki aradan geçen iki hafta içinde bu tweet hem ABD’de hem de yut dışında pek çok açıdan sorun yaratmaya başladı bile.
Öncelikle ABD Başkanı’nın bir kişi ya da yeri istihbarat amaçlı dinleme emri vermesi söz konusu değil. 1970’lerden beri bu tür izinler sadece belli federal hâkimler tarafından ve elde somut deliller olduğu zaman veriliyor.
Donald Trump’ın bu iddiasının ardından gerek Federal Soruşturma Bürosundan (FBI) gerek Ulusal Güvenli Dairesinden (NSA) gerekse Adalet Bakanlığından yapılan açıklamalarda konuyla ilgili hiçbir delilin bulunmadığı görüldü.
DİPLOMATİK SORUN OLDU
Amerikan istihbarat kuruluşlarının böyle bir dinleme yapmadığı ortaya çıkınca gazeteciler durumu Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sean Spicer’a sordular. Spicer neredeyse kimsenin beklemediği bir cevap vererek Obama’nın dinlemeler için İngiliz istihbarat kuruluşu Hükümet İletişim Karargâhından (GCHQ) yardım istediğini belirtti.
Bu cevap sonrası ABD’nin gerçek anlamdaki tek müttefiki olan İngiltere ile arasında diplomatik bir kriz başladı. Önce tarihinde oldukça az sayıda açıklama yayımlayan GCHQ kendileri hakkındaki iddiaların “saçma ve gülünç” olduğu yanıtını verdi. Açıklamanın ardından Beyaz Saray’ın İngiltere’den resmi özür dilediği haberleri çıktı. Sean Spicer ise bir gün sonra Beyaz Saray’ın özür dilediği haberlerinin doğru olmadığını ifade etti.
İSTİHBARAT KOMİTESİ: KANIT YOK
Senato İstihbarat Komitesi üyesi Maine Senatörü Susan Collins, Donald Trump’ın dinleme iddiaları konusunda bir kanıta ulaşamadıklarını belirtip, Başkan’ın halka daha fazla bilgi içeren bir açıklama yapmasını istedi. Cumhuriyetçi Parti üyesi Collins ayrıca Trump’ın ABD’ye ve Obama’ya bir özür borçlu olduğunu da ekledi.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti Kaliforniya Milletvekili Devin Nunes de konu hakkında bir delile ulaşamadıklarını yineledi. Ne var ki Donald Trump’ın geçiş ekibinde yer alan Nunes, yakın zamanda Rus elçisi ile konuşması yüzünden kovulan ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’i örnek göstererek kampanya döneminde Trump’ın yakın çevresinin dinlenmiş olabileceğini söyledi.
TRUMP: KANITLAR YAKINDA SUNULACAK
Geçen hafta Fox kanalına röportaj veren Donald Trump ise bu sefer telefon dinlemesi (wiretapping) değil izleme (surveillance) diyerek, konu hakkında delillerin yakında sunulacağını açıkladı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptıkları ortak basın toplantısında Alman bir gazetecinin bu konudaki sorusuna ise ABD’nin Merkel’in telefonunu dinlediği iddialarına atıf yaparak, “Aramızda bir ortak özellik var” karşılığını verdi. Bu cevaba Merkel kadar herkes şaşırdı.
RADYO, GAZETE, TWITTER
Esasında dinleme iddiaları ilk olarak muhafazakâr Radyo Sunucusu Mark Levin tarafından gündeme getirildi. Levin Obama’nın Trump’ı dinletmiş olabileceği fikrini ileri sürdü. Bu iddia ertesi gün Breitbart’ta kendisine yer buldu ve ardından da Trump’ın olay yaratan tweet’i geldi.
Kimi uzmanlara göre ABD’de artık bir komplo teorisinin Breitbart’ta yer alması gündem olması için yeterli. Ancak teorinin doğru olup olmadığını ispatlamaya 40 akıllı yetmiyor.
