Cambaz ip üstünde oynuyor

Küresel piyasalarda fırtına öncesi sessizlik var gibi. Cambaz ip üstünde oynamaya devam ediyor.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
8 Mart 2017 Çarşamba

Dow 30 Endeksi 21.000’i geçti. Trump’tan bu yana hızla yükselmeye devam ediyor. Altın ve petrol 1.200 ve 55 Dolar seviyelerinde, EUR/Dolar paritesi 1,05 civarlarında dolanıyor. FED’in bu sene içinde üç kez faiz artışı yapma beklentisi ile Janet Yellen’in geçen haftaki konuşması ile mart ayı içinde faiz arttırma olasılığı ve beklentisi artmış durumda. Artınca piyasalarda bir dalgalanma oluşacak. Daha önce bir süre yükselen faizleri ve borsa endekslerini birlikte görebileceğimizi konuşmuştuk. Bir süre sonra da enflasyon oranlarının eşlik edebileceğini. Burada Trump’ın ekonomik vaatlerinin etkisi büyük. Piyasalarda esas etkiyi yaratacak olan kalem taahhüt ettiği vergi reformu. Dağ fare doğurmaz ise duvar, köprü, yol gibi kamu harcamaları ile bu borsalara ivme verecek. Dow’un hareketlenmesi ve beraberinde diğer borsaları çekmesi bu yüzden. Eğer dışarıdaki yatırımlarını da içeri çekebilirse ‘Make America Great Again’ için gerekli ekonomik konjonktür rayına oturur. Kamu borçlanmasındaki kötü rasyosunu ve borç stokunu ise yeniden yapılandırmalar ve artan şirket değerleri ve ölçek ekonomisi ile tahsilatı artan vergiler ile sağlayabilirse değme keyfine. Belki de Çin’in bu seneki büyüme hedefini %7’den %6,5’e revize etmesi de bu sebepten. Öte yandan “Obama beni Rusya ile olduğunu iddia ettiği (benimse olmadığını söylediğim) ilişkim nedeni ile dinletti” iddiası ve Trump destekçilerinin yürüyüşlere başlaması ise madalyonun öteki yüzü. Trump’ın (ekonomi) politikaları önündeki en büyük engeller, Amerika’yı muhteşem yapmak istemeyen diğer güçler olabilir mi? Trump belli ki bu güçleri hedef almış, son basın toplantısında birçok medya kuruluşu kesik yedi. Basın doğruları yazmıyor diyor uzun zamandır başkan. Bu durumlar da kendisinin başkanlığı uzun sürmeyecek yorumlarını ve kehanetlerini getiriyor. Şimdi burada kim ip, kim cambaz karışmış durumda diyerek bir nokta koyalım. Çünkü zaman gösterecek.

AB PENALTI ATIŞLARINDA

Dönelim biraz Avrupa’ya. AB çoktan bitti, penaltı atışlarında diye yazıyorduk, seminerlerde uzun zamandır anlatıyoruz. Fransa’da Frexit olasılığı Le Pen’in seçilmesi ile garanti gibi. Hollanda ve Almanya’daki seçimler ise nihai durumu ortaya koyacaktır. Brexit için bu ay parlamentodan yürütme kararı çıkar, üzerine Hollanda ve Fransa’da sağ partiler seçimi kazanır, Merkel oy veya koltuk kaybeder ise Frexit ile beraber Avrupa Birliği sonu acıklı biten bir aşk öyküsüne dönüşebilir. Aman Helen’i tekrar buralara doğru kaçırmasınlar, Çanakkale çok savaş gördü bu Avrupa’nın bitmez tükenmez didişmelerinden. Avrupa’da ip kimin elinde cambaz kim onu da bu sene içerisinde göreceğiz.

ASYA İHTİMALLERİ

Ortadoğu’ya gelince insanlık tarihi boyunca çözebilen olmadı o bölgeyi. Bu nedenle esas yukarılara bakmak lazım. NATO ile Rusya arasında Polonya’da askeri varlığın artması, Kırım ve Gürcistan’da Rusya’dan talep edilen düzeltme hareketleri nedeni ile süregelen bir stres var. Öte yandan Güney Çin Denizinde ABD tatbikatı... Trump’ın Çin’e karşı Rusya’ya yanaşabilme ihtimali karşısında ülkesinde ve NATO’da yaşanabilecekler. Transpasifik anlaşmasını iptal etmesi bunun ekonomik boyutu.

Tüm bunları alt alta koyduğumuzda eğer Trump başarılı olursa, AB dağılırsa ve diğerleri Ceteris Paribus kalırsa 0,80’i görecek bir Dolar/Mark paritesi, 27.500 üzerini görecek bir Dow endeksi çok uzak değil. Özetlersek kendi para birimine geçmek zorunda kalacak AB ülkelerine karşı Doların değer kazanması, ABD’de GSYİH’nın büyümesi ve şirket değerlerinin, ticaretin canlanması ile borsalarda coşkunun sürmesi, her ne kadar Pentagon’un bütçesini 54 milyar Dolar arttırsa da Rusya ile azalan gerilimin askeri harcamalara ve bütçeye olumlu yansıması bunların temel nedeni olacaktır. Buradan hareketle, Fransız Frangı, Alman Markı, İtalyan Lireti dediğimiz noktada Türkiye’nin doğru giden ve iyi bir ekonomik konjonktürde GSYİH’da hafif bir yukarı ivme ile (ki TL’nin değer kazanması durumu olacaktır) G-10 ülkesi olması içten bile değildir. Çünkü parası Dolara karşı değer kaybedecek AB ülkelerinin ekonomileri Dolar cinsinden daha küçük kalacağından Türkiye sıralamada yükselebilir. Peki, bu mümkün mü? Ekonomik Ajandaya Katkı yazılarımız ile yapısal konulara çözüm önerilerimizi sunmuştuk. Önerilerimiz belli ki dikkate alınıyor. Örneğin, KOSGEB kredi vermek dışında KOBİ’lere danışmanlık projesini başlatacağını açıkladı geçen hafta. Bu sürdürülebilirlik adına önemli bir gelişme. Tabii, uygulama safhasındaki başarıya bağlı olarak. Ancak esas büyüme, ekonominin canlanması, istihdam, vergi gelirleri gibi kazanımların en öncelikli adresi sermaye piyasası. Yani bu KOBİ’leri nasıl kurumsallaştırırız, büyütürüz sorusuna ‘KOBİ Danışmanlığı’ ile verilen destek sonrası, süreçleri nasıl yalınlaştırıp bunların fonlama maliyetlerini banka kredilerinden çok sermaye piyasasında düşürebiliriz de. Haliyle bu banka kredi faizlerine, Hazine iskonto faiz oranlarına da olumlu etki yapacaktır. Sermaye piyasasındaki derinliğimizi İstanbul Finans Merkezine taşıyabilirsek ve içerideki tasarrufları da yerli üretimle destekler, yerli tüketimine konu olan malları Sanayi 4.0 ile yüksek ve rekabetçi kaliteye taşır ve ihracatı arttırırsak G-10’u yakalamanın ötesinde G-7 olmak içten bile değil. AB’deki Türk nüfusunu düşünürsek dağılan bir Avrupa’ya ihracat hacmimiz gümrük birliği de kalmadığı için uzun vadede daha kolay olacaktır. Bunlar hayal diyenler olabilir, olsun hayali de güzel. Hem her şey hayal etmekle başlamaz mı?

Özetle, cambaz ip üstünde oynuyor, buna seyirci olarak mı kalacağız yoksa gösteri merkezini işletenlere ortak mı olacağız. Ne demiş İngiliz Shakespeare’in Danimarkalı Hamlet’i bundan 400 küsur yıl önce. “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel zalim kaderin yumruklarına, oklarına. Yoksa diretip bela denizlerine karşı dur, yeter demesi mi?” İşin ekonomik boyutunu etkileyecek en önemli durum ise teknolojinin gidişatıdır. 4. Sanayi Devrimi ile hızlanan Uzay Ekonomisi’nden alınacak payda ve rekabette retro olmaması gereklidir. Bu dalgayı kaçıranlarla yakalayanlar arasındaki farkın kapanması için bu saatten sonra sadece solucan delikleri ve izafiyet teorisi yardımcı olacaktır.