Zanta…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
28 Eylül 2016 Çarşamba

Geçtiğimiz Kurban Bayramı tatilinde bugüne kadar hiç gitmediğim bir yere gitmeyi istedim. Dalai Lama’nın meşhur “Senede bir kere, hiç bilmediğin bir yere git” sözünü elimden geldiğince uygulamaya çalışıyorum. Her ne kadar internette dolaşan Dalai Lama laflarının sahte olduğu söylense de, çoğu hoşuma gidiyor.  Sahte veya değil, saygı ve sevgi aşılayan, her dinden, her yaştan insanın faydalanabileceği güzel tavsiyeler…

Bu sene, biraz da yazı uzatma sevdasından olsa gerek bayram tatili eylül ayının ortasına denk gelince Yunanistan’da Yedi Adalar’dan Zakynthos’a, diğer adıyla Zanta’ya gitmek için plan yaptım. İlk gittiğim gün, tekne turunda yağmur fırtınasına yakalanıp tatile güzel bir başlangıç yapamadıysak da, ikinci gün havaların ısınıp güneşin açmaya başlaması ile doğanın renklerinin doyumuna varmaya başladım. 

***

Çeşme ile Bodrum’un pahalığına ve Yunanistan’ın uygun fiyatlarına değinmeyeceğim bile, zira birçok ünlü gazeteci tarafından Yunan Adaları’nın bu yönü bu yaz oldukça konu edildi. Ancak denizin rengini yüzümde bir gülümseme ile hatırlamadan geçemeyeceğim. Zanta’nın turkuaz rengi denizlerine girerken çevrelerinde hiçbir otel ve tesis olmamasını imrenerek gözlemledim. Özellikle de bembeyaz taşları ve mavinin en güzel tonlarıyla göz kamaştıran Shipwreck bölgesi Türkiye’de olsa idi eğer, kayaları oyma pahasına hemen bir Shipwreck otel, spa ve resort şekline sokulup kısa sürede mahvolacağını düşündüm. Bu güzel Yunan Adası’nda doğaya duyulan saygıya hayran kaldım. Başta İngiliz olmak üzere geçmişte birçok medeniyetlerin hâkimiyeti altında olmuş (hatta 1800-1807 yılları arasında Osmanlı ve Rus hâkimiyetine bile girmiş), büyük depremler sonucu yerle bir olup tekrar inşa edilmiş güzel ada, belki de doğaya duyulan saygı sayesinde firuze rengi denizlere hâlâ ev sahipliği yapabiliyor. 

***

Zakynthos’la ilgili bir bilinmeyen ise, İkinci Dünya Savaşı sırasında adada yaşamakta olan tüm Yahudilerin kurtulmuş olması. Nazilerin Yahudileri teslim etmesi istenen Zakynthos’ta buna karşı çıkan Belediye Başkanı Karrer ve Piskopos Chrysostomos, adada yaşayan 275 Yahudi’nin hepsini köylerde saklayıp kurtarıyor. Yıllar sonra İsrail’deki Holokost Müzesi Yad Vaşem’de İkinci Dünya Savaşı’nda gösterdikleri kahramanlık ve fedakarlık için Belediye Başkanı ve Piskopos onurlandırılıyor. Zanta’daki sinagogda da büyük depremde yıkılana kadar Karrer ve Chyrstomos’un heykelleri duruyor.

***

Pazar gecesi ailemizle sevdiklerimizle Roş Aşana Bayramı’nı kutlayacak, yeni bir yılı karşılayacağız.   Acısıyla tatlısıyla, değişimleriyle gerçekten yoğun geçen bir yılı geride bırakacağız. Sevdiklerinizin kıymetini bilip, tüm yeni yıllara sevdiklerinizle girmeniz dileğiyle… Yeni yılın hepimize sağlık, huzur ve tüm dileklerimizi getirmesi ümidiyle… Hag Sameah!