Küçük kayakçı zirveden inmiyor

Geçtiğimiz sene 10 yaş kategorisinde Türkiye Şampiyonu olan Roy Kalomiti, bu sene de oradan inmemeye kararlı görünüyor. Geçtiğimiz hafta Erzurum’da yapılan il şampiyonasında ikincilik madalyasını kazanan Roy ve annesi Esin Kalomiti ile bu tutkunun detaylarını konuştuk.

İdil HAZAN KOHEN Spor
18 Ocak 2017 Çarşamba

Trafiği felç eden, iş hayatlarımızı sekteye uğratan yoğun kar yağışından, en karlı, daha doğrusu kârlı çıkanlar yine okulları tatil edilen çocuklar oluyor sanırım. Kar yağınca hepimiz biraz çocuk olmuyor muyuz gerçi? Kartopu savaşı, kardan adam, kar manzaralı selfie’ler derken soğuğa inat sıcacık gülümsetiyor bizi kar. Bir nebze olsun sıkıntılarımıza beyaz bir sayfa açıyor… Ancak kar deyince çok başka heyecanlara kapılan, bütün yıl, yazın bile kar kovalayıp antrenman yapan çocuklar da var. Kayakçılar! 

Geçtiğimiz sene 10 yaş kategorisinde Türkiye Şampiyonu olan Roy Kalomiti, etrafımda tanıdığım, bildiğim insanlar arasında kendini bu işe en çok adayan yaşı küçük, yeteneği büyük kişi. Zirveyi her iki anlamıyla da öyle çok sevmiş olacak ki bu sene de oradan inmemeye kararlı görünüyor. Geçtiğimiz hafta Erzurum’da yapılan il şampiyonasında ikincilik madalyasını kazanan Roy ve annesi Esin Kalomiti ile bu tutkunun detaylarını konuştuk.

 Roy seni ilk defa Türkiye Şampiyonu olarak tanımıştık. Bize kendini ve bu tutkunu biraz daha yakından anlatabilir misin? Kaç senedir kayak yapıyorsun? Bu kadar kısa zamanda böyle bir başarıyı elde etmende sence en büyük etken nedir?

Dört yaşımdan beri kayak yapiyorum. Ailemle beraber senede 2-3 defa haftasonları ve yarıyıl tatillerinde de 1 hafta kayağa giderdim. Günde 4 saat ders alırdım. O zaman bile kayak yapmaktan çok büyük keyif alıyordum. Hatta kuzenim Fidan Hoca’nın takımında olduğu için ona çok özenirdim. Hep o takımda olmayı hayal ederdim. Hepsi aynı giyinir, hepsi aynı anda hareket eder ve muhteşem kayak yaparlardı. Annem bu hevesimi fark etti ve Fidan Hoca’nın, beni takımına katılmak deneyeceğini söyledi. O gece heyecandan uyuyamadım. Yarış zamanları da böyle oluyorum. Ertesi gün elimden geleni yaptım ve benim bu kadar istekli olduğumu gören Fidan Hoca eğer çok çalışırsam başarabileceğimi söyledi. İşte benim hikâyem böyle başladı... En başlarda takımdaki herkes ve rakibim olacak tüm çocuklar benden çok daha iyi kayıyordu. O yüzden ilk hedefim onlara yetişmek oldu. Her fırsatta, her hafta sonu dağa antrenmana gittim. Daha iyi kayabildiğimi gördükçe, daha da çok keyif almaya başladım... Takımdaki bütün hocalar çabamı gördü ve bana çok yardım ettiler. Yarış günü annem “Sağ salim in yeter, sen benim şampiyonumsun” dedi. Biliyorum ki ilk 10’a girsem yeterdi onun için ama benim aklımda hep birincilik vardı… Başarımda en büyük etken çok istemem oldu.

 İstemek gerçekten her şeyin başı. Peki, bildiğim kadarıyla çok sık antrenmanların oluyor. Yarışlar da cabası. Okul hayatı ile beraber yürütmek zor olmuyor mu? Mesela sınav tarihlerinle denk geldiğinde okul destek oluyor mu?

Bizim  takımda 15 Kasım - 30 Mart arası her hafta sonu ve yarıyıl tatili boyunca 15 gün antrenman var. Tabii ki sınavlarla çakışıyor ama okulum bu konuda bana çok destek oluyor. Yarış zamanları izin alıyorum, dönünce de öğretmenlerim beni etüde alıyorlar. Her başarımda beni kürsüye çıkartıyorlar. O kadar mutlu oluyorum ki, her şeye değiyor. Derslere gelince de annem her boş zamanı değerlendiriyor; uçak, arabalı vapur, öğle araları, akşam uyumadan, her fırsatta beni çalıştırıyor.

 Esin sen annesi olarak gerçekten Roy’u çok destekliyorsun. Hatta hepimiz heyecanla yazı beklerken sen ve Roy’un yaz ortasında kışa, Avusturya eteklerine gittiğinizi biliyorum. Genelde çoğumuz kurumsal hayatlar, aile işleri, masa başı pozisyonlarda çalıştığımız daha geleneksel diyebileceğim sektörleri seçiyoruz kariyerimiz için. Roy çok güzel bir başarı yaşadı; bu işi profesyonel bir kariyer haline getirmek isterse, oldukça farklı bir hayat çizgisi olacak. Ailesi olarak buna yaklaşımınız, düşünceleriniz neler?

Evet haklısın. Hepimizin alıştığımız şablonlara oturan hayatları var, belki böylesi daha da kolay. Ancak hiçbir şey insanı istediği bir şey uğruna çabalamak kadar mutlu edemez. Bu yüzden de biz ailesi olarak Roy’u sonuna kadar destekliyoruz ve gidebildiği yere kadar gitsin diyoruz.

 Kayak dediğimiz spor tenis, basketbola göre aslında çok daha tehlikeli sınıfa giriyor. Hatta yerine göre adrenalin sporları altında geçiyor adı. Esin, sen annesi olarak bu konuda endişe duyuyor musun? Yarışlarda ciddi yaralanmalar oluyor mu? Bu çocukları nasıl etkiliyor?

Tabii ki her anne kadar ben de endişe duyuyorum. Her zaman önceliğim sağ salim inmesi... Ufak tefek kazalar oluyor tabii ki ama federasyon çok iyi önlemler alıyor. Doğru teknik ve iyi bir alt yapı verildikten sonra bu riskler herhangi bir spordan daha fazla olmuyor. Sonuçta bir şeyin olacağı varsa istediğin kadar korun, kafana saksı düşer yine olan olur. Zaten dağa çıktığımızda bu tür düşüncelerden ziyade, odak hep çocoukların mutlu olması ve keyif alması üzerine kurulu oluyor.

 Her spor gibi kayak da oldukça yoğun bir tempo ve disiplin gerektiriyor; sürekli bir antrenman. Sosyal hayattan geri kalıyor musun? Arkadaşların doğum gününe giderken senin antrenmana gitmen gereken zamanlar oluyordur. Bu sen de sıkıntı yaratıyor mu?

Sosyal hayattan hiç geri kalmıyorum, aksine dağda daha da fazla sosyalleşiyorum. Farklı farklı bir sürü insan tanıyorum. Bu sayede yepyeni arkadaşlarım oldu. Hep beraber kayak yapmak gerçekten çok keyifli oluyor. İstanbul’a dönünce de buradaki arkadaşlarımla özlem gideriyorum. Anlatacak bir sürü yeni heyecanım, maceralarım oluyor.

  Esin bu yarışlar sırasında aileler nasıl duygular içinde oluyor? Yaşadığın ilginç olaylar varsa paylaşır mısın?

Ben de Roy gibi yeni insanlarla  tanışıyorum, yeni arkadaşlıklar kuruyorum. Her zaman alıştığım ortamdan ayrılmak, farklı insanlarla vakit geçirmek çok güzel. Elbette her yerde olduğu gibi işi iyice hırsa bindirip çocukları fazlasıyla zorlayan ailelerle de karşılaşıyoruz. O anda ortam biraz geriliyor ancak bir zaman sonra onlar bile eğlenip güldüğümüz anılara dönüşüyor.

 Bütün bu süreç aile olarak sizi nasıl etkiliyor? Daha sık kayağa gider oldunuz mu yoksa gına soldan soldan geliyor mu?

Haha, yok şimdilik gına kapımızı çalmadı. Hatta tatillerde daha da çok kayağa gitmeyi tercih ediyoruz artık. Roy’un bu kadar tutku ve mutlulukla yaptığı bir şeyi izlemek, bunu onunla paylaşmak bizi çok mutlu ediyor.

 Kayak seyahatlerinizde siz mi Roy’a, Roy mu size öncülük ediyor? Beraber kayarken tedirginlik yaşıyor musun?

Piste hep beraber çıkıyoruz. Başta Roy öncülük ediyor ancak bir süre sonra ne babası ne de ben onu yakalayamıyoruz. Beraber kayma keyfimizin ömrü 5 dakika…

Hem Roy’a hem de Esin’e bu maceraya bizi de dahil ettikleri için teşekkür ediyoruz. Türkiye şampiyonasında gözlerimiz, kalplerimiz Roy’la olacak…